Aile Nedir, Ne Anlam İfade Eder?
Aile kavramı, dilimize Arapça'dan geçmiş olan, nikah akdi ile birbirine bağlı eşler ve bu eşlerin birlikteliğinden dünyaya gelen çocukları ifade eden, toplumun en küçük yapı birimi olarak tarif edilen, en küçük sosyal topluluk.
Yine Arapça'da aile için "ehl" ifadesi ve "Ehl-i beyt" terkibi, ev halkı, Ev sahibi ile onun eşini, çocuklarını, torunlarını, yakın akrabalarını kapsayan dilimizde "geniş aile" diye yer bulan yapıyı ifade ediyor.
Bir de bunların ötesinde, Arapça'da "aile" için kullanılan bir kelime var ki; kanaatimce, bugün sosyolojik anlamda esas üzerinde durmamız gereken tarif bu olmalıdır. Kullanmamız ve nazar-ı dikkate vermemiz gereken kavram da bu olmalıdır. "Üsra" kelimesi. "Üsra", kelime manası itibariyle "zırh" demek. Bu kelime kavramsallaşarak "el-Üsra" aile mânâsına kullanıyor. Kavramsallaşan kelimelerin, taşınmış olduğu, ihtiva etmiş olduğu anlam ile sözlük/lugavî anlamı çok ciddi mana ilişkisi içerisindedir. O kelime, rastgele kavramsallaşmamıştır. Zırh nedir? Zırh, bir savaşçı'yı savaş meydanında oklara, kılıç darbelerine, mızraklara, kesici ve delici aletlere karşı koruyan demir, çelik vb sağlam maddelerden mamul en üst giysi. Teknolojinin ilerlemesi ile beraber zırh, savaş makinalarını koruyan, koruyucu bir katman olarak kullanılıyor. Zırhlı araç ve benzeri kullanımlarda olduğu gibi.
Peki aileye neden zırh mânâsına gelen "Üsra" denilmiş? Çünkü aile, dünyaya yeni gelen çocuğu, şefkat kanatları ile koruyan, çocuğu psikolojik, sosyolojik biyolojik olarak koruyup kollayan, hayata hazır hale getiren, yapı demektir. Aile, insanı yetişmekte olduğu dönem içerisinde her türlü psikolojik saldırılardan, sosyolojik handikaplardan koruyan bir kalkandır. İnsanı hem maddi imkanlarla kuşatarak korur, hem de manevi anlamda insanı her türlü yanlışlıktan, yanlış çevre şartlarından ve onun zarar görebileceği anlayışlardan, kişiliklerden korur. Onun için aileye, "zırh" denilmiştir. Çocuğu, bebekken kundağa sarıp, ana kucağında koruyan aile, ilerleyen yaşlarında da kişiyi nefsinin ve çevrenin oluşturabileceği yaralardan ve yaralanmalardan korur.
Bugün, aile vasatının dışında yetişen çocuklara baktığımız zaman, hayat mücadelelerinde savunmasız oldukları gerçeğini çok daha net bir şekilde görüyoruz. Psikologların, "parçalanmış aile çocuğu" diye nitelendirdiği, anne baba gözetiminden uzak yetişen çocukların ilerleyen yaşlarında, manevi anlamda yaralanmaya ve hayat mücadelesinde yenilmeye daha yatkın olduklarını dönüyoruz. Bugün toplumu, toplumu koruyan aile zırhından, aile kalkanından nasıl uzaklaştırabilirizin bilinçsiz veya şer odakları tarafından bilinçli bir şekilde planlarının yapıldığını, mücadelesinin verildiğini görüyoruz. Aile için "Üsra" ifadesi çok yerinde bir kavramsal kullanım. Zira zırh, çelik gibi, demir gibi sağlam metallerden yapıldığı için aynı zamanda bir ağırlığı da vardır. Zırhı taşımak ta kolay değildir. Tıpkı aileyi taşımanın kolay olmadığı gibi. İşte bugün, seküler pozitivist dünya yada Türkiye için ifade edecek olursak, Türkiye üzerinde sû-i emelleri olan, siyonist ve emperyalist dünya; Türk insanının bilinçaltına sürekli şu subliminal mesajı yükleme gayreti içerisinde: "üzerindeki bu ağırlığı at, kurtul! Özgür ol!" Bu telkine kanan içimizdeki sığ akıllılar aileden koptuğu zaman ya da aile kurmadan yaşadığı zaman daha özgür olduğunu zannediyor. Ama, üzerinden zırhını çıkarmış bir savaşçı durumuna düştüğünün de farkında değil. Üzerinde zırhı olmayan bir savaşçı, gelecek darbelere, hücumlara, atılan oklara, daha fazla dayanamaz.
Bu milleti, gerçek anlamda savaş meydanlarında mağlup edemeyenler, sosyolojik anlamda üzerimizdeki zırhları çıkartırmak sûretiyle, toplumun üzerindeki koruyucu kalkanı kırarak sû-i emellerine, siyonist hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Bu noktada bizler, özellikle gençlerimizin zırhlarını kuşanması adına, teşvik edici, kolaylaştırıcı politikalar geliştirmek ve uygulamak zorundayız. Aksi halde yarın bir gün sosyal anlamda yenilgiye uğrayan toplum, savaş meydanında da elbette ki mağlup olacaktır.
Bugün, "kadını korumak gibi!" farklı saiklerle ortaya konulan bir takım kanuni düzenlemeler yanlış sonuçlar vermektedir. Çünkü "Aile" kadın için de en sağlam zırhtır. 6284 sayılı kanun, İstanbul sözleşmesi gibi düzenlemeler, maalesef kadını koruyoruz iddiası ile aile zırhının parçalanmasına ve toplumun psikolojik, ahlaki, sosyolojik saldırılara hedef haline gelmesine sebep olmaktadırlar. Süresiz nafaka uygulaması bir anlamda savaş meydanındaki süvari'nin üzerinden zırhı çıkarttığı gibi, elinden kılıcını, okunu, yayını da almak suretiyle tamamen savunmasız, açık, bariz bir hedef haline dönüştürmektedir. Evliliğin kolaylaştırılması gerekirken; boşanmaların kolaylaştırılması, çocukları -yani yetişmekte olan nesilleri- zırhsız, korumasız bir hale dönüştürerek onları da hayatın zorluklarına karşı, psikolojik, manevi bunalımlara, ahlaki saldırılara karşı korunmasız bırakmaktadır. Aile dediğimiz zaman, gazete küpürlerinden taşan, ekranlardan yansıyan ifadeler; "aile içi fiziki, psikolojik, sözlü şiddet, aile cinayetleri, aldatmalar, boşanmalar, nikahsız birliktelikler, çocukların sokağa terk edilmesi, evlilik oranlarının düşmesi, boşanma ivmesinin artması vb. problemler ise ağır bir yenilgiye doğru gidiyoruz demektir. Orduyu toparlamanın yolu, askerlere: "üzerinizdeki zırhları çıkarın, ağırlıklarınızdan kurtulun, özgür olun!" telkininin yerine; "kalkanlarınızın altına girin, zırhlarınızı kuşanın, safları sıklaştırın, zırhlarınızda delik, patlak, çatlak yerler varsa onları tamir edin ve size emanet edilen, Allah'ın emaneti olan ailenize daha fazla sarılın" telkini olmalıdır.
Dün şeytanın Adem Babamızı ve Havva Anamızı; "size ölümsüzlük ağacını göstereyim mi, yada hiç bitmeyecek bir hükümranlık göstereyim mi?" diye süslü sözlerle kandırıp onların üzerindeki cennet elbiselerini hiç çıkarttırıp, cennetten kovulmasına sebep olduğu gibi; bugünkü şeytanlaşmış siyonist ve emperyalist güçler ve onların içimizdeki işbirlikçileri, toplumumuza: "size özgür olmanın yollarını göstereyim mi? üzerinizdeki zırhları çıkarın, ağırlıklarınızdan kurtulun!" diye telkinde bulunarak kandırıyor. Üzerimizdeki zırhı çıkardığımız zaman cennet misali yurdumuzdan, cennet vatanımızdan çıkarılmamızda kolaylaşacaktır. Onun için şeytanın askerlerinin ekmeğine yağ sürmek olan "ailesiz toplum!" anlayışına karşı, bizlenin daha uyanık olması gerekmektedir. Bilmem anlatabildim mi?