Necmettin Şimşek
Necmettin Şimşek Hikâyeden Gerçeğe

Hikâyeden Gerçeğe

* Yaklaşık 5,5 yıl önce 24 Mayıs 2019 tarihinde yazdığım Baktığın Tarafı Değiştir başlıklı yazımın sonuç kısmı bu hafta giriş kısmında. Son gelişmeler beni bu tekrara düşürdü. Hikâye basit ama çok çarpıcı. Küçük serçe kış günü yuvasından düşmüş, yol üstünde soğuktan tir tir titriyormuş. Bu sırada yoldan geçen inek serçenin üzerine pislemiş. Serçe sinirlenmiş, inek hakkında nahoş sözlerle bağırıp çağırmaya başlamış ama sesini ineğe duyuramamış. Bir süre sonra, serçe keyifle ötmeye başlamış. İneğin pisliği sıcak olduğu için donmakta olan serçeyi ısıtmış.

Bu sırada serçenin keyifli sesini duyan kedi gelmiş. Kedi:
– Serçe, uzat kanadını seni kurtarayım. Yuvana git, ailene kavuş.
Serçe kanadını uzatmış, kedi pençesiyle tutmuş. Serçe:
– Bu dünyada ne kadar iyi yaratıklar var derken kedi, serçeyi afiyetle yemiş.

Üzerine pisleyen herkesi düşmanın sanma.

Seni pislikten kurtaranı dost sanma.
Gırtlağına kadar pislik içindeysen dilini tutmayı bil.

** Neden tekrardayım. Kısaca anlatayım. Dünya salgından sonra bildiğimiz dünya değil, bunu kesinlikle kabul etmeliyiz. Orta vadede 1-5 yıl içinde ve uzun vadede 5-20 yıl gibi yapılması gerekenleri planlı, istikrarlı yapan ülkeler hep kazanıyor. Sadece günü kurtaran orta hatta kısa vade planlarını bile yapamayan ülkeler tek bir şartla kazanabilirler. Uzun vade planını yapıp uygulayabilirlerse belki ancak o zaman kazanabilirler. 2025 ve sonrasında kazanamayan, huzuru olmayan ülkelerden göç artık daha da hızlanacak gibi. Yapılanlara bakınca sistemini kurmuş ülkeler günlük olaylarla pek ilgilenmiyorlar. Gündemleri çok farklı. Dertleri bile bize göre dert değil. Gelişmiş ülkeler olası savaş için hazırlıklarını yapıyor. Tarıma, teknolojiye, lojistiğe çok önem veriyorlar. Hindistan ve Çin, Amerika gibi hatta daha ötesinde olma planları yapıyor. Suriye’de son olan gelişme sonrası kazanan, kaybeden gibi matematiksel plan yapanlar oluyor. Kurtarıcı komutan Golani kimin tarafında şimdilik açıklanmadı ama düşman tarafında gibi. Kurtarıcı komutan yaptıklarıyla yapacakları tam ters çıkma ihtimali yakında belli olacaktır. Sosyolojik olarak ne olmuş kim ne kazandı bu bile tartışılacak bir durum değil. İsrail 8 milyonluk nüfusuyla yaptıkları dünyayı değiştiriyor. Bakış açısını biraz değiştirince her şey tamamen zıt oluyor. Sonrasında ise özür anlatımı için küresel güçler devreye giriyor konuşmalarda. Kazanırken ben, kaybederken hakem…

*** Ekonomik olarak alınan sıkı kararlar gerçekten zor dönemlere sebep iken sonuçlar her bakımdan çok iyi oluyor. 4 Tip ülke vardır: Gelişmiş, Gelişmekte Olan, Japonya ve Arjantin. 20YY başında dünyada Arjantin’den daha zengin sadece 7 ülke vardı. İngiltere, Belçika, İsviçre, ABD bunların sadece dördü. O tarihlerde kişi başında gelir İtalya’nın 50% fazlası komşusu Brezilya’nın 5 katı, Japonya’nın da 1.8 katıydı. Arjantin'in ekonomik dönüşümü krizde ki ülkeler için adeta bir rol model. Başkan Milei'nin gerçekleştirdiği radikal reformlar başlangıçta tartışmalara neden olsa da meyvelerini vermeye başladı. Milei, Aralık 2023'te göreve geldiğinde ülke ciddi bir ekonomik kriz içindeydi. Enflasyon %7.500'e ulaşmış, GSYİH önceki on yıla göre %15 azalmış ve merkez bankası rezervleri eksi 12 milyar$ seviyesindeydi. Neredeyse halkın %50'si yoksulluk içindeydi. Milei, göreve geldiğinde hükümet bakanlıklarının sayısını 18'den 9'a indirerek ve 50.000 hükümet çalışanını işten çıkararak devlet harcamalarını ciddi ölçüde azalttı. Devletin toplam harcamalarını düşürerek mali dengeyi sağladı ve Arjantin, 113 yıl sonra ilk kez gerçek mali dengeye ulaştı. Enflasyon oranı hızla düşerken, yoksulluk oranı da azaldı. GSYİH toparlanmaya başladı ve reel ücretler enflasyonun üzerinde büyüme kaydetti. Milei, bu başarıyı minimum siyasi destekle ve saf mali disiplinle gerçekleştirdi. Temsilcilerin sadece %15'inin ve senatörlerin sadece %10'unun desteğini alarak, hiperenflasyon tetikleyicisi olmadan, fiyat kontrolleri yapmadan ve sabit döviz kuru kullanmadan ekonomik istikrarı sağladı. Önceki istikrar planlarına dayanan bu araçlar olmadan bile Milei, mali disipliniyle bahse konu başarıyı elde etti. Milei'nin reformları, devlet harcamalarını ve ekonomik sübvansiyonları ortadan kaldırarak, ekonomik özgürlüğü artırmak için her gün düzenlemeleri kaldırarak ve sosyal program aracılarını azaltarak uygulamaya koydu. Bu sayede, Arjantin'in ekonomik durumu hızla düzeldi ve Milei'nin cesur reformları geniş çapta kabul gördü. Milei, ayrıca vizyonunu halka açık bir şekilde paylaşarak geniş ölçekte güven inşa etti. Şeffaf liderlik yaklaşımı, sadece iyi fikirlere sahip olmanın değil, bu fikirleri etkili bir şekilde paylaşabilmenin önemini ortaya koydu. Milei'nin başarısı, cesur fikirlerin cesur seslere ihtiyaç duyduğunu gösterdi ve liderliğin geleceği için bir model oluşturdu. Milei'nin liderlik ilkesi, özgürlük olmadan yaşamanın ne anlamı vardı ve bu vizyonu doğrultusunda cesur adımlar attı. Milei'nin bu başarısı kriz ve enflasyon ile mücadele eden ülkeler için örnek niteliğinde. Devlet kurumlarını sayısını azaltan ve bu vesile ile kamu harcamalarını oldukça fazla aşağı çeken bu model şüphesiz cesaret ve kararlılık gerektiren radikal bir program.

**** Sonuç olarak, konuşmak hele hele çok konuşmak iş yapmamanın kılıfı gibi. İş yapmak belki daha kolaydır. Yapılan açıklamalardaki sıfatlar, yinelemeler, abartmalar kısa vadeli bile programı uygulayamayanların yaptığı tek iş gibi. Hikâyeyle bitireyim yazımı. Zamanın birinde, 4 bilge dost buluşmuşlar ve susmanın erdemi üzerine derin bir sohbete dalmışlar. İçlerinden biri,

-konuşmadığıma değil, konuştuğuma pişman olurum. Kimi zaman düşünmeden konuşurum, pişman olduğumda ise dilim beni dilim dilim eder demiş. Diğer bilge ise

-söylemediğim sözün efendisi, söylediğim sözün esiriyim diyerek karşılık vermiş.

3.’sü

-konuşanlara şaşarım ki, söylediklerinin çoğu aleyhine tanık olur. Ağızlarından çıkan sözler, sahibini yaralar sözleriyle farklı bir yorum getirmiş konuya. Sonuncusu ise,

-konuşmayı kabul etmemek, söylediğimi reddetmekten daha kolaydır diyerek katılmış diğerlerine. Gerçekten, yerinde ve zamanında susmasını bilmek, kişiyi konuşmanın tuzaklarına düşmekten kurtarır. Sessizlikte esenlik vardır. Susan aklını başına alır, daha derin ve dingin düşünür. Kendini daha iyi denetleyebilir. İnsan ilişkilerini, yaşam sorunlarını, planlarını olumlu ve doğru çözmek, gerçekleştirmek yolunda kararlarını daha gerçekçi alabilir. Doğru kararlar alma olasılığı her zamankinden fazladır. Büyük insanlar az konuşur, çok çalışır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi