2025 Aile Yılı Olmuş
Sahi neydi ilkokul kitaplarında çekirdek ailenin tanımı, kimlerden oluşuyordu, kim aile reisi kim ekmek alıyordu, o tonton sakallı dede, nur yüzlü nine var mı yine resimlerde? Bir sofra etrafında mı çiziliyor kim varsa, abla kardeş ve hatta babaanne ve yüzle gülüyor mu yine?
Çekirdek aile tanımında mı vardı bir nakısa, resmi çizenler de mi? Yoksa toplum mühendisleri denen ve gözle görüp elle tutamadığımız o şaibeli güç mü devredeydi? Abartmış olabilir miyim… Kala kala o resimlerden hüzünlü bir anı kaldı hem de ne nostaljik ne komik…
Aile mühim, aile kıymetli; kime sorsak aynı cevap gelir belli. Velhasıl doğduğumuz en küçük toplum aile. Sosyal bir varlık olarak hayata dair ilk ve en temel tecrübelerimizi orada kazanıyoruz. Vazgeçilmez bir sığınak desek hata mı etmiş oluruz. Sağlıklı ve huzurlu bir aile ortamının kişiye neler kazandırdığını bilmeyen yok.
Bir bireyin sağlıklı bir ailede büyümesi, onun öz güvenini ve kendine olan saygısını artırır. Sevgi, saygı ve güven temelleri üzerine kurulu bir aile ortamı, bireyin kişiliğini olumlu yönde şekillendirir. Aile, bireyin ilk sosyal öğrenim alanıdır; burada empati, iletişim ve problem çözme gibi önemli beceriler kazanılır. Sağlıklı aile bağları, bireylerin stresle daha etkili bir şekilde başa çıkmasını sağlar, çünkü zor zamanlarda bir destek sistemine sahip olmak psikolojik dayanıklılığı artırır.
Sağlıklı bir aile ortamı bireylerin sosyal ilişkilerini de olumlu etkiler. Ailede sevgi ve saygıyı deneyimleyen bireyler, bu değerleri topluma yansıtma eğilimindedir. Aile içinde sağlanan güven duygusu, bireyin dış dünyada da daha rahat ve kendinden emin bir şekilde hareket etmesini sağlar.
Peki, bahsini ettiğimiz bu aile ortamı kendiliğinden mi oluşur, öylesine mi inşa olur? Soruyu bu şekliyle bırakarak bu yıl neden aile yılı ilan edilmiştir, nereden çıktı neden hacet oldu? Yıllardır hele bu coğrafyada hem de çekirdek değil büyük aile içinde yaşayanlar varken ne oldu da “aile” diye feryat eder olduk?
Niye mi? Modern çağ, aileyi yepyeni bir seviyeye taşıdı. Artık aile bireyleri, aynı evde yaşayıp birbirini görmeden günler geçirebilmenin konforunu yaşayabiliyor! Akıllı telefonlar, televizyonlar ve diğer elektronik cihazlar sayesinde, bireyler evin farklı köşelerinde, kendi küçük dünyalarına çekilerek "kaliteli" zaman geçirebiliyorlar. Ne büyük bir nimet! Tüm bunları söylerken en yakınımdan ve kendimden başlayarak hayıflandığımı da belirtivermiş olayım.
Ebeveynler, çocuklarına daha çok vakit ayırmak yerine, onların hayatlarını "paylaşarak" varlıklarını hissettirebiliyor. Bir çocuğun ilk adımlarını veya başarısını yüz yüze görmek yerine sosyal medya hikayelerinde izlemek, modern ebeveynliğin altın standardı haline geldi. Ne de olsa, bir "beğeni sayısı" sevgiyi ifade etmek için yeterli değil mi?
Birlikte yemek yeme alışkanlığı, artık sadece nostaljik bir hatıra. Herkes kendi cihazına dalmışken, yemek masası sessiz bir tapınağa dönüşüyor. Konuşmalar mı? Onlar artık grup sohbetlerinde veya emoji dolu mesajlarda saklı.
Modern çağın aileye kattığı bir diğer değer de "aşırı meşguliyet". İş hayatı, okullar, aktiviteler derken, aile bireyleri bir araya gelmek için takvimlerini senkronize etmek zorunda. "Aile günü" kavramı, toplantılar ve teslim tarihleri arasında sıkışmış bir lüks haline geldi.
Modern çağın "katkıları" ne de çokmuş meğer! Fazla mı ironi oldu yoksa acı gerçek mi? Demem o ki “aile” yeniden azizim. Teknolojinin ve hızın bu kadar iç içe geçtiği bir dünyada, acaba gerçekten ne kaybettik? Belki de bunu anlamak için bir an olsun durup telefonlarımızı, ekranları, bitmek tükenmek bilmeyen meşguliyetlerimizi, hırslarımızı bırakıp yanımızdaki kişiye bakmalıyız. Ama kim bilir, bu da sadece bir "eski moda" alışkanlık olarak kalacaktır.