İlginç yanlarıyla Cahit Zarifoğlu -1-
Türk şiirinin en 'zarif' şairi olarak niteleyebileceğimiz Cahit Zarifoğlu, tüm hayatı boyunca yalnızlığın kıyısında, inandığı şeyler uğrunda savaşarak yaşamış ve ölmüştür. Daha çocuk yaşta babasıyla manevi bir kopuş yaşamış, gençliği oradan oraya savrularak geçmiştir. Henüz 47 yaşında hayata gözlerini yuman Zarifoğlu, etkili diliyle şiir sanatında hala saygıyla anılmaktadır. Bu yazımızda sizlere kıymetli şairimizin hayatından ilginç bilgiler sunacağım. Şairin hayatı sadece şiirlerinden ibaret olsaydı ve şairler şiir tadında yaşasalardı keşke ama öyle olmuyor maalesef.
Babasının annesinin üzerine başka kadınla evlenmesini bir türlü kabullenemez ömrü boyunca babasına karşı sert ve soğuk durur. Böylece daha küçücükken bir nevi babasızlığı tadan şair, kendisinden sadece 1,5 yaş büyük olan abisi Sait'i baba olarak tanır. O kadar ki Sait artık evde 'Baba Sait' olarak anılmaya başlar. Zarifoğlu, hayatının büyük çoğunluğunu yalnız ve insanlardan kaçarak geçirir. Çocukluğundan itibaren ayakta kalmaya ve yıkılmamaya çalışır, kimseye muhtaç olmamak için kopan düğmelerini dahi kendi diker, kendi yaptığı yemeklerle bazen dostlarına ziyafet bile verir. Her şey öğrenilmelidir, yalnız kalan anneye yük olunamaz!
Dışarıda Cahit o kadar durağan ve içine kapanıktır ki, bu durum okulda onun hakkında “aşk acısı çekiyor ondan böyle suskun” dedikodularına sebep olmaya başlar ve Cahit’in hastalıklı hali arkadaşları arasında da sürekli konuşulur hale gelir. Aslında içten içe bütün bir insanlıktan kaçma uğraşı içindedir. Bir bilge gibi sürekli sakin ve suskun olması bir süre sonra dostlarının onu “Aristo” olarak çağırmaya başlamasına neden olur. Şairimiz artık “Aristo Cahit” olarak anılmaya başlar.
Bazen evde kimse kalmayınca radyodan klasik batı müziği eserleri dinleyip küçücük bir odada ruhunu arayan şair, bazen de dostlarıyla buluştuğunda çok ilginç bir şekilde güreş topluluğuna katılıp güreş tutar. Yine bir güreş buluşmasında oradaki arkadaşları arasında en güçlü ve kalıplı olan Halil’le eşleşir. Rasim, Alâeddin, Erdem hepsi Halil’in Cahit’i ilk hamlede alaşağı edeceğini düşünüyordu. Ancak soyadı gibi zarif olan şair incelikli bir teknikle Halil’in sırtını yere getiriverir. Ve yıllar sonra bu hikâyeyi anlatan Alâeddin Özdenören “Cahit şiir gibi güreş tutardı.” diyerek dostunu güreş konusunda bir kez daha onurlandıracaktır.
Cahit’in tek tutkusu güreş değildir, o aynı zamanda bulutlarla dans etmek ister. Kuşlarla birlikte uçmak, gökkuşağına doğru hareket etmek, sonsuz mavilikte süzülmek… Göğün eşsiz cazibesi onu Maraş’tan kaçmaya zorlar ve Cahit lise ikinci sınıfta ötesini düşünmeden bavulunu eline alarak Eskişehir’e doğru yola çıkar. En büyük hayali olan “Pilotluk” gayesine ulaşmak ister. O dönemler Türk Kuşu Derneği, başvuran adaylar arasından yetenekli olanları seçiyor ve ücretsiz uçuş kursu vermektedir. Cahit artık bir planörün koltuğunda göklerin hâkimiymişçesine süzülebilecektir. Eğitim alıp uçak kullanabilir düzeye gelen Zarifoğlu son bir sağlık kontrolüne girer ve bu kontrol uçuş kariyerinin sonu olur. Kontrolde Cahit’in gözünde ve kulağında rahatsızlık olduğu tespit edilir ve bu yüzden de uçak kullanma ehliyeti alamayacağı anlaşılır. Cahit’in kanatları kırılmıştır… Kısa süren uçuş serüveni beraberinde birçok sorunu ve daha derin yalnızlıkları doğurur. Okuldan kaçış sınıf tekrarını beraberinde getirir, Cahit’in tam üç yılı böylelikle buhar olup gider. Cahit arkadaşlarından üç yıl sonra liseden mezun olabilmiştir ve ne ilginçtir ki bu süreçte edebiyat dersinden tekrara düşer. Daha sonradan edebiyat kitaplarına konu olan bir şair, edebiyat dersinden sınıfta kalır.
Lisenin bitimiyle birlikte de İstanbul’a gelir, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne yazılır. Cahit gene uslu durmaz, insanlardan belki de kendinden kaçar. Öyle ki üniversiteyi tam on yılda bitirebilir ve on yıl sonra diplomasını alır. Üniversite onun için oldukça sıra dışı ve dingin bir süreç olacaktır. Yazın evine dönmeyen şair bir kayıkçının yanında ücretsiz çalışarak zaman öldürürken, bir başka yaz tatilinde ise otostopla Avrupa’yı gezmeye başlar.
Cahit Zarifoğlu’nun ilginç yönleriyle hayatını anlatmaya önümüzdeki yazılarda da devam edeceğim. Bu seri sadece Zarifoğlu ile de sınırlı kalmayacak inşallah, edebiyat dünyamızın başka değerli isimlerinin de ilginç hayat hikayeleri bu sütunlarda sizlerle buluşacak.
Sevgiyle kalın.