AŞK, ÖZLEM ve ÖTESİ (33)
İkindi namazımızı eda ettikten sonra, mescitten ayrılmaya başlamıştık. Mescidin önünde bulunan gurup hocamız, palmiye ağaçlarının boy gösterdiği yeşil alana inen merdivenleri işaret ederek bize; “Kardeşlerim birazdan merdivenin olduğu yerde bizi bekleyen şirket görevlilerinden sırayla kumanyalarımızı alacağız. Burada bir saat kadar dinlendikten sonra, otobüsümüzün bulunduğu yerde toplanacağız. Afiyet olsun.” Diye hitap etmiş, konuşmasını bitirir bitirmez bir hacı adayı arkadaşımızın koluna girerek bizimle birlikte merdivenlere doğru yürümeye başlamıştı.
İlk bakışta uzunluğu kestirilemeyen ve sahile paralel bir şekilde uzayıp giden yeşil alanda, başta palmiye ağaçları olmak üzere farklı türden ağaçlara ve bitki çeşitlerine rastlamak mümkündü. Havanın nemli olması sıcaklığı daha fazla hissetmemize sebep oluyordu. Arada bir beliren ve yüzüme hoş bir serinlik bırakan tatlı bir rüzgar rahat nefes almamızı sağlıyordu.Sahilde piknik yapmak için gelmiş bir kaç aile ile ellerinde süpürgeleriyle dolaşan temizlik işçileri dışında hiç kimse bulunmuyordu.Eşimle birlikte uzayıp giden sahil şeridinde biraz yürüyüş yapmış ve bu anı ölümsüzleştirmek adına fotoğraf çekinerek, eşi benzeri olmayan deniz manzarasını seyre dalmıştık. Bir müddet sonra bir saatlik dinlenme süremizin sona erdiğini fark etmiş, gurubumuzun toplanma yeri olan otobüsümüze doğru yürümeye başlamıştık.
Otobüsümüzün park ettiği alanı seyyar satıcılar istila etmişti.Ellerine aldıkları telefon ve saat gibi küçük elektronik eşyaları bize doğru gösterip “hacı” “hacı” diye bağırarak, bize cihaz satmaya çalışıyorlardı.
Gurubumuz otobüsümüzün yanında toplanmıştı. Gurup hocamız bulunduğumuz yerin tam karşısında bulunan ve uzunca bir cephesi olan beyaz binayı göstererek; “ Burası Cidde’nin mahkeme binasıdır. Eskiden bu mahkemenin vermiş olduğu kararlar Kısas mescidinde yerine getirilirdi. Günümüzde eskiden olduğu gibi seri şekilde kararlar alınmamakta ve Kısas mescidinde ufak tefek icra edilen bazı şer’i hükümler dışında her hangi bir uygulama yapılmamaktadır.” Diyerek bu yerle ilgili bilgiyi bizimle paylaşmıştı.
Mekke’ye dönüş saatimiz yaklaşmıştı. Son olarak iki veya üç yüz metre ilerimizde olan ve cephesi çevre yoluna bakan “Beled çarşı”sını gezip, alış-veriş yapacaktık. Şirket görevlileri ve gurup hocalarımızın rehberliğinde çarşıya doğru hareket etmeye hazırlanırken, aramızda bulunan şirket yetkilisi; “Size söylemek istediğim çok önemli bazı bilgiler var! Önce onları size nakletmek istiyorum.” Diyerek konuşmasına başlamış, daha sonra da ses tonunu yükselterek konuşmasını ; “Değerli hacı abilerim ve hacı ablalarım, gideceğimiz çarşıda satılan malların büyük çoğunluğu Çin malıdır. Fiyatları uygun olabilir ama kaliteleri malumdur. Bunların daha iyilerini Türkiye’den temin edebilirsiniz. Boşu boşuna hamallık yapmayınız. Diğer bir husus da şudur; çarşıyı gezerken ikişer ve üçerli guruplar halinde geziniz. Sakın ola eşinizi yanınızdan ayırmayınız. Çünkü burada bazı hoş olmayan olayların yaşandığı duyumunu almaktayız. Ha unutmadan söyleyeyim, alış-veriş yaparken mutlaka pazarlık yapınız.Bir saat sonra çarşının önünde toplanarak hep birlikte otobüslerimize gideceğiz.Lütfen zamanında aşağıda bulununuz.” Deyip konuşmasını bitirmişti.
Baya bir kalabalığın olduğu çarşıda; eşimle el ele tutuşarak gezmeye başlamıştık.Alış-veriş niyetimiz olmadığı için sadece vitrinlere göz atıyor ve vakit geçirmeye çalışıyorduk. (devam edecek)
Selam,sevgi ve muhabbetle..