Doç. Dr. Yusuf Sayın
Doç. Dr. Yusuf Sayın Yarından sonra

Yarından sonra

Gündem malum. Covid-19 virüsü her geçen gün hayatımızı ve dünyamızı daha zorlu bir sürece doğru eviriyor. Kaygılıyız, endişeliyiz, daha gergin ve stresliyiz. Belki buna hakkımız var, fakat daha sabırlı, tedbirli ve tevekkül içinde olmamız gerekli. Hep kötü şeyler olmuyor, iyi şeyleri de görmemiz gerekiyor.

İçinden geçmekte olduğumuz salgın süreci, medyada ve kamusal alanda dolaşan komplo teorileri, yalan-yanlış (dijital) bilgi kirliliği veya felaket senaryolarının aksine, ülkeler ve insanlar arasında ilişkiler, işbirlikleri ve dayanışma kültürü ve ahlakının da artacağı bir dönem olabilir.

İyi temenni ve gayretlerle bu sürece hepimiz pozitif katkılarda bulunmalıyız. Her şeyden evvel, tedbirin ve tevekkülün önüne geçecek komplo zihniyetinden uzak durmalıyız. Geçen yazımda da bahsettiğim gibi, ABD’de pandeminin yansımalarından birisi silah satışlarındaki artış oldu. Bu minvalde; güvensizlik hislerimizin önüne geçmeli, zor zamanların dayanışma ahlakını, sosyal düzensizliğe sevk edecek davranış ve tavırlara tercih etmeliyiz.

Gerçekçi düşünmek gerekirse, biz insanoğlu doğal dengenin bozulmasıyla meydana gelen çevresel ve iklimsel tahribata katkıda bulunduğumuz gibi seyirci de kaldık. Şimdi belki bunun bedellerinden birini ödüyoruz. Fakat geç değil, bu sıkıntılı günlerimizde her şeye yeniden başlayabiliriz.

Bugün salgının ifşa ettikleri arasında dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşlı nüfusun azaltılmak ve evsizlerin gözden çıkarılmak istendiği gözleniyor. Avrupa ülkelerinin virüs tehdidi altındaki yaşlı nüfusa sergilediği tavır tüm dünyanın malumu. Bu noktada tarihin ve nesillerin aktarıcısı, hayatlarımızın en kıymetli değerlerinden olan yaşlılarımıza gereken önemin ve ihtimamın gösterilmesi, daha iyi bir gelecek için olmazsa olmaz bir şart. Toplumumuzun bir parçası ve yaşadığımız sorunlardan birisi olan evsizler ve evsizlik meselesiyse bir an evvel halletmemiz gerekli bir konu. Bu iki konuda da Türkiye uygulamasıysa, içeride ve dışarıda takdire şayan durumda.

İyi niyetli olmalıyız; fakat gerekli tedbirleri almak da zaruri görünüyor. Bu tedbirlerse hijyenik ve medikal önlemlerden ibaret görülmemeli. Şehirlerde milyonlarca insanın yaşaması veya tıkılması, gettolaşma, su kaynaklarının kirliliği, sosyal ve ekonomik eşitsizlikler, kontrolsüz göç ve mülteci hareketliliği, işsizlik gibi çeşitli meseleler de tıpkı pandemi gibi küresel ve tedbire muhtaç sorunlar arasında ve bunlar, yadsınamaz biçimde birbiriyle yakından ilişkili.

2020 dünyasında hiçbir sorun birbirinden uzak değil; iltisaklı. Sorunlar gibi çözüm önerileri de birbirine çok yakından bağlı. Bu noktada yaşadığımız sorunlar evrensel ve küresel görülmeli ve sorunların tanımı ve çözüm önerilerine müşterek bir bakış sarf edilmeli.

Bu günlerde tıpkı güneşli bahar günleri gibi sıcaklığını özlediğimiz güzel hayat, teslim oluş ve kıyamet senaryolarına inatla daha ümit dolu beklentilerimiz ve bu uğurda atacağımız adımlarımızla gelecektir. Bilhassa içine doğduğumuz İslam irfanı kıyamet kopsa bile bir ağacın dikilmesini; yani son da bile ümidin devam ettirilmesini vaaz eder. Bundan dolayıdır ki Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v., “Kıyametin kopacağını bilseniz, elinizdeki fidanı dikiniz” buyurarak, her türlü kaygı, tasa, endişe ve ümitsizliğin bir kenara bırakılarak, yapılması gerekli işlerin tamamlanmasını ve her daim ümit var olunmasını öğretir.

Ümitsizlik, içine düşülen buhran dolu bir kuyu. Her doğan günün güzellikler ve mutluluklar getireceğine inanarak kadim ve ezele yürüyüşümüze devam etmeliyiz. Ama bunu yaparken ne insanlığın acılarına gözümüzü kapatmalı, ne çevrenin ve hayvanatın yakarışlarına kulak tıkamalı ne de zulümler ve haksızlıklar karşısında dilimizi susturmalıyız. Şairin dediği gibi;

Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,

Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır;

Göz yumma güneşten, ne kadar nûru kararsa

Sönmez ebedî, her gecenin gündüzü vardır (Tevfik Fikret).

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doç. Dr. Yusuf Sayın Arşivi