Doç. Dr. Yusuf Sayın

Doç. Dr. Yusuf Sayın

Ramazan muhasebesi (ıı): Küresel israfı durdurmak

Ramazan muhasebesi (ıı): Küresel israfı durdurmak

Türk Dil Kurumu’na göre “Gereksiz yere para, zaman, emek vb.ni harcama” anlamına gelen israf, bir başka deyişle savurganlık, modern zamanlarda tüketim toplumuna geçişle sosyal kimliğin ve statünün bir göstergesi olarak sunulmakla birlikte, sosyal medya platformları ve reklamların tahrik edişiyle gün geçtikçe sınırları dizginlemez bir hale gelmiş durumda. Dünya ve ülkemiz için israf indeksleri yükseliş yönlü bir seyir izliyor.

İktisat, kaynakların ihtiyaçlar çerçevesinde bilinçli tüketimi anlamına geliyorsa, israf ise ihtiyaç, talep ve isteklerimizi karşılayacak kaynakların bilinçsiz, kontrolsüz ve gelecek muhasebesi yapılmaksızın hızla tüketilmesi veya son bulması anlamına geliyor. Bir bakıma plansız ve gereksiz harcanmasıdır İsraf; temelde tüketimde yanlış alışkanlıklar olmasına rağmen, yatırım, tasarruf ve üretim alanlarında da plansız ve belli bir iktisadi çerçeve olmaksızın eylemde bulunma anlamına geliyor.

Ülkemizde küresel pandemi-panik durumuna bir de Ramazan ayındaki tüketim/yeme-içme eksenli yaklaşımımız eklenince, stokçulukla birlikte ciddi manada bir israf durumu ortaya çıkmış görünüyor. Konuyu genelde “Bereket” başlığı altında değerlendirip geçsek de oruçtan kaynaklı ya da pandemi durumunun yol açtığı bunalımlı ruh halimizden sebep daha çok yemek veya tüketmek istiyoruz. Haliyle insanoğlu açken ya da ruhsal sıkıntıları varken daha çok yeme-içme eyleminde bulunmak istiyor.

Bilinçsiz kullanılan maske ve dezenfektanlardan tutunuzda mutfaklarımızda stoklamaktan kaynaklı gıda israfına; gereksiz harcama, biriktirme veya bulundurmaya kadar acilen tasarruf tedbirleri alınmayı bekleyen hallerimiz var. Kaldı ki aşırı ve kontrolsüz, diyetik olmayan besin tüketimimiz diyet reçetelerine daha çok bedel ödemek zorunda kalmamız bir başka israf durumuna yol açıyor. Özetle; israf, mutlaka bir başka savurganlığı beraberinde getirir. Bunun sayısız örneğini verebiliriz.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre; dünyada üretilen yiyeceklerin yaklaşık yüzde 14’ü daha tüketiciye ulaşmadan çöpe gidiyor. Ajansa göre, harmanlama uygulamaları, altyapı eksiklikleri, yanlış hasatlama, salgın hastalıklar ve iklim koşulları gibi faktörler küresel anlamda gıda israfını tetikliyor. Dünyada gıda israfının en yüksek olduğu bölge yüzde 20’nin üzerinde bir oranla Orta ve Güney Asya olurken, onu yüzde 15’in üzerinde israfla Kuzey Amerika ve Avrupa izliyor. Düşük gelirli ülkelerde taze sebze ve meyve gibi ürünler altyapı yetersizliği nedeniyle gelişmişülkelere göre daha fazla israf ediliyor. Kayıpların önemli bir kısmı yeterli soğutucu ortamların olmadığı kötü saklama koşulları nedeniyle yaşanıyor (Euronews, 14.10.2019).

OECD ve FAO’nun derlediği verilere göre; dünyada tüketim için üretilen her 3 gıdadan biri yenmeden çöpe gidiyor. Her yıl 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor. Bunun yarısı bile 900 bin aç insanı doyurmaya yetiyor. Bu israfın toplam yıllık maliyeti insanlığa yaklaşık 750 milyar doları buluyor. Yani her yıl neredeyse, 800 milyar dolar civarındaki Türkiye’nin GSMH’ı kadar bir rakam çöpe gidiyor. Buna ilave olarak, ABD’de üretilen gıdaların yüzde 40’ı hiç yenmiyor. Avrupa'da her yıl 100 milyon ton yemek çöpe atılıyor. Bu israfa karşın dünyada yaklaşık 842 milyon insan kronik olarak yetersiz besleniyor. Her gün 5 yaşın altındaki 20 bin çocuk açlık ya da yetersiz beslenme sonucu hayatını kaybediyor (bloomberght.com, 28.10.2014).

Türkiye İsrafıÖnleme Vakfı'nın (TİSVA) hazırladığı raporda ise; bir yılda milli gelirin yüzde 15’ine denk gelen yaklaşık 555 milyar lira kaynağı israf ediyoruz. 214 milyar liralık gıda israfının yapıldığı Türkiye’de günde 6 milyon ekmek çöpe gidiyor. Raporda, gıda alanında Türkiye’de israf edilen miktarın 26 milyon ton olduğuna işaret edilirken, bunun 125 milyar liraya karşılık geldiği ifade ediliyor. Ayrıca, Türkiye’de bir yılda yetişen 49 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25-40’ı kaybolduğu veya israf edildiğine de dikkat çekilerek, en iyimser hesapla bunun 25 milyar lira değerinde olduğu vurgulanıyor (www.ntv.com.tr, 25.07.2019).

Yukarıda genel çerçevesi çizilen tabloya bakıldığında; israf ettiklerimizle yoksulluğu durdurabileceğimizin farkında olmalıyız. Gereksiz ve yanlış tüketim alışkanlıklarımızın bedelini, insanlığa açlık ve fakirlik olarak ödetiyor olabiliriz. Bilhassa oruçlu olarak aç ve yoksul insanları daha çok hatırlamamız gereken bu günlerde, kaynaklara erişim imkânı bulamayan insanlara adeta bir darbe de biz vuruyoruz. Sağlık hakkı ve güvenliği konusundaki bilinçsiz tutumumuz dolayısıyla, milyarlarca lira sağlık giderlerine harcama yapmak zorunda kalıyoruz. Özetle; bilinçsiz ve farkında olmayan hallerimiz, adeta bir bumerang gibi kendimize, insanlığa dönüyor.

(Yazı dizisinin III.sü: Küresel Yalnızlık Sorunu)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doç. Dr. Yusuf Sayın Arşivi