İyi midir iyimserlik?
İyimser olmak, sağlığınıza iyi gelebilir ve hedeflerinize ulaşmak konusunda size yardım edebilir. Gerçekçi olmazsa beklentiler konusunda, iyimser olmanın gerçek hayatta dezavantajları daha fazladır.
*** Gerçekçi olmayan iyimserlik nedir?
İnsanların kendilerinin olumsuz olaylarla karşılaşma ihtimalinin düşük olduğuna ve diğer insanlara oranla olumlu olaylar yaşama ihtimallerinin daha yüksek olduğuna inanma eğilimi olarak tanımlanır.
Diğer bir deyişle, hepimiz kendimize bilinçli olarak ya da olmayarak, gerçekte olduğumuz yerden daha iyi hissettiren, hikâyeler anlatırız. Örnek olarak, üniversite profesörlerinin %94’ünün çalışmalarını ortalamanın üstünde değerlendirdiğini gösteren istatistiktir. Yine bir başka açıdan, ciddi sağlık sorunlarının yalnızca diğer insanların başına geldiği inancı ile doktora gitmeyi göz ardı eden insanların varlığı da bunu gösterir.
Gerçekçi olmayan iyimserlik ifadeleri, gerçekten de yüzeyde gibi görünen, neyin olabileceğine dair inançlardır. İyimser beklentilerin sıklıkla kanıtlarla desteklemediği gerçeği, birçok inançla birlikte paylaştıkları bir özelliktir; çünkü biz insanlar, inanç oluşumumuzda ideal olarak akılcı değilizdir.
Gerçekçi olmayan beklentilerle ilgili önemli bir konu, geleceğin neye benzeyeceği konusundaki vizyonumuzun bulanıklaşması ve büyük olasılıkla gerçekliğe dayalı olmayan kararlar almamıza yol açabilmesidir. Hata yaptığımızı görebilme ihtimalimizin çok az olduğudur. Bu ihtimal genellikle kör noktamızda kalıyor.
İnsanlar mantık dışı beklentilerini haklı çıkarmaya çalışırken daha az iyimser olma eğilimi gösteriyor. İyimser önyargıya etki eden diğer faktörler ise olumsuzluk ve depresyonlardır. Hayat, çoğu zaman bakış açımızı düzeltmenin bir yolunu buluyor ve daha gerçekçi görüşler benimsememize neden oluyor.
İnsan, hayatını sürdürürken çeşitli sınırlarla kuşatılmıştır. Bunların kimisi fiziksel ve dış etkenlerden kaynaklıyken bazıları da psikolojik ve içsel nedenlerle oluşur. Sınırlarının farkında olmak onları ortadan kaldırmanın ilk koşuludur. Bu bağlamda öğrenilmiş çaresizlik kuramı, çaresizliğin nasıl “öğrenildiğini” ve insanın hayatındaki temel kararları nasıl etkilediğini inceler.
***Çaresizlik öğrenilebildiğine göre, ‘çaresiz olmamak’ da öğrenilebilir mi? Bilinçli farkındalık ile bu nasıl başarılabilir?
İnsan davranışında öğrenme sürecinin çok önemli bir yeri vardır. Deneyim ve pratik sonucu davranıştaki göreceli ve kalıcı değişmeler olarak tanımlanan öğrenme, konuştuğumuz dili, tutum ve inançlarımızı, gelenek ve göreneklerimizi, amaçlarımızı, uyumlu ve uyumsuz kişilik özelliklerimizi ve algılarımızı etkilemektedir.
Uzun süre yoksunluk yaşayan bireyler kişisel yetersizlik, olumsuz benlik imgesi, kendini suçlama, karamsarlık ve geleceğe ilişkin olumsuz beklentiler gösterebilmektedir.
***Kötümserlik ve iyimserliğin öğrenilmiş çaresizlik ile ilişkisi
Yaşamda herkesin başına bazı terslikler gelebilir. Kimi insan kendisinin çok şanssız olduğuna, tüm kötü olayların kendisini bulduğuna inanmaktadır. Kimi insan da benzer terslikleri yaşamasına rağmen, kendinden ve yaşamdan memnun olduğunu ve zorlukları aşabileceğini ifade etmektedir. İnsanların başlarına gelen terslikleri, kötü şeyleri kendilerine nasıl açıkladıkları onların kötümser ve iyimser olma durumlarında etkili olur.
Sonuç olarak;
Türkiye’de evlenen her 4 çiftten 3’ü boşanıyor diye kimse evlenmesin mi? Başka bir örnek ise her 2 kişiden 1’i kalp damar hastası oluyor ama neden sağlığımıza dikkat etmiyoruz.
Nüfus olarak dünyanın en kalabalık 18. ülkesiyiz.
Ortalama 75,2 yıllık bir yaşam süremiz var, 62. sıradayız.
Dünyanın en güçlü silahlı kuvvetleri sıralamasında 8. sırada bulunuyoruz.
En huzurlu ülkeler sıralamasında 163 ülke arasında 145. sıradayız.
Satın alma gücüne göre 189 ülke arasında 63. sıradayız.
Otomobil üretiminde 15. sıradayız. Banttan inen her 67 araçtan biri Türkiye'den.
Sabit internet hızında ortalama 7,2 Mbps ile 64. sıradayız.
Ülkemiz, dünyada en fazla siber saldırı yapılan ülkeler arasında 3. sırada yer alıyor. Sağlıktaki kalite bakımından 188 ülke arasında 103. sırada yer alıyoruz. Silahlanmaya harcanan parada 20. sırada bulunuyoruz.
En çok peçete ve tuvalet kâğıdı kullanan ülkeler sıralamasında zirvedeyiz.
Küresel insani yardıma en çok para harcayan 2. ülkeyiz. Milli gelire göre oranladığımızda ilk sıradayız.
Yerli dizi ihraç etme konusunda ABD'den sonra 2. sıradayız.
Nüfusu en dindar ülkeler arasında 24. sıradayız.
Huzur ve güvenlik sıralamasında 163 ülke arasında 145. sırada yer alıyoruz.
Turist sayısı konusunda dünya 5.siyiz.
En çok çay içen ülkeler arasında zirvedeyiz.
Facebook kullanımında 6. Instagramda 4. Twitterda 11. sıradayız.
İnternet ortamında en fazla nüfusu olan ülkeler arasında 17. sıradayız.
Ölümlü iş kazalarında El Salvador ve Cezayir’in ardından dünya 3.süyüz.
Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporuna göre 145 ülke arasında 130. sırada bulunuyoruz.
Raporlar ve istatistikler çoğu karmaşık hesapları daha basit anlamamızı sağlar.
Klasik bir söz ama zincir en zayıf halka kadar güçlüdür. O yüzden iyimser olmayı bırakıp çok çalışmalıyız.
21 Aralık 2018 tarihinde Mezarlıklar Vazgeçilmez İnsanlarla Dolu başlıklı yazımda uzunca bahsettiğim dengeyi ayarlamak ve sınırlı zamanda ne kadar verimli bir hayat sürdürebilirsek o kadar insanız.
Aziziye Camii civarında ikindi çayı içmeyen, çay içtim demesin.