Ezilen Halkların Kıyam Vakti: “Suriye Örneği”
Suriyeli Müslüman devrimcilere...
Dualarımız ve yakarışlarımız, Yüce Allah'tan tek niyazımız, yıllardır acı çerisinde yaşayan büyük Suriye halkının tam zaferini kazanmasıdır.
Biz Müslümanlar, ezilen, horlanan, tüm hakları, toprakları gasp edilen mazlum halkların her türlü zaferini memnuniyetle karşılıyoruz.
Adaletsizlik, adaletsizliktir; zulüm, karalıklardır ve milletin başına gelen her türlü kötülük ve masiyetler, geri kalmışlığın, yoksulluğun, felaketlerin kaynağıdır.
Bu nedenle Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz şirk büyük bir zulümdür." (Lokman: 13)
Azgınlığın, zulmün, haksızlığın ve diktatör rejimler nedeniyle Müslüman ülkelerdeki Arap halklarının çoğunun durumu kötüleşti ve on yıllar boyunca bu düşük statüye maruz kaldılar; böylece dağıldılar, parçalandılar, güçleri gitti, geri kaldılar, fakirleştiler, iyilikleri ve bereketleri ortadan kalktı.. Bunlar hep kötü yönetimlerin ve bu kötü yöneticilerin sonucu oldu. Ama bu kader değildir, istenilirse halklar yeniden iktidar olabilirler, kaderlerini değiştirebilirler ve bu kötü, onursuz gidişi durdurabilirler.
İslam ülkelerinde dini monarşilerle halkları yöneten diktatör zalimler, Gazze'de gördüğümüz gibi ne dünyada ne de ahirette iyiliğe ulaşamamış, şeref ve haysiyet elde edememiş ve kardeşlerine destek vermemişlerdir. Ümmetin tarihinde bu kadar acizlik, bu kadar korkaklık, bu kadar zillet ve bu kadar zalim sevicilik hiçbir dönemde görülmemiştir.
Bu açıdan Suriye'de özellikle Halep'te ve diğer şehirlerde yaşanan gelişmeler bizleri şimdilik çok mutlu ediyor. Olay çok sıcak, temkinli bir şekilde izliyoruz. Gücünü İslam’dan alan ve adaletin egemenliği için savaşan mücahitlerin açık ve büyük zaferleri için gözü yaşlı ümmet fertleri olarak dua halindeyiz. İnşallah tufana benzeyen bu yürüyüş Gazze’ye de el uzatacaktır. Oradan da zalim Siyonistler kaçacak delik arayacaklar ve ümmet sevinecektir. Çünkü günler insanlar arasında nöbetleşedir. İnşallah ümmetimiz bu nöbet değişiminde tekrar izzetli günlerine kavuşacaktır.
Suriye halkı büyük ve cömerttir ve Allah'tan onlara tüm hayırları vermesini ve Allah'ın izniyle tam bir zafere ulaşmalarını diliyoruz. Rabbimiz onları, zalim baas rejiminden en kısa zamanda kurtarır ve ümmet yuvalarına ve yurtlarına güven ve huzur içerisinde tekrar dönerler. Rabbim hiç kimseyi yerinden, yurdundan, evinden ve yuvasından ayrı düşürmesin.
Aradan on üç yıldan fazla zaman geçti. Hala Suriye halkı acı, ölüm, yer değiştirme ve sıkıntı içinde yaşıyor. Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur: “Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar, Allah’ı çokça ananlar ve haksızlığa uğratıldıktan sonra kendilerini savunanlar başkadır. Haksızlık edenler, neye nasıl dönüşeceklerini (başlarına nelerin geleceğini) yakında göreceklerdir.” (Şuara 227). Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun. Bu ayet, adeta Suriye’de adaletsizliğin ve her türlü zulmün sonunun gelmiş olduğunu işaret ediyor ve kurtuluşu müjdeliyor. Hiç kuşkusuz bu ferah verici gelişmelerden mazlumlar sevinecek ve zalimler de dövünecektir. Yüce Allah kadir-i mutlaktır ve mazlumların yanındadır.
Başta Suriye olmak üzere dünyanın her yerindeki mazlum kardeşlerimize mesajımız şudur:
Allah'ın zalimlerin yaptıklarından habersiz olmadığına, batıl ne kadar güçlü ve baskıcı olursa olsun, ne kadar yükselip güçlenirse güçlensin hakkın galip geleceğine, gücü ve araçları ne olursa olsun zulmün ortadan kalkacağına emin olunuz. .
Ama size tavsiyem, adaleti sağlayın, adaletsizlikten uzak durun, adil yargılamaya başvurun. İslam hukukunda kesin delillerle suçluluğu kanıtlanmadıkça hiç kimse cezalandırılamaz. Siz mazlumlar, yıllardır yaşadığınız adaletsizliğin acısını iyi biliyorsunuz, dolayısıyla bu asil İslami ve insani değerlere bağlı kalmalısınız. Merhum Aliya: “Biz savaşı öldüğümüz zaman değil, düşmanlarımıza benzediğimiz zaman kaybederiz” demişti.. Bu söz kulaklarınıza küpe olsun.
Allah sizi başarıya ulaştırsın, adımlarınızı doğru yola iletsin, sizi düşmanların tuzaklarından ve münafıkların şerrinden korusun. Ve bilin ki, bütün işin sahibi Allah'tır, fakat insanların çoğu bilmezler.