Necmettin Şimşek

Necmettin Şimşek

2 Yanlış 1 Doğru Etmez

2 Yanlış 1 Doğru Etmez

*Ülkece anlaştığımız, ayrışamadığımız yegâne konu enflasyon. Kafeler, alışveriş merkezleri, lokantalar dolu diyenler gitti. Eskiden, çok uzun olmayan zamanlarda çıkar telefonunu diyenler nasıl kayboldu ise bunlar da kayboluyor. Dönemin bakanı bile iphone 6 kullanan çiftçi var demişti. Her şeye karışma, her durumdan sonuç çıkarma gibi üstün zeka örnekleri sadece manipülasyon yapıyor. Genellemeleri genel olarak yanlış oluyor.

**Türkiye İstatistik Kurumu'nun esas görevi, ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlarda, veri ve bilgilerin, derlenmesini, gerekli istatistiklerin üretilmesini, yayımlanmasını ve dağıtımını yapmak. Bireylerden, hanelerden, işyerlerinden araştırmalar ve sayımlar yoluyla veri toplar. TÜİK, Haziran ayına dair endeksleri yayınladı ve bir sürpriz; aylık enflasyon, diğer endekslerin üçte biri olarak açıklandı; %1,64. Oysa İTO aylıkta %3,42, ENAG ise %4,27’lik artış ilan etti. TÜİK’in bu sürprizi, milyonları mağdur edecek. Hükümetin enflasyonla mücadelesini başarılı göstermek için aşırı gayret içindeki TÜİK’in bu rakamlarını ciddiye alalım mı? Yasalar, bunları ciddiye alır ve memur, emekli, dul, yetim, engelli, kiralar gibi akla gelebilecek tüm değişimlerde esas kabul edilir. Ölçemezsen bilemezsin, bilemezsen yönetemezsin. Doğru ölçüp yanlış ilan edersen, suç işlersin. Ateşi düşüremeyen doktor, dereceyle oynarmış. Hastanın ateşini, nabzını, tansiyonunu kafana göre alırsan o hasta iyileşmez hatta ölebilir. Milyonlarca emekliyi enflasyon ateşinde kavurmanın da bir maliyeti olacaktır, son seçimde oldu da... Şimdi çalışma barışını bozan, istihdam dünyasına nifak getiren TÜİK; halkı iktidara karşı kışkırtıyor. Sokakları hareketlendirecek, aç insanların tepkilerini tırmandıracak bu sözde düşük enflasyon beyanlarıyla erken seçimi çok daha beriye çekmiş olacak. İktidarın bu tespiti göz önüne alması gerek. Zaten 2028’e kadar gidemeyeceği anlaşılan iktidar, toplumun dezavantajlı kesimlerinin yükselen tepkisiyle erken seçim talepleri tırmanacak, hatta referandum sandığını dahi kuramayacaklar. Bu durumda toplumun çeşitli kesimlerini yanlış ve yanlı verileriyle birbirine düşürmenin mantığı nedir? Mehmet Şimşek; TÜİK’in bu jestinden mutlu olabilir. Diğer kabine üyeleri de seçmene bakın söz verdiğimiz gibi enflasyonu düşürüyoruz diye hava atabilir.

***Ekonominin düzelmesi için fiyat istikrarı ve döviz istikrarı sağlanmalı. Bu nasıl olacak döviz girişini artırarak ve döviz çıkışını azaltarak. Bundan 2 yıl önce dönemin Hazine ve Maliye Bakanı yılsonunda enflasyonun makul bir seviyeye indiğini ve bu inişin devam ettiğini göreceğiz demişti. Enflasyon o yılı %64,27’den kapattı. Sonrasında da düşüşler olsa da enflasyon hep yüksek seyretti, makul seviyelere hiç inmedi. Makul enflasyon seviyesinin ne olduğu ülkeden ülkeye, ekonomiden ekonomiye göre farklılık gösterse de ideal enflasyon konusunda dünyada az çok genel kabul gören ve uzlaşma sağlanan bir seviye var. Özellikle gelişmiş ekonomiler için ideal ya da en uygun enflasyon %2 ve civarı olarak kabul edilmektedir. İngiltere’de %2’nin 1 puan altı ve 1 puan üzeri en uygun orandır. Avrupa Merkez Bankası’nın optimali ise %2 ve daha aşağısıdır. ABD Merkez Bankası Fed’e göre ise maksimum istihdam ve fiyat istikrarının sağlanması için en uygun seviye %2 dolayındadır. Türkiye ekonomisi için ideal enflasyon oranı ise %5’in altıdır. Makul seviye ise tek haneli enflasyondur. %10’un üzerindeki her enflasyon yüksektir, yani makul değildir. Şimdi olduğu gibi %70’in üzeri ise hiperenflasyondur. Yakın gelecekte Türkiye makule yani %10’un altına ulaşamayacak. Enflasyona dair en büyük yanılgı belirli bir seviyeye gelen ve inatçı hal alan enflasyonun hızla ve kalıcı bir şekilde aşağı geleceğini beklemektir. Yaklaşık 7,5 yıldır yüksek enflasyon ortamında yaşayan Türkiye’de psikoloji değişti; beklentiler yeniden şekillendi. Uzun süre yüksek enflasyon yaşayan her ekonomide olduğu gibi Türkiye’de de halkın ve iş dünyasının enflasyon beklentilerini bozdu. Bozulan bu beklentileri düzeltmeden makul seviyeye inmek zor; hatta imkânsız. Makul seviyeye ulaşmanın yolu bellidir. Enflasyonla mücadelede başarılı olan tüm ülkeler sıkı para politikası izlemişler; daha düşük ücret artışı yapmışlar ve para birimlerinde daha az değer kaybına izin vermişler. Yani makule ulaşmak için sancılı ve toplumun değişik kesimlerine rahatsızlık verecek bir süreç var önümüzde. Türkiye’de enflasyon 2017 Ocak ayına kadar tek haneli seviyedeydi. Yani makul düzeydeydi. Dolayısıyla biz en son makulü 2017 Ocak ayında gördük. O günden beri 3 defa tek haneli enflasyon görülse de genel olarak hep çift hanede kaldı. Bizim yapmamız gereken bir zamanlar makul düzeylerde seyreden enflasyonun artmasına bundan yıllar önce izin vermemekti. O zaman enflasyona göz yumduk, kayıtsız kaldık; şimdi ise makule dönebilmek için büyük bedeller ödüyoruz.

***Sonuç olarak, Enflasyonu para politikasıyla önlemek bir ülkenin merkez bankasının sorumluluğudur. Para politikası öncelikle enflasyonu kontrol etmek için faiz oranlarını değiştirmeyi içerir. Yasama, eylemiyle yürürlüğe konulan mali politika da yardımcı olur. Hükümetler, enflasyonu azaltmaya yardımcı olmak için harcamaları azaltabilir ve vergileri artırabilir. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan ise tek bir veri üzerinden çıkarım yapmak sağlıklı olmaz dedi. İkinci yanlış olarak harcamaları azaltamazsanız sonuç alamazsınız. Sonucun bedeline hepimiz katlanırız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi
SON YAZILAR