Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna Ziyareti
2022 yılının ilk çeyreğinde küresel gündeme bombalarla düşen Rusya-Ukrayna savaşının hemen arifesinde gerçekleşen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna ziyareti, hem Türkiye-Ukrayna stratejik müttefiklik düzeyindeki ilişkilerin konsolide edilmesi hem de bölgesel ve küresel gündemi yakından ilgilendiren meseleleri ele alması yönünden kritik önem arz etmiştir. Vakıa o ki; Türkiye’nin uluslararası ilişkiler meselelerini konu alan resmi düzeyli ziyaretleri, dünya kamuoyunun dikkatlerini toplamayı her zaman başarmaktadır.
Bu minvalde Ülkemiz, küresel ilişkiler konularına mülhak gelişmelerin ana rotasını yönlendirebiliyor ve resmi yetkililerinin beyanatları, uluslararası ilişkiler akışına derinden sirayet edebiliyor. Türkiye, dünya gündeminin belirleyicisi ülkeler arasında her geçen gün göz dolduruyor.
Resmi ziyaretlerine bugün (18.8.2022) bir yenisini ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaşın ortasındaki Ukrayna’ya günübirlik bir seyahat düzenledi. Tahıl Koridoru Anlaşmasının icrasından, stratejik müttefikliğe kadar çok çeşitli konularda Ukrayna ve BM Temsilcileriyle görüş alışverişinde bulundu. Ziyaretin en önemli gündemini ise Tahıl Koridoru Anlaşması benzeri bir sürecin Ukrayna Savaşının hitama erdirilebilmesi için de işletilip işletilemeyeceği meselesi oluşturdu.
Astana ve Soçi zirvelerinde alınan çok önemli kararların arkasından ve olası Suriye operasyonu öncesinde gerçekleşen bu ziyaret, yukarıda ifade ettiğim üzere, Türkiye’nin küresel konumunu ve uluslararası politikanın gelişimindeki rolünü dünya kamuoyuna hatırlatır muhtevaya sahip. Görünen o ki, Ukrayna savaşının hangi mecrada akacağı, Türkiye-Ukrayna iş birliği ve stratejik ortaklık konseptinin ne derecede dekore edileceği, ziyaret sonrası günlerde ortaya çıkacak gibi duruyor.
Asıl kilit nokta ise savaşın nereye ve nasıl evirileceği… Bu noktada birtakım öngörülerde bulunmanın mümkün olabileceğini düşünüyorum.
- Rusya, savaşını yeni bölge ve coğrafyalara yaymak isteyebilir. Sırbistan-Kosova krizinde bir denemesi gerçekleştirildi.
- Çin-Tayvan krizi, Rus etkisiyle de derinleşebilir. Bu durumda küresel sistemde revizyon taleplerine bir yenileri eklenebilecektir.
- Avrupa’nın Rusya ile bozulan ilişkileri dolayısıyla enerji ve enerjiye bağlı büyük krizler yaşama olasılığı ve riski, Avrupa coğrafyasını siyasal ve ekonomik yönden istikrarsızlaştırabileceğinden, bu durum Savaşın seyrini negatif yönde etkileyebilir.
- Her savaş, ciddi tehditleri beraberinde getirebileceği gibi bazı kesimler için bir takım “fırsat” pencereleri de açabilmektedir. Savaş ortamlarından en çok kar elde edenlerin silah şirketleri olduğu göz önüne alınırsa, silah lobilerinin ve şirketlerinin savaşı devam ettirme arzusu sürecin uzamasını beraberinde getirecektir.
Sonuç olarak; Rusya-Ukrayna Savaşı sürecinin yeni bir dünya savaşına evirilebileceğinin ciddi emarelerinin bulunduğu ve bu konuda meta tartışmaların yaşandığı bir zaman diliminde Türkiye’nin sürece diplomatik arabuluculuk, iyi niyet girişimleri ve müzakerecilik teşebbüsleri ile katılımı, küresel barış ve huzurun, refahın tesisine büyük oranda etki etmekte, yardımcı olmaktadır. Her alanda insani diplomasiyi önceleyen yaklaşımıyla Türk dış politikası ve güvenlik yaklaşımları ve paradigmalarının küresel savaş riskini minimize edici rolünü yadsımak mümkün görünmemektedir.