Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu Yoktan kriz çıkarmayı başaranlar

Yoktan kriz çıkarmayı başaranlar

Süper Kupa karşılaşmasının Suudi Arabistan’da yapılma kararı gerçekten çok garipti. Ülkenin sportif ve resmi bir organizasyonun yabancı bir ülkede yapılması pek alışılmış bir durum değil.

Ancak olağanüstü dönemlerde olabilecek bir kararla malum ülke tercih edilmiş. Zira ülke tarihinde başka bir örneği var mı, bilmiyorum.

İngiliz ve İspanya olsa normal karşılanabilecek bir olay, fakat ülke olarak böylesi faaliyetlere şimdiye kadar pek sıcak bakmadık.

Müsabakayı yapacak iki takımın yetkilileri ve TFF bir karar verip, karşı tarafla tüm ayarlamaları yapmışlar.

Tam sahaya çıkacakken bizimkiler yeni şartlar öne sürülmüşler. Bu da karşı tarafça kabul edilmemiş.

İleri sürülen şartlar son dakika akla gelebilecek türden de değil. Zorunlu olarak gerçekleşen mücbir durumu da yok.

Anlaşmazlık çıkarıldıktan sonra büyük bir köpürtmeyle olay kamuoyuna paylaşılmış; ya da hazır kuvvetler haberi köpürtülebilecek bir olay olarak algılayıp, durumdan vazife çıkarmışlar.

Aslında sıradan bir müsabaka ve hadise iken, uluslararası haber kanallarına manşet olabilecek duruma gelmiş. Hem de olumsuz anlamda.

Olayı anlayabilmek ve sorumluları tespit edebilmek bakımından tabii olarak fiyaskonun kahramanlarına ve işleme saiklarına bakmak gerekir.

Ülkenin iki önde gelen spor kulübü ile ülkenin futbol federasyonu bir tarafta, Suudi hükümeti ise diğer tarafta.

Şahsi kanaatim futbol kulüplerine son dönemlerde çok fazla alan açıldığı yönünde. İkisi de borç batağında yüzen ‘derneklere’ devlet kredi açıyor; borçlarını erteliyor; türlü maddi ve manevi kolaylıklar sağlıyor.

Ancak iki ‘dernek’ de sorumluluklarının tam olarak farkında değiller. Milyonlarca taraftarları olabilir; kitleleri harekete geçirebilirler. Fakat bu, onların suç işlemelerine ya da ülkenin saygınlığını yerle yeksan etmelerin imkân vermez.

Böyle olsaydı HDP bugün AYM süreciyle boğuşmak zorunda kalmazdı. Milyonlar onları da desteliyor.

Ayrıca, özellikle Koç ailesinin Gezi olaylarındaki rol ve sorumlulukları bilinirken, böylesi bir ‘tezgâhta’ yer almaları pek şaşırtıcı gelmiyor.

TFF de çok masum değil. Ne gereği vardı durduk yerde karşılaşmayı aramızı yeni yeni düzelttiğimiz Suudi Arabistan’da yapmaya.

Suud yönetiminin söylendiği gibi Atatürk, Türk Bayrağı ve İstiklal Marşı ile sorunları olduğunu düşünmüyorum.

Son yıllarda geçirdikleri değişim ve dönüşüm klasik Suud mantığını rafa kaldırdı. Düne kadar kadınların araba kullanmalarını yasaklayan ülke artık Caz konserlerine ve Sinema günlerine kapı aralamış durumda.

Bu, sıradan ve kendiliğinden bir kriz değil. Çıkarılan suni kavga üzerinden birileri güç ve etki alanlarını deniyor.

‘6-7 Eylül Olaylarını’ bilenler ne demek istediğimi anlamışlardır.

Bugün muhalefetteki birlikte hareket etme şevkinin düşüklüğü, özellikle de İP ve CHP koalisyonunun sonunun geldiği konusundaki düşünceden yola çıkarak, Atatürkçü güçleri tekrar birleştirirken, karşı cenahtan MHP seçmeninden bir kısmını Cumhur İttifakından koparma amacı çok açık.

Planları ne kadar tutar, bilmiyorum.

Olayın masum olmadı aşikâr.

Şimdiye kadar belli dönemlerde birtakım fitne hadiselerini çıkarmada başarılı oldular.

Görünen o ki, en azından Ankara ve İstanbul’u kaybetmek istemiyorlar.

Büyükşehirlerde sağlanacak gayri resmi bir ittifakla İmamoğlu ve Yavaş’ı tekrar seçtirme derdindeler…

HDP seçmeni oldukça pragmatik. İki büyükşehirde CHP adaylarına göz kırpmadan oy verebilirler. 2019’da verdiler ve pişman oldukları yönünde bir bilgi yok.

Yeni bir Gezi Kalkışması çıkmaz bundan, ama mevzi kazanımlar elde etmeye çalışabilirler.

Sineğin yağını hesap eden zinde güçler ayakta.

Fakat toplumun genelinde sükûnet hâkim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi