Hasan Ukdem
Hasan Ukdem Bir Roman: Yollar Huzura Çıkar

Bir Roman: Yollar Huzura Çıkar

Bir kitap okudum hayatım değişti diyor ya hani Orhan Pamuk, şimdi sizlere bahsedeceğim romanı okuduğunuz zaman belki hayatınız değişmeyecek ama ebeveynleriniz hayatta olsun olmasın, onlar hakkındaki düşüncelerinizin, tutumlarınızın, davranışlarınızın temelden değişeceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bu romanın adı; Yollar Huzura Çıkar. Yazarı bu toprakların çocuğu, yerli bir sanatçı; Yakup Çak. 

Yaşlanan insanların, eşlerinin ardında kalanların, oğullarının kızlarının elinde kalanların düştükleri hazin hallerin romanı, Yollar Huzura Çıkar. Evdeki yaşlılarına bir fazlalık gibi bakan, rahatları için başkalarının rahatsız olmasına aldırış etmeyenlerin, ihtiyarları huzurevine, çocukları kreşe gönderen çağın hastalıklı zihniyetini eleştiren bir dram, bir ağıt; Yollar Huzura Çıkar. 

Kapıdan giren her yeni sakinine hurda diye bakan, kendilerini de öyle gören insanlar canlanır sayfalarda. Ölümünün son anında bir evladının gelmesi için dua eden Kemal Bey’in çaresizliğini okuruz mesela. Oğlunu, torunlarını görmek için gittiği mahalleye varınca bambaşka bir hazin hikayeyle karşılaşan Rıza Bey’in, sabah kreşe gitmek istemeyen ama annesi tarafından zorla servis aracına bindirilmek istenen küçük kızın annesine “ben de yaşlanınca sizi kreşe göndereceğim” dediği yakıcı bir roman; Yollar Huzura Çıkar.

Elbette yollar huzura çıkar, bu dünyada huzurevine, ahirette ise Rabbinin huzuruna. Dünya yorar insanı, bazen beş vakit huzura çıkmayı unutur. Ancak bütün yaratılmışların Rabbi alıverir insanın elinden, alıştığı huzuru. Yollar düğümlenir, ufuklar kararır, güzel sesler susar ve soğuk yüzlü duvarların çevirdiği bir mekânda, mekânın sokak kapısını gözler durur insanlar. Kapı açılmaz, açılsa da beklenenler girmez içeri. Kimi kahrından ölür, günde bilmem kaç defa kimi kitap okumaya verir kendini eğer şanslı ise. Şikâyet etmeden otursalar da banklarda, kamelyalarda, sükutlarındaki ateş dünyayı yakar. 

İhtiyarlık ömrü olanlar için kaçınılmaz bir son. Ne kadar önlem alırsa alsın, o hep hazırlıksız yakalar insanı. Kaç çocuk büyütürsen büyüt, eğer kaderinde varsa huzurevinden de kaçamazsın. Özellikle çağımızda evlatlar ebeveynlerine karşı görevlerini yerine getirmiyorlar. Onları horluyor, hakir görüyor ya da hiç yoklarmış gibi davranıyorlar. Tabii ki iyi örnekler de var ancak genel manzara bu maalesef. Çocuklar nine dede sevgisinden uzak yetişiyor, büyüklerinin kıymetini öğrenemeden büyüyüveriyorlar. Ve anne baba kıymetini bilmiyorlar.

Yollar Huzura Çıkar, derin bir dramı içinde barındırıyor. Hayatın içinde boşa çıkarılmış, kenara atılmış ve sanki hiçbir değerleri olmayan ve bir depoya kaldırılmış eski eşyalar gibi dört duvarın arasında unutulmuş insanların ömürlerinin son deminde huzurevi günlerini çok yakıcı bir dille ve realist bir bakış açısıyla ortaya koyuyor Yakup Çak bu romanında. Romanda benzerlerini defalarca okuduğumuz şu alıntıyı okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız: Ziyaretine bir geleninin olmayacağını bildiği halde, herkes gibi bir ümit diyerek huzur evinin avlu kapısını seyrederdi. Sanki o kapıdan kendi çocuklarından biri girecek ve içindeki yangın sönecekti. Bu temennisinin kendini avutmak olduğunu bilse de bir taraftan da neden olmasın diyerek içindeki umudu diri tutmaya çalışıyordu.

Eskiler Allah kimseyi diplerde bucaklarda yatırıp kapılara baktırmasın derlerdi. Oysa huzurevlerinde öyle insanlar yaşıyor ki daha elden ayaktan düşmeden kapılara bakıyorlar bugün. Modern dünya öyle bir hayat kurguluyor ki kadim değerlerimizin üzerinden bir silindir gibi geçip gidiyor insanlar. Sadece anne babalarını değil, masallarımızı, manilerimizi, tekerlemelerimizi, atasözlerimizi, dualarımızı, öğütlerimizi ve daha pek çok hazinelerimizi de evlerden uzaklaştırıyor insanlar. Geçmişle bağımızı zayıflatıyor, geleceğin içini boşaltıyorlar. Bırakın nine dedeyi evlerimizde anne bile kalmadı. Çocuklarımız bakıcıların profesyonel vicdanına terk edildi. Okuldan gelen çocukları bomboş bir ev karşılıyor. Manevi değerler, ahlaki değerler, dini milli hassasiyetler geleceğin insanı olan çocuklarımıza aktarılamıyor böylece. 

İşte Yakup Çak’ın romanı Yollar Huzura Çıkar bu toplumsal yaraya işaret ediyor. İnsana, insan değerini anlatıyor ve bu değerin daha fazla erozyona uğramaması için bir uyarıda bulunuyor. Giderek yalnızlaşan insanların dünyasının ne kadar karanlık olduğunu, bu karanlığın aydınlığa ulaşması için mazinin aklından yararlanılması gerektiğinin altını çiziyor. Okuyucularıma Yakup Çak’ı sosyal medyadan da takip etmelerini tavsiye ediyorum. Yazdığı kısa kısa sözcük demetleriyle aklımızı uyarıyor, sorular sordurup cevaplara yaklaştırıyor zihnimizi. Ve sevgi, bütün kapıların açılmasını sağlayan tek parola oluyor.

Öyleyse yine, sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Ukdem Arşivi