Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal ORTAM ÇOK DENKLEMLİ

ORTAM ÇOK DENKLEMLİ

Trump’ın ABD’nin çıkarlarını koruma adına dış ticaret açığı verdiği ülkelere yönelik, uygulamaya koyduğu korumacı ekonomi politikalarına karşıt tepkilerin gelmeye başlaması, dünya ekonomisinin istikrara, en azından kısa dönemde kavuşamayacağını göstermektedir. Bu önemli gelişme dışında Salı günü Powell’ın kongredeki konuşmasında, gelecek FED toplantılarında kademeli faiz artışlarına devam edilmesinin gerekliliğini öne çıkarması, özellikle cari dengesi açık veren gelişme yolundaki ülkelerin borçlanma maliyetlerini yükselteceğinden, işlerinin daha da zorlaşacağına işaret etmektedir. J. H. Powell Trump’ın görüşlerinin aksine, korumacı politikalara bağlı nedenlerle ortaya çıkması olası ticaret savaşlarının ABD lehine sonuçlar doğurmasının kesin olmadığı görüşünü ileri sürerek, adeta ABD merkezli küresel belirsizlik ortamının sinyallerini verdi. Şayet Trump’ın Çin, Kanada, Meksika, AB’nin önde gelen ülkelerini karşısına alma pahasına uygulamaya koyduğu korumacı gümrük politikalarının ABD için beklenen sonuçları vermemesi, daha sert önlemlerin alınmasına ve küresel büyümenin yavaşlamasına yol açacaktır. Ekonomi verilerinin ABD’nin lehine olumlu gerçekleşmesi ise, dış ticaretin rekabet koşulları çerçevesinde yapılması genel ilkesine karşı gelinmesi gibi bir durum ortaya çıkaracağından, korumacı politikaların uygulamaya konulmasına prim verilmiş ve ödüllendirilmiş anlamı çıkmaktadır ki, bu durum gelecekte dış ticaret işlemlerinin rekabet koşullarına göre yapılmasının önündeki en ciddi engeli oluşturmaktadır.

Dünyanın şu an en büyük ekonomisi, askeri gücü ve iletişim ağını (yazılı ve görsel basın, medya) elinde bulunduran ABD orijinli ortaya çıkan bir iktisadi sorunun, küresel gündemi meşgul etmesinden daha normal bir şey olmasa gerektir. Çünkü Trump’ın ABD’sinin korumacı politikalarından olumsuz etkilenen ve karşı hamleler yapacak ülkelerin de, dünya ekonomisinin önde gelenleri olduğu göz önüne alındığında, yakın geleceğin küresel büyümenin ve canlanmanın sağlanması ve konusunda kimse yüksek umutlara kapılmasın. Önümüzde her ülkeyi bir şekilde ilgilendiren küresel ticaret savaşlarının ayak seslerinin gittikçe daha yüksek perdeden duyulması olgusu, sanki diğer sorunları arka plana iteklemiş durumdadır. Ancak ülkelerin, ticaret savaşları gölgesinde kendi sorunlarını görmezden gelmesi, yapılacak hataların en büyüğüdür. Her ülke bölgesel ve global bazda ortaya çıkan tüm konularda etkin olmak istiyorsa, öncelikle küresel boyutlu sorunları elimine edecek genel politikaları uygulamaya koymalı, ikinci aşamada ise kendi içsel koşullarına göre çözümler geliştirmelidir. Saat dişlilerinin uyumlu çalıştığı gibi gelecek, küresel ve ülkesel politikaları birbirini destekleyecek ve uyumlu şekilde uygulamayı başaran ülkelerin olacaktır.

Dünyada hiçbir ülke yoktur ki, her hangi bir sorunu olmasın. ABD, Japonya, Almanya, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Somali, Kenya vb. Dikkat edilirse yukarıda sıralanan ülkeler gelişmiş, gelişmekte ve geri olan ülkelerden bazıları. Sıralanan tüm ülkelerin kendilerine göre iktisadi, siyasi, sosyal, toplumsal ve hukuksal sorunları var ve aynı zamanda tüm ülkeler küreselleşmenin kapsamı içinde kalmaya mahkûm. Küreselleşmenin dayattığı artı ve eksi faktörleri dikkate almayan, salt kendi içsel şartlarına göre politikalar geliştiren üstelik üretim ekonomisini arka plana iten ülkelerin, yalnızlaşmak ve gelişmişlik sıralamasında gerilemekten kendilerini kurtarma olanakları yoktur.      Böyle bir yolu tercih eden ülkelerin olumlu ekonomi verilerinin (dış ticaret ve cari dengenin fazla vermesi, büyüme oranlarının yüksekliği,  işsizlik ve enflasyon oranının düşüklüğü vb.) süreklilik ve pozitif trend göstermesi mümkün değildir. Bu mümkün olmayınca uzun vadede istikrarlı, sürdürülebilir büyüme sağlanamadığı gibi, insani gelişme endeksi (uzun, sağlıklı ve verimli bir hayat yaşamak, bilgi ve eğitim alabilme imkanına sahip olmak, insana yaraşır bir hayat için gerekli kaynaklara ulaşabilmek) unsurlarına göre yapılan sıralamada da sonlara doğru öteleyecektir. O zaman Türkiye’yi yönetenlerin veya ülkelerin yapması gerekenler açıkça ortada, değil mi?  

Soru: Siyasi kriz, iktisadi krizin habercisi midir? Neden?

Sözün Gözü: Her haklı güçlüdür ama her güçlü haklı olmayabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal Arşivi