Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Gitti Gidiyor Hayat Dediğin

Gitti Gidiyor Hayat Dediğin

Elimizde değil hayatın akışını durdurmak. Zamanı durduramıyoruz bari yön verelim diyoruz ona da acziyetimiz izin vermiyor. Akıp gitmekte olan bir hayatın cüzi iradesiyle yaşayan kullarız. Neticenin oluşmasında külli irade sahibinin sözü son söz olarak bekliyor.

Kendi seyrüseferinde kayıp gitmekte olan hayatı ne ile ve nasıl dolduracağımız iradesi tarafımıza verilmiş. İyilik dediğimiz hal üzerine yaşamayı arzu etse de herkes bu mutlak ve mücerret olarak mümkün değil. Mamafih mutlak ve sonsuz bir mutluluk da sürgit değil. Diğer yandan kime ve neye göre “iyi” suali de müphem ve fulü halde duruyor.

Üç günlük dünya lafı gördük ki haybeye edilmiş bir laf değil. Asıl mevzu bu üç gün içinde insan olarak bizler ne yapmış ve ne bırakmış olacağız? Nitekim dünyada bırakmış olduğumuz şeyler ederleri ile birlikte arkamızdan gelen şeyler. Hani misal dünya malı dünyada kalıyor da senin o malı nasıl kazanıp nerede harcadığın bu dünyada kalmıyor. Üç günlük dünya vur patlasın çal oynasın dediğin zaman vurup çaldığın şeyler yakanı bırakmıyor. Diğer yandan hakiki ve kıymetli işler için üç günlük bir vakit var çabucak geçip gidiyor.

Mutluluğu “ben” kalesinden aramaya başladığımız zaman üç günlük dünya gelip geçici heveslerin yumağında kalıyor. Oysa “biz” derdiyle çıkılan yolların verdiği mutluluk aradığımız şeyin ta kendisi. Paylaşıldıkça çoğalması da bu yüzden olması gerek. “biz” derdiyle bakmak ben kadar sen ve öteki diyerek yakınlaşmak zaten geçici ve sonlu olan dünyanın derinlik ve anlam kazanmasına vesile olacak.

Hırslarımız, sınırsız arzularımız, çıkarlarımız, bencilliğimiz, mal sevgimiz, makam aşkımız ve dahası… Geçip gitmekte olan dünya hayatının kalıcıymış gibi kıymetlenmesine yol açtı. Hep daha fazlasını istediğimiz şeyler bu dünyaya dair pencereler açtı, açılan her pencere başka hedefler koydu. Harcadıkça, tükettikçe çoğalacağını sandık ruhumuzdaki sevincin. Renkli ve albenisi yüksek hediye paketiyle sunulan sevinçlerin en hafif darbede dağılacağını bilmemize rağmen görmezden geldik.

Anlamlı eylemlerin, derinliği olan sözlerin ve yüksek ideallerin hakikat penceresini açtığını unutmak işimize geldi. Samimi ve sıcak ilişkiler, çıkarsız ve hesapsız dostlukları elle sayar olduk. Mal, mülk, imkân, güç... Bunların hepsi bitip tükenen hayatın birer nesnesi oysa özne insan ve onun ne ettiği.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi