Asıl Filistin halkı unutmayacak ve affetmeyecektir
Siyonist İsrail altıncı esir takasında Filistinli esirlerin sırtına Siyonizm’in sembolü olan kıyafetler giydirdi. Davut yıldızının da yer aldığı tişörtlerde “unutmayacağız ve affetmeyeceğiz” yazısı yer aldı. Şüphesiz bu, insan hakları ihlali olan bir işkence türüdür. Asıl Filistin halkı işgalci İsrail’in yaptıklarını unutmayacak ve affetmeyecektir. “Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler” sözünün tam bir tecellisi bu. Yetmiş beş senedir Siyonist İsrail’in Filistin halkına yapmadığı zulüm kalmadı. En son Gazze’de yaptığı soykırım ve vahşet unutulacak ve affedilecek gibi değil. Onlarca yıldır Siyonistlerin her türlü adaletsizlik ve zulmü, Filistin halkının hayatında derin ve tedavisi zor yaralar ve acılar bıraktı. Hala haksız yere topraklarına el konuluyor, yasa dışı yerleşim yerleri inşa ediliyor ve evleri buldozerlerle yıkılıyor. İşgal edilmiş topraklarda kontrol noktaları kuruluyor ve karmaşık izin sistemi yoluyla Filistin halkının özgürlük alanları kısıtlanıyor. Halkın her kesiminden Filistinli haksız yere tutuklanıyor, gözaltına alınıyor, işkence merkezlerinde işkence ve her türlü kötü muameleye tabi tutuluyor.
Aksa tufanı bahanesi ile Gazze Şeridi bir buçuk yıldır ABD ve Batılıların lojistik ve her türlü silah desteğiyle İsrail tarafından gece gündüz saldırıya maruz kaldı. Binlerce kişi katledildi, binlercesi yaralandı. Yaklaşık iki milyon Gazze’li yerinden edildi. Gazze’de her türlü yaşam noktası yok edildi. Evlerin % 92’si oturulamaz hale getirildi. Gazze’de taş taş üstünde bırakılmadı. Ayrıca soykırımın bir parçası olarak Gazze’ye yiyecek, temiz su, elektrik, tıbbi malzeme girişi yasaklanmak suretiyle mazlum Filistin halkı tabi ihtiyaçlarından tamamen mahrum bırakıldı. İnsani durum kötüleşti. Buna rağmen işgalci İsrail ateşkes maddelerinde yer alan sorumluluklarını yerine getirmiyor. Tekrar savaşı başlatmak için bahane arayışı içerisinde bulunuyor.
Acaba Gazze’de zulüm kol geziyor da Batı Şeria ve Kudüs’te yaşayan Filistinliler güllük gülistanlık içerisinde mi yaşıyor? Abbas yönetiminde olan Batı Şeria da Gazze’den farksız değil. Çeşitli bahanelerle Siyonist İsrail Filistinlilerin evlerini yıkıyor, direnenleri öldürüyor ve sürgüne gönderiyor. Şehirlerin alt yapısını aleni olarak tahrip ediyor. Filistin yönetiminden ses çıkmıyor. Oralarda da Filistin halkının evlerine, arazilerine el konuluyor, halk zorla yerinden ediliyor. Kudüs de dâhil işgal edilen tüm Filistin topraklarında yargısız infazlar, işkence, keyfi gözaltına almalar ve ırkçı politikalar sürdürülüyor, en ağır bir şekilde insan hakları ihlalleri doludizgin devam ediyor. Gün geçtikçe yaşam koşulları zorlaşıyor, yoksulluk ve işsizlik derinleşiyor. Özellikle psikolojik travma, kaygı ve korku halk ve çocuklar üzerinde derin etkiler bırakıyor.
ABD Başkanı D. Trump iktidara gelmeden önce Filistin’de savaşı bitireceğini vad etmişti. Tam aksine göreve başlar başlamaz akıl tutulması ve deli saçması sözler sarf etmeye başladı. Gazze halkını Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan’a süreceğini ve bu bölgeyi imara açıp Ortadoğu’nun Rivierası yapacağını söylüyor. Bu alanda bütün hukuk metinlerini ihlal ediyor. Siyonist rejimle kol kola yürüyen ABD emperyalizmi, Filistin sorununa adil ve kalıcı çözüm bulmak yerine çözümü daha da karmaşık hale getirmeye çalışıyor. Artık ABD yönetiminin ağzında ikili devletli çözüm fikri rafa kaldırılmış görünüyor. Özellikle Ürdün ve Mısır gibi ülkeler nasıl bir tehlike ile karşı karşıya kaldıklarını anlayınca kendileri de Hamassız yeni bir yönetim planları yaptıklarını sızdırıyor. Böylece hem ABD’yi memnun etmek ve hem de Hamastan kurtulma planları yapıyor. Hamassız bir Filistin yönetimi olur mu? Çare bütün Filistinli grupların içinde temsil edileceği geçici bir yönetimin kurulmasıdır. Şartlar olgunlaştığında genel seçimlere gidilerek Filistin halkının özgür bir şekilde irade beyanında bulunmasının yolu açılmalıdır. Bununla birlikte uluslararası toplumun Filistin halkının çektiği acılara son verme sorumluluğunu üstlenmesi, İsrail'e baskı yapması, işgali sona erdirmesi, yerleşim yerlerini durdurması, Gazze'ye yönelik savaşı ve ablukayı sona erdirmesi gerekmektedir. Filistinliler yeni bir nekbeyi kaldıramaz. Filistinliler, bir milyona yakın insanın evlerini terk etmesine yol açan 1948 nekbesinin hala acılarını yaşıyor. Filistinlileri yeniden yerlerinden etme girişimi, o tarihi trajedinin tekrarı olacak, onların acılarını derinleştirecek ve Filistinlilerin öfke ve hayal kırıklığı duygularını körükleyecektir. Uluslararası toplum, adil ve kalıcı bir barışa ulaşma çabalarını desteklemeli, bölgenin demografik yapısını zorla değiştirmeyi amaçlayan her türlü Siyonist planı reddetmelidir. Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve 1967 sınırları dahilinde başkenti Kudüs olan coğrafi bütünlüğüne sahip bağımsız bir Filistin devletini kurma hakkı desteklenmelidir..
Sonuç olarak, uluslararası hukuku ihlal etmesinden dolayı İsrail hesap vermelidir. Uluslararası Ceza Mahkemesinin Netanyahu ve zulüm arkadaşları hakkında aldığı kararın infaz edilmesi için çaba harcanmalıdır. Ayrıca Gazze ve Batı Şeria’daki yıkımların bedeli İsrail’den tazmin edilmelidir. Bu bağlamda, Filistinlileri yerinden etmeyi amaçlayan her türlü plan reddedilmelidir. Filistinlilerin yerinden edilmesi planının reddedilmesi yalnızca ahlaki bir mesele değil, aynı zamanda siyasi ve güvenlik açısından da bir zorunluluktur. Çünkü çatışmaya kalıcı bir çözüm bulunması için adalet ve insan haklarına dayanılması, Filistinlilerin topraklarında onurlu bir şekilde yaşama hakkına saygı gösterilmesi gerekir. Yerinden edilme bir çözüm değil, Filistin halkının onlarca yıldır yaşadığı trajedinin bir devamıdır. Herkesin haklarını garanti altına alan ve bölgeye istikrar getiren adil bir barışa ulaşmak için İslam ülkeleri daha fazla çalışmalıdır.