Müflis muhalefet, vizyoner hükümet
Mübarek Ramazan ayının ardından bayrama kavuştuk. Kalan ömrümüzde kaç defa bu mutluluğa ulaşabileceğimiz meçhul. Fakat hayatın koşuşturması, gündelik telaşlar bayramı gölgeledi. Bayram yaşlılar ve çocuklar için anlamlıydı. Ülke gündemi ise seçime kilitlenmiş durumda. Bilmem kaçlı masa kendi yandaşları tarafından anketlerde bile istediği sonuca ulaşamayınca yine yeniden Kılıçdaroğlu’un Alevi olduğu keşfedildi. Bu sefer keşfi yapıp açıklayan bizzat kendisi oldu(!)
Hükümet vatandaşa seçim öncesi müjde üzerine müjde veriyor. Verilen müjdeler vaat değil, yapılan icraatlar. EYT meselesinin çözümünün ardından TOGG yola çıktı. Yerli, milli savunma hamlesinin en yeni ürünü olan TCG Anadolu gemimiz denize indirildi. Altay tankı kullanıma hazır. Depremzedeler için yapılan köy evleri teslim edilmeye başlandı. Son olarak bayramda Karadeniz’de keşfedilen doğalgaz vatandaşın hizmetine sunuldu. Üstelik bir yıl mutfak ve banyoda kullanılacak kadar doğalgaz ücretsiz olacak. Elbette bu kadar şeyin peş peşe yapılması vatandaşı mutlu ederken belli bir kesimde hazımsızlığa yol açtı.
Düne kadar keşfedilen doğalgaz nerede diye soran, hükümet her sıkıştığında gaz çıkarıyor diye kendi zekâ seviyesinde espri yaptığını zannedenler elbette mutlu olmadı. Hükümetin ücretsiz vereceği gaz miktarını küçümsemeye başladılar. Aslında doğalgazın hiç keşfedilmediğini, Rusya’nın Karadeniz’in altına boru döşediğini falan ciddi ciddi söyleyenlerle ilgili yorum yapmamayı tercih ediyoruz… 2017 yılında enerji kaynakları konusunda yeni keşifler yapmak için hamle başlatılmıştı. Altı yıl gibi kısa bir sürede keşfedilen gaz kullanıma sunuldu. Önümüzdeki dönemde elbette hem yeni keşifler yapılmaya devam edilecek hem de doğalgazda yerlileşme oranımız artacak. Normalde böyle bir gelişme ile herkesin gurur duyması gerekiyor ama ülkemizde yine öyle olmadı. Siyasetin gündelik hayata etkisinin gereğinden fazla olması bunun en büyük nedeni.
Kılıçdaroğlu’nun seçim yenilgileriyle oluşan siyasi kariyerindeki en büyük başarısı Cumhurbaşkanı Erdoğan nefreti üzerine oluşturduğu cephe oldu. Bir yandan kendi partisi ve seçmenini yanında tutarken diğer yandan cepheyi genişletmeye çalışıyor. Bir nevi hipnozla belli bir oranda seçmeni etkiliyor. Fakat ülkenin büyük çoğunluğu sağduyulu olduğundan, hipnoz ettiği kitle bir türlü iktidar olmalarına yetmiyor. Hükümetin hamlelerini küçümsedikçe kendi çekirdek seçmeninin dışında kalan kesim bir bir uzaklaşıyor. Hükümetin polemik değil hizmet siyaseti, Cumhurbaşkanının her gün vaat değil, icraat yapması aradaki farkı günden güne açıyor. Yerel seçimde her çiftçiye traktör vaadinde bulunan Kılıçdaroğlu’na yakın milletvekili bu sefer her eve altın vaat ediyor. Lakin kendi seçmeni bile bu vaade gülüyor. CHP’li birçok belediye, çalışanlarının maaşlarını, ikramiyelerini taksite bağlamış durumda. Belediyelerde böyle yapanın kazara iktidara gelirse neler yapabileceğini tahmin etmek güç değil.
Kendi seçmen kitlesi tarafından bile ciddiye alınmayan, sırf oluşturduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan nefretiyle belli bir kesimi yanında tutan Kılıçdaroğlu biraz da gündem değiştirme çabasıyla Alevi olduğunu söyledi. 10 yıldan fazladır CHP’nin liderliğini yaparken, bir ara İstanbul’a belediye başkanı olmaya çalışırken, Başbakanlığa oynarken sorun olmayan Aleviliği Cumhurbaşkanı adayı olunca mı sıkıntı olacak. Gerek hükümet gerekse de muhafazakâr seçmen tarafından Kılıçdaroğlu’nun Aleviliği konusunda bugüne kadar olumsuz bir yorum yapılmadı. Kendisi bir siyasetçi olarak yeteneksiz bulunuyor. Tam tersi bizzat masadaki ortakları, kendi yandaşı gazeteciler tarafından daha adaylığı kesin değilken Alevi olmasıyla ilgili çeşitli imalar yapılmıştı. Buna rağmen buradan bir mağduriyet oluşturup gündemi değiştirebilir miyim belki üç, beşte oy gelir düşüncesiyle böyle boş bir işe kalkıştı.
Cumhuriyet döneminde Alevilerin en fazla genel başkanı olduğu partinin iktidar olduğu dönemde mağdur edildiğini bilmiyor olamaz. Madımak oteli yangınıyla anılan dönemin Sivas Belediye Başkanı Karamollaoğlu ile ortaklık yaptığını da unutmuş olamaz. Yoksa olabilir mi? Sonuçta kendisi Hz. Ali için kitapları olan bir din bilgini demiş biri. Bütün bunların farkında ama umursamıyor. Çünkü seçmen kitlesine güveniyor. Ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin sorgulamadan arkasında duracak hipnotize edilmiş bir kitle onun için yeterli.
İşte bu şartlarda bir seçime doğru gidiyoruz. Hükümet rüzgârı arkasına almış görünüyor. Son yaptığı icraatları yeni vaatlerle süslerse, seçime kadar döviz kurlarında biraz düşüş sağlarsa seçimi çok rahat kazanabilir. Muhalefet bu durumun farkında olduğundan eski yaraları kaşımaya çalışıyor. Sıradan vatandaşın ise bu gayretler umurunda değil, geleceğe bakmayı tercih ediyor.