Siyaset seçime hazır mı?

Geçtiğimiz Cuma günü kamuoyuna Türkiye Yüzyılı Vizyonu adıyla bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan program farklı kesimlerde farklı tartışmaları başlattı.

Duyurulması ve davetlileriyle ilgili başlayan, içeriğine yönelik değerlendirmelerle devam eden bu tartışmalar daha uzunca bir süre devam edeceğe benzemektedir.

Bu mevzuları gündeme taşıması ve gündemde tutmakta başarılı olması nedenleriyle Ak Partinin oldukça başarılı bir performans sergilediği ifade edilebilir.

Reklamın iyisi, kötüsü olmaz...

TOGG açılımını da bu değerlendirmelere eklemek gerekiyor. Anlaşılıyor ki, önümüzdeki dönem Ak Parti tarafından belli aralıklarla yapılacak paylaşımların gölgesi altında geçecek.

Milletçe eksikliğini hissettiğimiz, bir otomobil markasına sahip olma fikri nihayet ete-kemiğe büründü.

Yine Cumhurbaşkanı’nın 540 milyar metreküplük Karadeniz gazı keşfine ilişkin açıklamaları ile Akdeniz ve Karadeniz’de harıl harıl yürütülmekte olan sismik arama ve sondajlardan ciddi bir netice alınacağını öngörmek de mümkün.

Ukrayna’da köşeye sıkışan Rusya’nın açıklamaları ile Türkiye’nin enerji üssü olma projesi çok daha ileri noktalara gideceğe benzemektedir.

Suriye’de elde edilebilecek somut bir kazanım, ülke siyasetini göçmenler bakımından rahatlatabilir.

Döviz kurlarının kontrol altına alınma projesinden de başarı bekleniyor. Böylece enflasyonla mücadelede önemli bir aşamaya gelinebilir.

Bunlar iktidar cephesindeki gelişmelerden birkaçı.

İktidarla alakalı sürekli olarak değerlendirmeler yapıyoruz zaten.

Olayın diğer aktörüne cephesine dair değerlendirmelerde ise sorun yaşandığı bir vakıa.

Muhalefet merak ediliyor...

Henüz cumhurbaşkanı adayını bile açıklayamayan muhalefette gündeme ilişkin değerlendirme yapmaya sıra gelmedi.

En büyük projeleri cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak olsa da bunu nasıl yapacakları konusunda bir plan ve program ortaya koyamıyorlar.

Sonuçta derslerimizde anlattığımız cinsten bir seçim olmuyor.

Seçimler toplumun önüne çıkıp, kendini anlatma dönemleridir. İktidara talip olduğunu seçmene ifade zamanlarıdır.

Bu ise plan, program, ekip ve müktesebatla başarılabilir.

Ekonomi, dış politika, enerji, teknoloji, adalet, savunma, enflasyon, sosyal destek, eğitim, bilim, sanayi, şehircilik, altyapı, kültür, sanat, vergi, dijitalleşme ve aile gibi temel konuların her birine dair ne düşünüp, neyi planladıklarını ortaya koymak zorundalar.

Sadece iktidar karşıtlığı yaparak iktidar elde edilemez.

Bunun anlaşılması gerekiyor.

Beğenilir, beğenilmez ama açıklanan vizyon bir duruşu gösteriyor.

‘Vaatlerimiz bunlar’ diyorlar.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye’ye ‘çift parti’ sistemi getirdi. Doğal olarak; taraflardan biri görüşlerini açıklayınca toplum refleks olarak diğer tarafa bakıyor.

Ama oradan bir ses çıkmıyor…

Varsa-yoksa ‘Erdoğan gitsin’…

Sadece TOGG bile iki asırdır incinen gururumuzun, yerle bir edilen hayallerimizin, büyük devlet düşüncemize karşıt argümanların ve karşılanamayan beklentilerimizin bertaraf edilmesinde ciddi bir aşamaya tekabül ediyor.

Milletimiz başarı hikâyeleri görmek istiyor. Savunma sanayiinde elde edilen başarılar, SİHA ve sair teknolojimize olan taleplerle taçlanan güzel haberler milli olan herkesi gururlandırıyor.

Vizyon belgesi bir ideali yansıtıyor: İnanan inanır, inanmayan inanmaz.

En azından plan, program ve hedefler mevcut.

Gözümüz muhalefette...