Duyguların ifade edilmesinde en çok kullanılan çiçeklerden biri de güldür. Gerek muhteşem güzelliği gerek hoş kokusuyla her rengi ayrı bir duyguyu temsil eder. Aşkın sembolü olan gül bazen tutkuyu, bazen özlemi bazen de ayrılığı anlatır. Mayıs ayının ortasından Haziran ayı sonuna kadar güller rengarenk açarak geçit yaparlar. Meram’da bir zamanlar destansı bir gül yumağı olan yıldız çiçekleri açar idi. Şimdi çok az da olsa Kozağaç parkında bir kameriye peyzajında yıldız çiçekleri görülebiliyor. Gödene yaylası ise Konya’nın en temiz havasına ve iklim yapısına sahip olduğu için çevrede rengarenk açan güllere ayrı bir nefaset katıyor.

Gazeteci Yazar Beşir Ayvazoğlu "Güller kitabı" adını verdiği muhteşem çalışmasında: "Güller Kitabı" adı, gülün zengin çağrışımlarından faydalanmak ve bir sembol olarak bütün kültürlerde taşıdığı değeri vurgulamak için tercih edildi." der.

Gül, zaman zaman lale ve karanfil gibi zorlu rakiplerle mücadele etmek zorunda kalmışsa da, saltanatını her zaman korumuş seçkin bir çiçektir. Aslında gül, bütün çiçeklerin, hatta tabiatın bir özeti gibidir. Vazgeçilmezliği belki de ondan. "Güller Kitabı" nda, çiçekleri baz alarak, tabiata bakış tarzımızda, tarih boyunca yaşanan büyük değişmeleri de ele aldım. Tabiata göçebelik devirlerimizde farklı bakıyorduk; İslami devirlerde ve Batı'yla tanıştıktan sonra daha farklı bakış açıları kazandık. (Güller Kitabı, Türk çiçek kültürü üzerine bir deneme, Ötüken yayınları, 2.baskı, 1995, sf: 8)

Cahit Zarifoğlu ise anılar ve gül arasında "anılar defterinde bir gül yaprağı” isimli şiirinde ismiyle müsemma zarif bir betimleme yapar:

Anılar Defterinde Gül Yaprağı

Anılar defterinde gül yaprağı

Gibi unutuldum kurudum

Başıma düşmüş sevda ağı

Bir başıma tenhalarda kahroldum

Sen kimbilir, rüzgârlı eteklerinle

Kimbilir hangi iklimdesin, ben

Sensiz bu sessizlikle

Deli gibiyim sensiz

Bu sessizlikle

Ayrılıkla başım belada

Gözlerini çevir gözlerime

Yoksa sensiz bu sessizlikle

Deliler gibiyim

Sensiz bu sessizlikle.

Benim kavramlaştırmam ile Anadolu coğrafyası endemik vatan ile bezelidir. Bu endemik vatan hoş kokularla bezenmiş mis gibi benzersiz kokular yayan aromatik vatandır. Gül ise baştan sona güzel kokuların verdiği bir hoşluk demektir. Gül enteresan bir çiçek, narin duruşu ile incelik ve letafet demek. Güzellikleriyle insanları etkileyen birbirinden çeşitli çiçeklerin hepsinin ayrı ayrı geldikleri bir anlam vardır.

Bahar 2024 başlığı altında 10 ayrı yazı ve 800 kare makro ve yakın çekim yaptım. Gödene yaylasının flora faunasını özel seçkilerde bir araya getirdim. Bu yıl bir ay erken gelen bahar nedeniyle Gödene yaylasını her renk çiçeğe ve kokuyla doldu. Özellikle Konya’da ilk açan badem, kayısı ve özellikle erik ağacı çiçeklerindeki kokuyu mutlaka durup koklayın diye tavsiyede bulundum. Yazar Mustafa Kutlu üstadım ise çeyrek asır önce 1999 yılında yazdığı “Reçete” başlıklı enfes yazısında güller için bu fakirin yaptığına benzer bir çağrıda bulunmuş: "Gül mevsimindeyiz. Aman, dikkat, bir gül dahi koklamadan mevsimi geçirmeyin. Hatta bununla da yetinmeyip, o katmerli güllerden edinip, bir güzel gül reçeli kaynatınız. Gülün ayrıca şurubu da olur bilirsiniz" demiş. (https://www.yenisafak.com/yazarlar/mustafa-kutlu/recete-41975)

Gül'ün yetiştirilmesinden duygular dünyasına açılan pencereler yanında gül edebiyatı, şiiri, türküsü, ninnisi, ilahisi, şarkısı, aranjmanı derken çok yönlü devasa bir külliyat var. Hepsi ayrı bir ses, ayrı bir sembolizm ve gül' ün güzelliğine meftun olmanın bir örneği ve insan ruhunda bıraktığı bir yansımadır. Tasavvufi planda gül kokusu ile Hz. Muhammed (sav) arasında kurulan rabıta ise İslam'da ve Müslüman halklar nezdinde gül çiçeğine ayrı bir yer ve önem verilmesine sebep olmuştur.

O zaman ne duruyoruz, hayata ve çalışmaya kısa bir es verelim, güllerin açma zamanı geçmeden haydi bir gül bahçesine uğrayalım ve enfes kokulardan bir nefes koklayalım. Selçuklu ve Karatay belediyeleri tarafından hazırlanan şahane güzellikteki gül bahçelerinde bir gezinti yapalım. Hepsi birbirinden güzel güllerden aldığımız aromatik güç ve duygusal zenginleşme ile tekrar hayata insani ve doğal bir başlangıç yapalım.

Hasret Gültekin – Güle Yel Değdi