İstiyorum
İnsanın temel yaşam organı kalp, insan olarak asgari günlük yaşamını sürdürmesini sağlayan ise beyindir. Bu iki organın uyum ve ahengi göz kapağımızı açmamızdan sportif faaliyetlerde bulunmamıza kadar tüm hayatımızı organize eder. Fiziki alemde insan yaşamını devam ettiren bu iki organken, ruhun sağlam kalmasını sağlayan zihin ve sadırdır. Kelime olarak karşılığı göğüs kafesi olarak bilinse de sadır ruhun kalbidir. İnsan oğlu bedenden, ruha dönmeyi keşfettiğinde ilk önce zihni keşfetti. Hayatın akışını belirleyenin fizik kuralları olmadığını anladığında bu insanlığı o kadar heyecanlandırdı ki, ruhu sadece zihinden ibaret sandı. Zihin üzerine pek çok çalışma kaleme alında ve zihni yönetmek konusunda pek çok tavsiye sunuldu. Fakat yine de insanın nedensiz tökezlemelerini açıklayamadılar. “Ani yükselmeleri ve Düşük Mod”u “Kabz ve Bast” halini anlamlandıramadılar. Ve hayatı yönetmek konusunda zihne o kadar çok yüklendiler ki yordular, yoruldular.
Ruhun sağlıkla, dünya ahengine uyum sağlaması iki ayak üzerinde durur: Zihin ve Sadır. Kur’an yüzyıllar öncesinden sadrı bizlerin kulağına çalmıştı aslında. Beş ayrı yerde değinmekle beraber, Taha suresinde Hz. Musa’nın duasından biliriz hani: “Rabbim! Göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır, dilimin düğümünü çöz ki sözümü iyi anlasınlar.” Sınav dönemini bir kesit olarak ele aldığımızda da zihnimizin bildiği, planladığı ve uygulamaya çalıştığı bir yöntem var. Ama zihin bu yolu tek başına koşamaz. Ne bu kadar tetikte kalmaya gücü yeter ne de iç ve dıştan maruz kaldığı olumsuzluklarla baş etmeye takat bulur. Final noktasında zafer çığlıkları atılacaksa, sınav döneminde de zihin ve sadr birlikte koşacak. Bunun başka bir yolu, vasıtası yok.
Zihin iç ve dış motivasyonla beslenir ve fevridir. Düşer, yükselir, duraksar, yorulur, motive edilmezse tükenir. Sadır öyle değil. İlhamla beslenir ve ilahidir. Zihnin yönetimi insandadır. Sadır ise Rabbanidir. Bu yüzden Hz. Musa, prezantabl olmayı, fiziki lütufları istemedi. Çünkü zihninde her şey açık ve netti ama zihin acizdi. Bizde sınav döneminde doğru yolu yöntemi okuduk duyduk ve planladık. Fakat çalışmaya niyet ettiğimiz ilk gün artık er meydanı. Süreç boyunca tüm hayatımızda olduğu gibi sadrımızın hayır ve sebat konusunda genişlemesine ve lütuflandırılmasına ihtiyacımız var. Bunun için her an her saniye Yaratıcıdan hep aynı şeyi isteyeceğiz. Kendinizce diliniz döndüğünce, içinizden geldiğince, utanmadan sıkılmadan, en samimi halinizle isteyin. Yaratan Yarattığını mahsun bırakmaz.
Sınava girdiğiniz ana kadar sadece sınava hazırlanabilmeyi isteyin, sınava hazırlanabilmek, sınava girebilmek ve sınavı tamamlayabilmek bu periyotta tek amacımız. Beden ve ruhumuz sadece buna odaklanmalı. Üniversitesi, bölümü sınavdan çıkınca tercih edilir. O kısmını ayrıca konuşuruz. Ama hala sınava hazırlık dönemindeyiz. Ruhumuz ve dualarımızın temel isteği iyi bir sınava hazırlık dönemi, başarılı bir sınav olmalı. Bunun için her an isteyelim. Her nasılsa… Ama her birinizin duası biricik, size özgü, tertemiz ve çok kıymetli. Belki de şöyle;
“Allah’ım. Bir sınava gireceğim, o sınava ilişkin bildiğim her konu beni bir adım öteye taşıyacak. Allahım zihnimi aç. Bana sebat ver. Sadrımı genişlet Allah’ım. Sınav gününe kadar zinde kalmamı nasip et. Nasip et ki konuları derinlemesine ve tam bir şekilde öğreneyim. Bana idrak ver Allah’ım. Bana bildir. Şüphesiz senin bildirmediğin her şey benim için meçhul. Bana bildir Allah’ım.”