Hasan Ukdem
Hasan Ukdem Depremin düşündürdükleri -2-

Depremin düşündürdükleri -2-

Duaya yetmeyen dil, doğaya bakmayan göz ve susturulmuş gönüllerle yaşıyoruz bir süredir. Mülkün sahibi ile kurduğumuz münasebet kopuk kopuk, mülkle kurduğumuz ünsiyet sakat, kendimizle kurduğumuz bağ hastalıklı. Biz Türk’üz, Müslümanız. Bu toprakları vatan kılmak için çok bedel ödedik, hala da ödüyoruz. Ancak bu güzel yurdun içinde yaşamayı beceremiyoruz bir türlü. Kendimiz olmak yerine, kapitalist dünyanın normlarıyla yaşamaya kalkışıyor, onu da tam yapamıyoruz. Kurduğumuz şehirler, insan ilişkilerimiz, ticaretimiz hepsi defolu. Ne ibadetlerimizin hakkını verebiliyoruz ne yaptığımız işlerin. İşçimiz, müteahhidimiz, mimarımız, mühendisimiz hep bir olmazın içinde kıvranıp duruyor.

Kalplerimizi unuttuk, vicdanlarımızı askıya aldık, sevgimiz mutasyona uğradı, aşkımız yanlış sokaklarda gezinmekte. Ne demek istediğimi daha iyi anlatabilme adına, Muhit’in 37. Sayısında Güray Süngü ile yapılan söyleşiden bir soruyu ve cevabını alıntılamak istiyorum:

Yunus Karadağ: “… kim kime bakıyor belli olmaz ya. Öyle derler. Sen bahçendeki ağaca baktığını zannedersin, bahçedeki ağaç sana bakar derler. Sen tarlandaki ekine bakıyorum dersin, tarlandaki ekin sana bakar asıl…” diyorsunuz Büyük Irmaklardan Bile’de. Mehmet’i Sakatlayan Serçe Parmağı romanının sonlarında Faruk, Mehmet’e yaralı bir kuş veriyor ve “Korkma Mehmedim. Bu kuş sana iyi bakacak…” diyor. Bu açık bir şey, ben çok güzel ve doğru olduğuna inanıyorum bunun, o yüzden biraz daha anlatabilir misiniz, bu nasıldır, nasıl gerçekleşir?

Güray Süngü: Bu çok hayati bir şey, çok hayata dair bir şey. Emek verdiğimiz, üzerine titrediğimiz şey bizi ehlileştirir, bizi insanlaştırır. En değer verdiğimiz şey arabamız ise biz de maddeyizdir, kütük ya da plastikten, metalden ibaretizdir. Bir çocuğun sorumluluğunu almak, bir köpeğin başını okşamak, çiçek sulamak, ağaca bakmak, bir ağacın bizim için kıymetli olması, bizi kıymetlendirir. Değer veririz mesela, vermek için bizde değer olmalıdır, sevilecek olanı sevince içimizde değer oluşur, oluşan değer o şeye dairdir ama bizdedir sonuçta. Bu çok hayata dair bir şey, çok hayati bir şey de aynı zamanda.

Lütfen cevabı bir daha okuyun.

Evet, bir insan ağacı önemserse, yaptığı işi iyi yapmanın gayretinde olur. Bir kuşu önemserse bir canın ne demek olduğunu öğrenir ve insana bakışı da olumlu yönde değişir. Dahası varlığın sahibini hatırlar ve O’nunla olan bağını güçlendirir. Son Güneydoğu depreminin bize söylediği çok şey var. Bunu çözebilmemiz için düşüncemizi çağın parametrelerinden arındırarak biraz da yukarıda anlattığımız konular üzerinden değerlendirme yapmamız gerekiyor sanırım. Türk’üm diyen birinin depremde sahipsiz kalan malları yağmalaması, Müslümanım diyen birinin sahtekârlık yapması, ahlaksız olması, faiz yemesi mümkün olabilir mi? Biz ne ara böyle olduk? Ailemize sahip çıkamıyor, erkeklerimizi, kadınlarımızı, çocuklarımızı heba ediyoruz.

Öyle çok uzaklara bakmaya gerek yok. Ayağımızın dibindeki küçük şeyleri görüp onlara kalplerimizle nazar etsek yeter. Bir çiçek, bir ağaç, bir kuş, bir kelebek boşuna yaratılmadı. Ve yaratılan her şey insanın emrine verildi bu dünyada ki o da Rabbinin emrini unutmasın diye. Bunu ıskalar, görmezden gelirsek, daha çok afetler, daha çok felaketler gelir başımıza. Umut her zaman vardır ve zararın neresinden dönersek kardır. Sevgiyi, merhameti ayağa kaldırmak için hakikatin eteğinden tutmalı. Sevgi, bizim dünya insanlarına borcumuzdur. O da adaletle temin edilir.

DEPREM

Ölüm çoğul bakıyor

Ülkemin üstüne

Sıcak yuvalar ecelin eli

Şehirler yumulu avuç

Sokaklar enkaz tüneli

Göçükler çığlık çığlığa

Yeryüzüne yayılıyor

Boğuk boğuk imdat sesleri

Buz kesiyor Şubat

Donduruyor hisleri

Mahşeri bir gayret

Enkaz üstündeki insanlarda

En değerli maden, ‘can’ düşündeler

Bir kişi daha kalsın diye dünyada

Bir ihtimalin peşindeler

Her yaştan insan orada

Kimi göçükte bir umut

Kimi tepeden tırnağa dua adeta

Bir adım uzaklaşmıyorlar

Sevdikleri dönsün diye hayata

Acının ete kemiğe büründüğü

Kollamakta geceyi sokaklar

Can elemekte zaman adlı kalbur

Kâh kahırlı kar yağmakta

Kâh yaralı yağmur

Attı pençesini toprağa

Yıktı şehirleri, kasabaları, köyleri

Her yeri viran etti zelzele

Yalnız evlerimiz barklarımız değil

Gönül yurdumuz da bir mezbele

Bütün yurdu sardı bu sancı

Ateş düştüğü yerden büyük

Sabır ver Allah'ım bize

Dayanma gücü ver

Topyekûn hepimize

Sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Ukdem Arşivi