Bir aşk kalır
Virginia Üniversitesi’nde bulunan bir güneş saatinin üzerinde yazan yazı: “Zaman, bekleyenler için çok yavaş, korkanlar için çok hızlı, yas tutanlar için çok uzun, sevinenler için çok kısadır. Ama sevenler için sonsuzluktur. Saatler uçar, çiçekler solar, yeni günler, yeni yollar geçer gider, aşk kalır.”
Evet aşk kalır ve yoluna ya bir mutluluk ya da bir sızı olarak devam eder. Herkesin kişisel tarihinde bir aşk vardır. Kimileri bunu derinden hisseder, kimileri ise hafif atlatır. Devam eden hayatın içinde pek çok şey gelir geçer ama aşk geçmez. Kimi yüreklerde kanar durur, kimi yüreklerde ise zaman zaman nükseder. Aşkın sonsuzluğu, insanın sonsuz oluşundan kaynaklanır. İnsan sadece bu dünyalık olsaydı, aşk da insanla birlikte yok olur giderdi. Bunun böyle olmadığını, aşkların en büyüğüne layık olan yüce Allah bize Kur'an'da açıkça bildiriyor. Biz de Müslümanlar olarak buna bütün kalbimizle inanıyoruz.
Dünyada her şey gelip geçicidir. Yaşayıp görenler şahittir buna. Ne hayata beraber başladığımız arkadaşlar kalır ne komşular ne de bir bir yuvadan uçup giden evlatlar. Herkes kendi hayatının peşinden yürür gider. Kimileri de er veya geç dünyadan ayrılırlar. Hatta birlikte olan eşlerden biri diğerini bırakır gider dünyadan. Mal mülk, gençlik sağlık, aklınıza ne geliyorsa hiçbiri kalıcı değildir, zaman hepsini uçucu bir sıvı gibi çekip alır bizden.
Dünya bir imtihan yeridir, hayat çetindir. Bu yolda insana güç olarak aşk verilmiştir. Aşkı olan insan bütün zorlukları büyük metanetle karşılar ve aynı oranda mukavemetli olur. Cennetti ummakla ya da cehennemle korkmakla insan kendi nefsine dur diyemez, ancak aşktır insanı bütün kötülüklerden alıkoyan. Allah’a âşık olan bir kalpte ihanet barınamaz, kötülük yaşayamaz, günahın ömrü uzun olamaz. İhanet barınamaz çünkü aşık için sevgilinin muadili yoktur. Kötülük yaşayamaz çünkü sevenlerin gönlünde hep iyiliğin çiçekleri açar. Günahın ömrü uzun olamaz çünkü insan ne kadar günaha meyilli bir yaradılışa sahip olsa da aşkı onu her zaman girdiği yanlış yoldan alır ve sırat-ı müstakime iletir.
Dünyalık aşklar için de geçerli bir kavramdır vefa. Bir kadını seven erkek için de bir erkeği seven kadın için de alternatif bir karşı cins olamaz. Bunu günümüz aşklarına! Bakarak müşahede etmeye kalkarsak yanılırız. Zira çağımızın aşıkları! Maalesef gözden gönüle inmeyen sahte duyguların birer taşıyıcısı olarak dolaşıp duruyorlar ortalık yerde. Gerçek aşk, gönülde tezahür edendir. İdealizm peşinde koşmaz, formlara kapılmaz. Göz yanılır ama gönül yanılmaz. O yüzden gerçek aşk gönülle görerek sevenlerde yaşar.
Gerçekten sevip de kavuşanlar için ayrılık kelimesi iptal edilmiştir ta ki ölüm gelene kadar. Gerçekten sevip de ayrılanlar içinse ayrılık bir bedensel uzaklıktan ibaret kalır. Gerçek sevenler için sonsuz bir ayrılık yoktur, onlar eninde sonunda kavuşur, velev ki bu dünyada olmasa da.
Zaman bekleyerek de olsa, korkarak da olsa, yas tutarak da olsa, sevinerek de olsa insan hayatını tüketir ve akışına devam eder. Ve her şeyi alır insanın elinden. Giden gider, kalanı ise kendisi ardında bırakarak göçer gider dünyadan. Elinde avucunda hiçbir şey götüremez, yüreğinde ancak bir aşk kalır insanın.
Kayıplar tarihidir anılarım
Önce çocukluk arkadaşlarım gitti
Göçmen kuşlar gibi
Kendi sıcak iklimlerine
Sonra hısım akraba
Kiminle tanışsam
Bir vedaya terk etti beni
Kime merhaba desem
Bir elvedada yitirdim onu
Eşyalarım eskidi
Doğduğum evi yıktılar
Mahallemi istila etti
Soğuk yüzlü apartmanlar
Yitirdim sokak simitçilerimi
Gençliğim de vefasızmış
Tükenmez sandığım güç
Bitmez sandığım enerji
Hepsini aldı elimden
Kolumdaki saatte
Duvardaki takvimde
Sinsi sinsi akan zaman
Yok artık gözümün o eski feri
Buğulandı penceremin camı
Tanıyamadığım bir şehir var
Tanımadığım insanlarla dolu sokaklar
Annemin sesi asılı kalmış odalarda
Babamın selamı eskimiş kapıda
Çocukluk gülüşümü
Buruşturmuş yüzüm
Gözümle gördüğüm
Elimle tuttuğum her şey
Kayıp gitti hayatımdan
Bir tek o kaldı bende
Simsiyah bakan bir çift göz
Ve onun yaktığı ateş...
Bir aşk kaldı yaşlı yüreğimde
Sevgiyle kalın.