Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal Böyle Başa Böyle Tıraş

Böyle Başa Böyle Tıraş

Çevremizdeki insanlardan devamlı duyduğumuz günler, aylar, yıllar ve ömrün şimşek hızıyla geçtiği gibi, aynı şekilde ülkemiz, Avrupa ve dünya gündemi de değişmektedir. Gün geçmiyor ki iktisadi, siyasi, toplumsal bir olay meydana gelmesin. Örnekler mi?

Malum Ramazan Bayramı dolayısıyla üç gün olan tatil süresinin dokuz güne uzatılması nedeniyle alınan birçok önleme rağmen ziyaret amaçlı memlekete gidiş – dönüşlerin artmasına bağlı olarak meydana gelen trafik kazalarında Cuma günü itibariyle elli civarında, dönüşlerin yoğunlukla gerçekleşeceği Pazar gecesine kadar maalesef ölü sayısının yüze yaklaşacağının tahmin edilmesi bile, başlı başına trajedidir. Uzun yıllardan beri aynı durumla karşılaşmamıza rağmen, yaşanılanlar sorunu çocuklara ilk öğretimden itibaren ölçüleri içerecek şekilde trafik eğitimi vermek yerine, salt ceza ve denetimlerle çözülme yoluna gidilmesinin sonucudur. Aynı yanlışlarla doğru sonuçlar elde edilemeyeceğini öğrenmemiz için, daha kaç yıl hüzünlü bayramların geçmesini beklememiz gerekiyor? Söz konusu trafik kazalarında yaşanan büyük üzüntünün yanında, eğitimleri ve daha kalifiye hale gelmek için yıllarını vererek ülke ekonomisinin katma değerini artıracakları zamanda ölen mühendis, doktor, akademisyen, öğretmen, hemşire, işlerinde uzmanlaşmış usta vb. bireylerden mahrum kalınması sonucu ülke ekonomisinin gördüğü zarara da ayrıca dikkat çekilmesi gerekmektedir.

Hemen her yıl özellikle asgari ücretlilerin, her altı ayda bir kamuda çalışan memur, işçi ve emeklilerin maaşlarına yapılan zamlar ile, dini bayramların hemen öncesinde özel sektörde faaliyet gösteren gıda ve temizlik ağırlıklı satış yapan orta ve büyük ölçekli marketlerin başını çektiği firmaların sebepsiz yere keyfi olarak fiyatları artırmaları da, artık ülkemiz için normal bir hale geldi; tıpkı hükümet tarafından bu simsarlara fırsat verilmeyeceği, yasaların belirttiği çerçevede her türlü cezanın uygulanacağının söylenmesine rağmen, hiçbir önemli ilerlemenin sağlanamamasından anlaşılmaktadır.

Orta ve uzun dönemde potansiyel büyüme ortalamasını tutturabilmek ve ekonomimizin istikrara kavuşması için şehirlerin, firmaların ve sektörlerin birtakım kriterlere göre desteklenmesi amacıyla yeni bir teşvik politikası uygulamaya konuldu. Umarım yeni teşvik politikasının sonu öncekiler olduğu gibi ve tıpkı artık normalleşen her birkaç yılda açıklanan vergi borçlarının sadece kendisinin üstelik yıllara yayılarak alınıp, faizlerinin silinmesi gibi olmaz. Vergilerini zamanında verenlerin adeta cezalandırılması, vermeyenlerin ise ödüllendirilmesi anlamına gelen, hastalığın kökten tedavi edilmesine yönelik değil de geçici, pansuman ve palyatif uygulamalardan sonuç alınamayacağını, sorunların daha da kalıcı hale gelip ekonomide derin yaralara (yüksek enflasyon, yoğun işsizlik, resesyon, stagnasyon, stagflasyon, slumpflasyon vb.) yol açtığını ülkeyi yöneten hükümetler olarak ne zaman anlayacağız?

Gelişmiş ülkelerde yaklaşık her 4 çalışan başına 1 emekli düşerken, ülkemizde hükümetin seçim kazanma adına en verimli dönemlerindeki ortalama 45 yaş civarındaki kişilerin her 1.6 çalışana 1 emekli düşecek kadar popülist politikalar tercih edilerek emekli edilmesi ve seçim kazanıldıktan sonra da aynı yürütme organının, ortaya çıkan defactodan rahatsızlık duyarak şikayet etmesinin siyasi literatürde bir karşılığı var mıdır? sorusu, tarihe not düşülmesi adına cevaplandırılmalıdır.

Bir karar alınırken doğru diyerek alkışlanan ve fakat belli bir süre sonra yanlış olmuş denilerek kaldırılırken de yine alkışlanması şeklinde ortaya çıkan kronik sakat düşünce durumu, sadece ülkemiz için mi geçerlidir ya da gelişmekte olan ülkelerin yaşadığı bir kader midir? cümlesinin altı; iktidar, ana muhalefet, muhalefet partileriyle halk tarafından doldurulmalıdır. Bu konuda hemen sonuç alınması mümkün değildir ancak, ülkemiz olarak öncelikle piyasa ile uyumlu eğitimden başlamak üzere devrim ateşini yakmalıyız; sonrası kendi kendini geliştirir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal Arşivi