Ömer Tokgöz
Ömer Tokgöz Bir Zamanlar İş ve İşçi Bulma Kurumu Vardı (3)

Bir Zamanlar İş ve İşçi Bulma Kurumu Vardı (3)

Hey gidi günler hey. Yıllar önce bir cuma günü sabahı günü Ankara’ya gitmiş, 13.10.1989 günü işbaşı yaparak klasik deyimle İş ve İşçi Bulma Kurumu Ankara Şube müdürlüğünde memuriyete intisap etmiştim. Sıhhiyede Abdi İpekçi parkının içindeki 4 katlı binanın önündeki avucunu göklere açıp dua eden emekçi işçi heykeli ile bin adeta bütünleşmişti. Personel servisine çıktığımda rahmetli Şefim Memduh Kozan hoş bir karşılama yapmıştı. Tanışıp sohbet ettikten sonra Siyasal mezunu olduğumu öğrenince bende İİBF mezunuyum. Her müdürlük sınavında yazılıyı kazanıyorum. Lakin sözlü sınavında ise kaybediyorum diye ilerde başımıza geleceklere dair bir parantez açtı. Bana müdürlük vermiyorlar ama il müdürlüğündeki tüm işleri de ben yapıyorum diye not düşmüştü.

O zamanlar il müdürlüğü taşra birimlerinde statü ve isim olarak Şube Müdürlüğü vardı. O günlerde Ankara Şube Müdürü olan O. Nesip Kesemen ile tanıştıktan sonra oryantasyon aşamasına geçmiştik. Yani idari işler Şefi olan İİBF mezunu Memduh Kozan şefim tüm birimleri gezdirip beni onlara, onları bana tanıtarak oryantasyona başlatmıştı. Bir hafta içinde 70 personel çalışan İstanbul ve İzmir il müdürlüklerinden sonra en büyük teşkilat olan Ankara şubeyi adım adım tanıdım. Zaten çok kısa zaman sonra bu hantal ve âtıl yapıyı re-organize etmek için 10 yıl süren devrimci ve atılımcı tüm çalışmaların içinde oldum. Kurumun görüp görebileceği en iyi modernizasyon çalışması olan Alman projesinde ve Dünya bankası projesinde eş uzman olarak görev yaptım.

mer-tokgoz-4-1.jpeg

Hemen altını çizeyim ki işletme bilimi ve organizasyon açısından 1946 model İİBK Genel Müdürlüğü ve taşra teşkilatı Taylorist modelde yapılanmıştı. Şeflik bazında organize olmuş, arkaik ve modası geçmiş bir kurumsal yapıya sahipti. Halen de İİBK/İŞKUR ve birçok kamu kurumu maalesef Taylorist modeldedir. Oysa günün yapısı gereği Fordist, post-Fordist ve esnek team modeline göre dikey değil yatay hiyerarşi ile 3/5/7 kişilik uzmanlardan oluşan fonksiyonel çalışma ekipleri kurmak gerekir.

Oryantasyon eğitimi sonucunda yeni mezun ve idealist bir İstanbul Siyasal mezunu Mülkiyeli olarak ve hukuk eğitimi almış bir kişi olarak özellikle sakat ve eski hükümlülere yönelik serviste görev aldım. Özellikle engel tipleri ve suç tiplerinde ayrıştırmaya yardımcı oldum. Şef Zeki Aydınyer yönetimindeki Sakatlar ve Eski Hükümlüler servisinde isteyerek görev aldım. Bilgisayarlar ise o günlerde yeşil ekran idi. Yatay kasalı olup paket programla intranet üzerinden çalışırdı.

Henüz internet icat edilmemişti. Program ile klasik iş ve işçi bulma işlemlerinin tamamı bilgisayar üzerinden yapılmakta idi. Yani işçi ve işveren kayıtları, açık işlere seçme, davet, göndermeyi içeren bir veri tabanlı sistem idi. Henüz 1990’lı yılların başında henüz disket yok, flaş bellek henüz icat edilmemiş idi, cd de yok, mause dahi yok idi. Direk klavyeden giriş yapılır ve yazıcılar ise nokta vuruşlu denilen tır tır tır ses çıkararak yazı basan ve daktilo türü şeritli ve traktörlü yazıcılar var idi.

Bilgisayar açıl susam açıl der gibi login: Ankara ve memuriyet sicil sayısı şifre olarak girilirdi. Moda tabirle iş istasyonu idi. Word anlamında henüz ofis programları yok idi. Yani sadece işçi kayıtlarını tutan bir sistem vardı. Daha sonra bilgisayar kurdu olarak MS-DOS esaslı yazı programını komut yazarak çalıştırdım. Windows 95 çıkmadan word2-0 üzerinden ofis tabanlı yazılarımı hazırladım. Lakin tüm kavramlar İngilizce ve mause olmadığı için tüm komutları klavye kombinleri üzerinden yapılıyor idi. Ctrl+P+L gibi. Sertifikalı on parmak daktilo olduğum için zaten sular seller gibi yazılar yazdım. Acizane bilgisayarların bu ofis özelliğini yazı, dosya, kopyalama vb. keşfedince daktilo servisini bypass ettim. Koca Ankara şube müdürlüğünde sadece ben yazılarımı direk bilgisayar ve printer çıktısı ile kendim bilgisayarda herkesten önce dosyalayıp yazmaya başlamıştım. (https://www.yenihaberden.com/daktilo-kullanmanin-dayanilmaz-hafifligi-14675yy.htm)

Yazıcı demişken kullananlar bilir birçok evreden geçti. Önce nokta vuruşlu, sonra mürekkepli ve en iyisi olan lazer yazıcılar ortaya çıktı. En pahalısı lazer olandı. Sürekli kağıt beslemede nokta vuruşluolan, t3k sayfa baskıda ise lazer yazıcı tercih edilir. İş ve İşçi Bulma Kurumu işe gönderme formu sürekli çıktığı için onu tercih etmişti. Ucuz olması da ayrı bir tercih idi. Lakin bu nokta vuruşlu yazıcının kartuşu daktilo şeridi gibi bazen takılır ve kitlenir. İkinci olarak delgili sayfa kenarları traktöre takılır ve sık sık kayar ve bozulur idi. Yazma şeridi duran kartuşu ve kağıt akışı bozulan yazıcıyı teyakkuzda olup hep rahatlatmanız lazım idi. Bilgisayar teknolojisine aşinalığım vardı. Kuruma başlamadan kullandığım için direk başına geçtim. Sakat ve Eski Hükümlüler servisinde ben dahil 7 kişi vardı. Hatırladıklarım Şef Zeki Aydınyer, memur olarak Nurgül Özkan, Elif Özben Onar, Nurten Sahan ablam, yedi bela Hüseyin Gazi Aksu, Etibanka sözleşmeli olarak geçen Durmuş ve İkbal Ulucan. Kurumun giriş kapısında ise vatandaş kontrolu ve eski hükümlülerin çıkarabileceği olaylara karşı görevli olan bekçi Yusuf vardı.

İlk göz ağrımız ve ekmek teknemiz Ankara Şube müdürlüğünde sıcak ve samimi bir arkadaşlık vardı. On yıl içinde üç değerli yönetici ile çalıştım. Şube Müdürü olarak O. Nesip Kesemen, merhum Alihan Turan ve efsane Şube Müdürü Namık Ata. Mesai arkadaşlarım olarak vasıflı işçi servis Şefi Vahit bey, vasıfsız işçilerde Şef Recep Aslan, Talep Sondaj da şair Eyüp Pulat şef, Resul Şahin şef, İstatistik biriminde rahmetli İmral Diker şef, İşverende efsane şef Şahin Telkenar, İşveren servisinde ise klas personel olarak Yener Başbozkurt , Hikmet Sözeri, rahmetli Cahit, ilk müracaatta Seyit Sarp, Tacettin Patat, İsmail, efsane Vhki Erdoğan Ödemiş, İdari işlerde müvezzi yani evrak dağıtıcısı Yozgatlı Elvan, merhum Memduh Kozan, Sekreterlikte Seyfettin, Ferit Çelik, rahmetli Feridun, Ayşegül, Sebahat, Muharrem, Sistem sorumlusu Gürsel Kepir , bilgisayar müdürlüğünde rahmetli Füsun, Abdullah, Cüneyt, Müdür Cemal bey, Hacı Osman Şener , Fatma Şenel, daktilo servisinde şimdi iyi bir ressam olan Hamide Çoban, Erzurumlu Muammer abi vardı. Plasman memuru olarak efsane ve nezaket abidesi Kayserili merhum Nazif gibi çok değerli arkadaşlar vardı. (https://www.yenihaberden.com/bir-zamanlar-is-ve-isci-bulma-kurumu-vardi-2-15942yy.htm)

Bir süre sonra 1971 yılından beri köhne bir vaziyette duran sakat ve eski hükümlü servisini bilgisayarlı kayıt ve gönderme sistemine adapte çalışmaları yaptım. Çünkü tüm işlemler manuel olarak yapıldığı gibi bir de daktilo ile işyerine gönderme formu (F. No:5) olarak a4 ebadında bir kağıt dolduruluyor idi. Neredeyse 10 yıldır aktif ve pasif ayıklama yapılmamıştı. 1987 yılında bilgisayara kayıtlar girilecek diye 5.000 kişiye anket gönderilmiş ama ne anket ne de kayıtlar bilgisayara girilmemişti. Koridor boyunca 20 tane Nuh nebiden(sav) kalma yani çok eski ve modası geçmiş kartex dolaplarından endeks ve kayıt bulmaya çalışılıyor idi.

Her iş manuel olunca sakat erkekler beyaz forma, kadınlar pembe forma, eski hükümlüler mavi forma yazılıyor idi. Sonra kişiye özel bir endeks formu, işgücü hareket formu, işveren talep formu(F.No:3) sakat işçi çalıştırmak zorunda olan işyeri formu(F.N0:7/b), İşyeri çizelgesi, İşyeri Çizelgesi Takip formu, günlük seçme gönderme formu, Kayıttan seçme davet formu, talep seçme davet kapatma formu, talep sonuç işleme işlemleri gibi yani R ret, İtr -itiraz , K kabul, KG Kabul gitmedi, DMİ Davet mektubu iade, DİE- kişi davete icabet etmedi gibi talep sonuçlandırma ve işçinin olumlu ve olumsuz sonuçlarını işlemek gerekiyor idi. Her bir olumsuz sonucu üç kez veya her birini ayrı ayrı üç kez işlerse kişinin kaydı pasife alınır idi. Tabi kim alacak, zamanında çalışacak ve Taylorist modelde etkin olacak personel bulursak o yapacak değil mi?

Ben işe başladığımda föy volan sistemli 1985/24 no’lu genelge kaldırılmış ve yerine kutsal mavi kitap olarak 1990/12 no’lu Yurt İçi İşe Yerleştirme Metodu yürürlüğe girmişti. İçinde personel görev tanımı olarak ayrı ayrı endeks memuru, kayıt memuru, talep memuru, sonuç işleme memuru, İşyeri ziyaret memuru, İstatistik memuru gibi ana görevler sayılmıştı. Ancak bunlar kadro ve eğitime dayalı olmayıp pozisyon olarak ve kağıt üzerinde vardı.

Ortalıkta bu anlamda bir ihtisas ve sınavla kuruma girmiş personel yoktu. Görerek iş başında eğitime dayalı ve zamanla tecrübe kazananlar bu görevleri üstlenmişti. Yangın söndürme elemanı ve joker gibi iyi çalışan personel sürekli diğer birimlere rotasyonla gönderiliyor idi. Eyyamcılık hakimdi. Benim mesela 48 tane görevim vardı ve 49.su görev ise amirin verdiği emri yerine getirmek gibi ucu açık ve saçma bir madde yazılmış idi. Bu cümle kalıbı sonradan gördüm ki kamuda çok sihirli bir formül idi. Aklınıza esen her görevi memura yazılı sözlü verme kolaycılığına ve anayasada yasak olan angarya yüklemeye ve iyi çalışan personelin sırtına bir çuval daha atmaya yarıyor idi. Oturduğu yerde gürültü çıkaran veya hiçbir şeye imza atmayanlar ise en rahat memur ve insan idi.

mer-tokgoz-4-2.jpeg

Üç yıl içinde bu köhne mevzuatı değiştirme önerisinde bulundum ve yenisinin hazırlanmasında aktif rol aldım. Plasman memuru olarak 49 adet görevi 9 göreve indirgedim. Bilgisayarla çalışan üniteler manuel hiçbir çalışma yapmaz ve sorumlu tutulmaz diye madde eklettirdim. Taylorist modeli kaldırıp entegre team/grup modeline geçişi tasarladım. Tüm birimleri iptal edip dört ana grupta 28 iş kolunu içeren sektörel çalışma ekipleri oluşturdum. Birimler şefsiz olarak ve eşit role sahip kamu görevlisi olarak tasarlandı, eşit iş yükü hazırlandı. İl Müdürlüğünde re-organizasyon ekibinde çalışan herkes benim önerimle VHKİ kadrosu aldı. Ekonomik olarak iyi duruma geldi. 1993/12 no’ lu beyaz renk Yurt İçi işe Yerleştirme Metodu yayınlandı. Bu genelgeye göre tüm bilgisayar yazılımları önerilerim doğrultusunda adapte edildi. (https://www.yenihaberden.com/bir-zamanlar-is-ve-isci-bulma-kurumu-vardi-1-15927yy.htm)

Engelli ve eski hükümlüleri binaya giriş olarak normal insanlarla ilk defa Ankara Şubede entegre ettim. Sakat ve Eski Hükümlüler servisini iptal ettim. Her çalışma birimi normal ve dezavantajlı iş arayanlara eşit muamele yapmış oldu. Sakat ön kapıdan girer, eski hükümlü arka kapıdan girer gibi insanlık dışı işlemleri de iptal ettim. Herkes ana giriş kapısından kuruma girer ve çıkar oldu. Çok basit görünüyor ama tüm bu işlemleri İl Müdüründen birim şefine ve tüm farklı servislere anlatmak, yazmak ve modellemek kamuda öyle sıradan ve basit bir iş değildir. Eski köye yeni adet çıkarma diye ters yapanlar veya kafası basmayan çok kişi vardı. Yedi tane şef ıskartaya çıkınca ve kendilerine ihtiyaç kalmadığını görünce çok şaşırmışlar idi. Hepsi tecrübeli ve iyi insanlardı ama değişime karşı çıkan, yeniliği istemeyen bir hale dönüşmüşlerdi. Tüm şefleri tecrübelerinden yararlanmak üzere yazışmalar, Alo 160, istatistikler ve rapor hazırlama ve temsil görevi ile yeniden kuruma kazandırdık.

Makro düzenlemeler yanında bir de mikro düzenlemeler yaptım. Mesela önce müsvedde taslak yazılan ve sonra daktilo servisine gönderilen sakatları hastaneye sevk işlemlerini ve yazışmalarını tamamen değiştirdim. Daktiloda yazılır gelir, sonra doğru yanlış kontrolü yapılır, yanlış varsa yeniden yazılmaya gönderilir idi. Kırtasiyecilik ve bürokratik hantallık o kadar fazla idi ki: Daktiloda 3 nüsha yazılan yazı memur, şef ve il müdürü imzalar sonra evraktan numara alır idi. Sonra bunlardan bir tanesi serviste kalması için evraktan gönderilir. Evrak servisinde bir nüsha kalır ve vatandaşın eline de bir tane tutuşturulur idi. Öyle dolaşıp duran hastane sevk yazılarını daktilo servisinden kurtarıp bilgisayarda yazılan ve serviste çıkarılan A4 kağıta dönüştürdüm.

Yazışma sürecini sadeleştirip basitleştirdikten sonra ikinci evrede yeni bir OEM yani organizasyon metot ve iş basitleştirme çalışması yaptım. Hastane sevk evrakının bir nüsha evrak servisinde saklanması ve bir nüsha vatandaşta verilmek üzere kural koyup, Sakatlar ve Eski Hükümlüler servisinde kalmasını iptal ettim. İl Müdürü makamında yığılmaya yol açan imza yerine yetki devri kapsamında serviste yetkili memur imzası ile göndermeye çevirdim. Bu kapsamda Şube müdüründen de kırtasiyeciliği kaldırmak, iş basitleştirmek ve verimlilik adına uygundur şeklinde olur düzenledik.

mer-tokgoz-4-3.jpeg

Üçüncü evrede bu hastane sevk işleri öyle çetrefilli idi ki? Sakatlık raporu almak üzere kuruma gelen kişileri bize 3 adet fotoğraf getir, yoksa çektir getir diye yokuşa koşuluyor idi. Konuyu araştırdım, Sakat ve Eski hükümlüler tüzüklerinde böyle bir hüküm olmadığını, genelge ile veya Şube Müdürü talimatı ile yani kraliçenin kardelen çiçeği nöbeti ile talimat uydurulduğunu gördüm. Hemen işi basitleştirip fotoğrafla göndermeyi kaldırdım. Vatandaş yönetmelik gereği bizden kaşeli, zımbalı fotoğraf evrakı ile hastaneye gitmek ile yükümlü değildi. Hastaneye İİBK tarafından gönderildiğini ispatlayan ve ücretsiz rapor işlemleri için bir yazılı evrak hastaneye vermekle yükümlü idi. Biz niye vatandaşa iş çıkartıp, kırtasiye ve zaman kaybına yol açıyor idik değil mi?

Dördüncü olarak hastane sevk işlemlerinde yetkili hastanelerden evrak ve rapor dönüşü alanında düzenleme yaptım. Şöyle ki hastaneden rapor geldi, gelmedi diye vatandaş 15 gün hastane kapılarında ve bizim serviste bekliyor idi. Birimde her dolapta klasörler içinde hastane yazışmaları vardı. Hastaneden raporu gelip te alınmayan 20 klasör rapor var idi. Hastanelere yazı yazdım, yönetmelik gereği bize posta ile değil, vatandaşın eline doğrudan rapor verilmesi şart diye o dertten de sayemde önce Ankara sonra Türkiye çapında kurtulduk.

Beşinci olarak bir yılda tüm rapor ve eski hükümlü kayıtlarını bilgisayara yükledik. Saddam Kuveyti işgal ettiğinde biz Ankara şubede binayı korumak için birer gece koltuklarda 15-20 gün yattık. O sırada da 18 bilgisayardan benim önerimle herkese 150 kayıt zarfı verip yükleme yapıp kayıtları bilgisayara tamamen yükledik.

mer-tokgoz-4-4.jpeg

Altıncı olarak 1973 yılından beri bekleyen ölü ve kati pasif kayıtların konulduğu tozlu raflardan ibaret dolapları iptal ettim. Kurum sanki dolap galerisi şeklindeydi. 1993/12 no’lu kutsal mavi kitap hükümlerini araştırıp 20 yıllık arşivi Hüseyin Gazi Aksu ile birlikte tasfiye ettik. Aktif kayıtları son 5 yıla indirgedik. Tasfiye evrakı üzerine çapraz kırmızı kalemle çizgi çekip mavi kalemle iptal yazdık, iple bağladık, çatı katındaki arşive yerleştirdik. Niye derseniz birisi talimatını öyle yazmıştı da ondan.

İstihdam Daire Başkanı Abdullah Dörtlemez' e dedim ki başkanım bu nedir, düz bir kağıda iptal kayıt yazar geçeriz. Her ipe bir kazık, her kazığa af edersiniz bir merkep bağlamak gibi personele güvenmeyen ve bu derece devre dışı bırakan bu kırtasiyecilik nedir diye? Haklısın dedi, genelgeyi komple iptal edin, baştan sona tara diye görevlendirdi. "Kraliçenin kardelen çiçeği” nöbet noktasını da sakın bırakma diye tembihledi.

1990/12 no’lu genelgeyi baştan sona taradım, bu alanda çıkmış tüm genelgeleri kurum kütüphanesinde inceledim. Mesela 1956 Muamelat El kitabı, 1969 Plasman Metodu, 1978 Beyaz Plasman ve yurt içi işe yerleştirme metot kitabı (kapak rengi beyaz olduğu için adı öyle) meşhur 1985/24 föy volan metot kitabı ve 90/12 ve arada çıkarılan tüm talimatları taradım. Bilgisayara dayalı bir şekilde tüm metinleri uyarlayıp yazdım, gönderme formu f.no:5, talep formu F.no:3, işveren kartı f. No:7, sakat çalıştırmakla zorunlu işveren kartı F.No.:7/b ve endeks formu, çizelge kayıt formu, F.no:9 işgücü hareket formu vb. tüm formları kaldırıp, bilgisayar da olduğu için ikiliğe son verdim.

Teksirle basılan haftada bir Açık İş İlanlarını bilgisayardan alıp, günlük ve güncel hale çevirdim. Benim sakatlar servisinde 48 görev+ bir de amirin verdiği görev diye yazılan mufassal ötesi ve insanlık dışı yapılması tüm görevleri iptal ettim. Plasman memuru olarak 9 göreve o/m yaparak yani organizasyon metot prensiplerini uyguladım. Bu konuda Ankara şubede yapılmış bir iş ve zaman etüdü raporundan yararlandım ve bir norm kadro tanımı yaptım. Kayıt memurunun görevini de bu ölçeğe indirdim.

Ankara Şube modeli üzerinde 1 yıl çalıştım, sektörel Plasman birimi olarak iş kollarına göre 4 grup, amaca uygun 22 memur, her gruba 2 olmak üzere 8 ihtisas kayıt memuru görevlendirilmesini Şube Müdürüm Namık Ata ve Almanya'da seminer alan 5 kişi ve Şubeden 5 kişi ile şekillendirip Genel Müdür onayı aldık. 1993/12 no’ lu genelge olarak yayınlandı.

4 gruba göre bina yerleşimini değiştirdik, banko sistemini iptal ettik, oda ve masa sistemine geçtik. Yedi ayrı şefliği iptal ettik, her iş ve işlemin yapıldığı tek masa ve toplam kalite felsefesine göre çalışan öğrenen ve öğreten ekip çalışmasını Birsel Toprak ile tasarladık. Sakat ve Eski hükümlü ayrımını kaldırdık. Meslekler sözlüğünü iş kollarına göre 4 kısma ayırdım. Şimdiki İMD çalışması bunun üzerine oturduğunu iddia etse de alakası yoktur. Ankara Şube modeli özgün ve devrimci bir modeldir.

Ankara Şube Müdürlüğünden 1997 yılında Şeflik sınavını kazanarak Genel Müdürlük Personel ve Eğitim Daire başkanlığına geçtim. Rahmetli müdürüm Alihan Turan’ın Şubede kalma önerilerini kabul etmedim. Sicil ve Disiplin müdürlüğünde ve APK Daire başkanlığı başkanlık bürosunda Yavuz Lostar başkanım ile ve Mustafa Demirel başkanım ile çalıştım. Organizasyon ve Metot Şube Müdürlüğünde merhum Aydın Cancı müdürümle şef olarak ve tedviren Şube Müdürü olarak teşrik-i mesaide bulundum.

2000 yılında ise ekonomik geçinme zorluğu ve sınavlarda sürekli elendiğim için Ankara’dan bana hayır yok diyerek Konya Bölge Müdürlüğüne tayin istedim. Memur-Sen konfederasyonu ve İİBK sendika işyeri temsilciliği görevlerimden de kurucu sendikacı olmakla birlikte bize hep külfet düştüğünü görerek ayrıldım. Temmuz ayı içinde naklen memleketime döndüm. Ancak atama kararı 72 gün sürdü. Ankara’ya tekrar gidip bir hafta daha çalıştım. Yurt dışı eğitimler, hizmet içi eğitimler, toplam kalite, Sendikacılık günleri, TYÇP, iş arama becerileri, meslek seçimi seminerleri, TV programları derken alın teri ile iz bırakarak dolu dolu geçen 34 yılı İİBK/İŞKUR devam yazılarında ele almaya devam edeceğim inşallah. Esen kalın, hoşça kalın.

İşkur ÖSS’de Bilinçli Tercih Nasıl Yapılır

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Tokgöz Arşivi