Âdem’den yola çıkarak…
ÂDEM’İN ŞİİRİ
Herkes gibi o da gülmek isterdi
Nedense bahtında gülmedi Âdem
Hayata karşı hep direnç gösterdi
Mağlubiyet nedir bilmedi Âdem
Derdiyle yaşadı yalan dünyada
Mutlu bile oldu düşte hülyada
Ödün vermedi hiç figan, feryada
Arza ağlamaya gelmedi Âdem
Akülü araba dünyası oldu
Onunla kendine hep bir yol buldu
Bütün yüreğiyle umuda doldu
Gönlünden sevgiyi silmedi Âdem
O şevkle tutundu hayat denene
Almadı şekvayı kendi gününe
El ele geçtiler, döndü önüne
Gönlünü haramla çelmedi Âdem
O da isterdi ya aşkı sevdayı
Bir fidan boyluda nazı, edayı
Duymadı kaderi kısık sedayı
Bu düş ile yaşar, ölmedi Âdem
Dünya, yüce Allah tarafından insanın yaşaması için her türlü imkân sağlanarak yaratılmış müthiş bir yer. Burada olup biten her şeyde insanın yararına bir sonuç, bir nimet var. İnsan dünyaya geldiğinde burada yaşayacak her türlü ihtiyacı yaratıldığı gibi, kendisi de o ihtiyaçlarını giderebileceği bir bedenle doğar. O beden, bütün uzuvlarıyla hayatını idame ettirebilmesi için kendisine yardım eder. Ama bazı insanlar bu uzuvlarından mahrum olarak gelirler dünyaya ya da yaşarken kaybederler uzuvlarını. İşte bugün tanıyacağımız insan da bu hayata dezavantajla gelen bir kardeşimiz: Âdem Şahin.
Âdem, neredeyse bedeninin bütün organlarında ayrı bir sıkıntıyla yaşar. Gözleri az görür, kulakları kısıtlı işitir, ayaklarını kullanamaz, ellerinin şekli kullanmasını zorlaştıracak formdadır ve aynı zamanda bir cam bebektir. Bütün bunlara rağmen hayata sımsıkı bağlıdır. Akülü arabası ile mahallede dolaşır. Çeşitli materyaller toplar, eski radyoları tamir eder, telefonları kurcalar ve her türlü teknolojik aleti kullanır; en azından dener, uğraşır. Okuma yazması olmamasına rağmen sosyal medyada paylaşımlar yapar, kendine göre geliştirdiği bir dille çevresiyle etkileşimde bulunur. Ve Âdem hayal kurar, geleceğe dair umutlar besler içinde. Bir gün biraderi Devriş Ahmet’e “Para biriktiriyorum” demiş. Neden? diye sorunca da “Evleneceğim.” demiş. İşte hayata bağlılığı bu kadar güçlüdür Âdem’in.
Âdem, milyonlarca engellinin içinde sadece birisidir ve bir engelli olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; insan hangi şartlarda yaşıyor olursa olsun içinde bu umudu, bu yaşama tutkusunu taşır, taşımalıdır. Şimdi buradan günümüzde uygulanan bazı şeylere geçmek istiyorum. Mesela özel günlerin kutlanması; anneler günü, babalar günü, sevgililer günü ve bunu neredeyse yılın her gününü kapsayacak şekilde uzatabiliriz. İşte bu günleri toplumun gözü önünde kutlamanın nelere yol açacağını, kimilerini sevindirirken, kimilerini üzeceğini düşünüyor muyuz? Ben bu konuda olumlu düşünemiyorum. Anneler günü diye bir şey olamaz, anneye saygı evlada nasıl verilir, toplum olarak buna kafa yorulmalıdır. Hakeza babalar için de aynı düşünüyorum. Bugün evlatların anne babalarına karşı gösterdikleri tavır hiç de tasvip edilecek şekilde değildir. Sevgililer günü olamaz, bizim toplumumuzda sevgililik değil, nişanlılık müessesesi vardır. Zira bugün kadın erkek ilişkisinin geldiği boyutu da her gün çeşitli haber kaynaklarında görüyoruz. Bunlar uzun konular ve geniş platformlarda tartışılmalıdır.
Ben özel günlerde mutluluk yaşayan değil, mahzun olan kesimin içinde biri olarak babalar gününde içimdeki duyguları döktüğüm şiiri sizlere sunayım, belki ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.
BABALAR GÜNÜ ŞİİRİ
Kapımı çalan olmadı
Zaman yarının dünüymüş
Telefonum da çalmadı
Bugün babalar günüymüş
Nikâh etmedi kadılar
Çağrıştı durdu güdüler
Televizyonda dediler
Bugün babalar günüymüş
Gitti bırakıp sızımı
Hasrete yazdı yazımı
Hiç göremedim kızımı
Bugün babalar günüymüş
Savurdu düşe, hülyaya
Feda etmişim sevdaya
Gelmedi oğlum dünyaya
Bugün babalar günüymüş
Yaş geldi elli beşime
Babalık döndü düşüme
Bir sancı gibi döşüme
Bugün babalar günüymüş
Pişmanlık neye yarar ki
Bu pusuyu kim kurar ki
Doğmayan nasıl arar ki
Bugün babalar günüymüş
Ruhun şad, hem mutlu olsun
Fatihalar katlı olsun
Baba günün kutlu olsun
Bugün babalar günüymüş
Mutlu bir dünyada yaşamak, insanların mutlu olması elbette herkesin hakkı. Ancak birilerinin gözüne baka baka, onların yapamayacağını bile bile birtakım şeyleri yapmak da insanlığa dâhil bir şey değildir herhalde! Âdemlerin yaşama sevincini eksiltecek, motivasyonunu düşürecek davranışlardan uzak durmak gerekir diye düşünüyorum. Aslında Batı’ya bakarak tayin ettiğimiz hayatı, İslam’dan beslenir hale getirebilsek her şey hallolacak.
Sevgiyle kalın.