İslam dünyasının hali pürmelali
İki ayı aşkın süredir tüm dünyanın gözleri önünde katliam yapan Siyonist katil sürüsü durdurulamıyor. Batıda insaf sahibi insanlardan ve yönetimlerden itiraz edenler, tepki verenler yok değil.
Ancak bizi onların ne dediğinden çok, Müslüman olduğunu söyleyen topluluklar ve yönetimler ilgilendiriyor.
BM Güvenlik Konseyi toplantısında masum ve mazlum Filistin halkının lehine olabilecek bir kararı veto etmekten çekinmeyen, ‘çatışmaya insani ara verilsin, ama katliam bitmesin’ diyen ABD aleyhine kim, ne işlem yapabildi?
Üstüne üstlük Temas Grubu adı altında İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde oluşturulan heyetin ABD ziyareti tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Aralarında Hakan Fidan’ın da bulunduğu gruba ‘merhamet dilencisi’ muamelesi yapıldı.
İçe sindirilebilecek bir durum değil. 57 ülkeyi temsilen görevlendirilen Dışişleri bakanlarına kapı gösteriliyor ve yapılacak bir şey olmadığı söyleniyor.
Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan ciddi temaslar yaptı.
Sonuncusu Yunanistan’a idi. Sıcak mesajlar verildi…
Ancak, daha önce söylenen ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ ifadelerine rağmen bu ziyaretin gerçekleşmesini yadırgayanlar oldu.
Yunanistan Gazze katliamında İsrail ve ABD’nin yanında konumlanmış bir ülke. Alelacele bölgeye savaş gemisi göndermesi tarafını belli etmesi bağlamında bir göstergeydi.
İran’ın başlangıçtaki şahin tavırlarından bir emare kalmadı. İsrail söz konusu olduğunda söylemleriyle sivri çıkışlar yapan bu ülkenin yöneticileri, iş eyleme gelince en ufak bir adım bile atmıyorlar.
HAMAS’ın silahlı kanadına sağladıkları askeri ve lojistik destekle cesaretlendirmeleri neticesinde saldırıların başlatılmasını sağlayan İran suspus.
Bu arada ‘Türk ordusu Gazze’ye’ diyenlerin hangi akıl ve mantıkla bu lafı ettikleri anlaşılamıyor.
Eğri oturup, doğru konuşalım…
Türkiye nükleer gücü olmayan, daha düne kadar kendi toprakları içinde, eli kanlı terör örgütüne karşı Almanya’nın Leopard tanklarını kullanamazsın, Fransa’nın benden satın aldığın mühimmatı ateşleyemezsin demeye cesaret edebildiği bir ülkeydi.
Evet, son dönemlerde askeri teknolojide ciddi bir mesafe almaya başladık, kendi motorumuzu, kendi silahlarımızı yapma noktasına geldik.
Ama bu, her şeyin güllük, gülistanlık olduğu anlamına gelmiyor. Öyle olsaydı ‘F-35 olmazsa F-16 verin bari’ demezdik.
Elinde 200’ün üzerinde nükleer silah bulunan İsrail, on binlerce nükleer ve balistik füzeye sahip, bunlardan çoğunun bölgemizde, hatta bir kısmının kendi topraklarımız üzerinde olduğunu bildiğimiz ABD ve avenesinin gözü dönmüş vaziyette.
Türkiye’ye gaz vererek ordumuzun aktif almasını söyleyenler iyiniyetli değiller.
Gazze’deki katliamsa bütün hızıyla devam ediyor…
Türkiye ve dünya kamuoyu ‘alıştırılıyor’. Aynı söylemleri ve haberleri duya duya artık haberler insanlara normal gelmeye başladı.
Verilen tepkiler cılızlaştı…
Oysa milyonlarca masum insana aylardır cehennem yaşatılıyor.
İslam dünyasında hayat ‘normal’ seyrinde devam ediyor...
Kimsenin hayat lüksünden taviz vermesi söz konusu değil.
Kabul edelim ki, insanlık bu sınavı iyi biçimde veremiyor.
Gerçekten üzülenler yetersiz, üzülmeyenlerse duyarsız.
BOP, Arap Baharı ve bölgemizdeki karışıklık ve kargaşa olayın tam da merkezinde.
Uzun yıllardır hazırlanan ortam tam da katil sürülerinin istediği kıvamda.
Bölgemizdeki İngiltere artığı yöneticiler hep işbirlikçi, toplumlarına yabancı.
Biz de kalkmış bunlardan Gazze için duyarlılık bekliyoruz.
Oturup, üzülmek için yeterince sebebimiz var.
Türkiye ise bu güçlere meydan okuyabilecek imkânlara sahip değil.
Hain kalkışma başlatılalı tam 10 yıl oldu. İçeride ve dışarıda hep saldırıyorlar.
Ekonomi kırılgan, toplum gergin, insanımız huzursuz.
Keşke bu huzursuzluğun onda biri de diğer Müslümanlarda olsaydı?
En azından insanlığımızı unutmadık…