Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Yeniden çağdaş ve medeni olduk

Yeniden çağdaş ve medeni olduk

Instagram yeniden erişime açıldı, vatana millete hayırlı olsun. Tekrar batılı, gelişmiş, özgürlükçü ülkeler arasındaki yerimizi almış olduk(!) Bir hafta, 10 günde koparılan tantanaya değdi mi bilmiyorum. Ruhlarını bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde batıya satmış içimizdeki ev zencileri hem mutlular hem de mutsuz. Instagram’ın açıldığı için elbette mutlular. Lakin Instagram’ın bakanlığın taleplerini kabul edip, yola gelmesinden rahatsızlar. Çünkü onlar her şeyden önce ülkelerini sevmiyor, güvenmiyorlar. Lafa geldiği zaman yıl olmuş 2024 derler ama Tanzimat’tan beri belli kesimin aşamadığı batı karşısındaki aşağılık kompleksini aynen devam ettirmekten de geri durmazlar. Bu kafa karışıklığı ve karın ağrısıyla yola devam etsinler, bakalım ne zamana kadar sürecek ezik ruh hâli?

Instagram’ın geçici olarak erişime kapatılması doğruydu. Çünkü Instagram bizi ülke olarak adam hesabına almıyordu. Amerika ve diğer Avrupa ülkelerinde uyguladığı kuralları bizde uygulamayıp, başıboşlukla, keyfi kararlarla kafasına göre takılıyordu. Elbette ülkemizde bunu sorgulayan kesim az. Bu az olanları da yandaş diye yaftalayınca iş tamam oluyordu. Neyimiz batı standartlarındaki, Instagram bize böyle bir muamelede bulunsun…

Instagram’ın yasaklanacağını el altından duyanlar sosyal medyada, Türkiye’nin Filistin konusundaki tavrı, boykot meselesini abartmasından dolayı Microsoft’un ülkemizdeki faaliyetine son vereceğini bunun akıllı telefon ve bilgisayar altyapısını etkileyeceğinden dolayı ülkemizde internete erişiminin zorlaşacağını falan üfürmüşlerdi. Maksat yasak kararının bakanlığın almadığını, Microsoft başta olmak üzere sosyal medya platformlarının ülkemizi cezalandırdığı izlenimini oluşturmaktı. Sosyal medyada insanların kafasını karıştırmak çok kolay. Çünkü kendi içinden geçeni duyanlar bir an da sazan her şeyin üzerine atlayabiliyor.

Bakanlığın Instagram’a karşı başarılı olacağı belliydi. Çünkü Instagram Türkiye gibi bir pazarı kaybetmek istemez. İşin sonunda para var. Dünya’nın önde gelen kullanıcıları arasındayız. Milyarlarca dolarlık bir pazardan bahsediyoruz. İçimizdeki ev zencileri günlerdir kopardıkları patırtının bir işe yaramadığını görünce hayal kırıklığına uğradı. Onlara bazı şeyleri anlatmak imkânsız. Çünkü kuru ezberlerini aşamıyorlar. Tam bir yobazlar. Batı tarafından Rusya, Ukrayna savaşında Rusya’ya karşı alınan tavırla, İsrail’e gösterilen desteğin farkında bile değiller. Hâlâ klişe batı yorumundan öteye geçemiyorlar. Günün birinde Türkiye’de enflasyon diye bir sorun kalmaz, millî gelirimiz şimdikinin iki, üç katı bile olsa bizim ev zencilerimize yaranamayız. O zamanda “parayla her şey olmaz, Arap ülkelerinde de para var ama demokrasi yok, batıdan uzaklar” der geçerler.

Instagram’ın kapalı kalmasının faydalarından falan bahsedecek değilim. Olay benim dışımda, çünkü Instagram üyeliğim yok. Facebook’daki arkadaşların büyük çoğunluğunun Instagram’a kaçtığından dolayı arada sırada uğradığı 169 arkadaşımla mutlu mesut yaşıyorum. Bu arkadaş diye nitelediklerimin bir bölümü de kurumsal hesaplar… Hâl böyle olunca da herkes mutluysa bırakalım millet ne hâli varsa görsün. Sosyal medya bağımlılığı, çocuklara zararı falan artık bilinmeyen şeyler değil. Herkes konforumuz bozulmasın, bir sosyal medyamız var bırakın kafamıza göre takılalım diyorsa ne yapabiliriz ki? Ben sadece çocuklara üzülüyorum. Gerek ailesi gerekse de arkadaş çevresinde gördüğünden dolayı bu saçmalığı çok doğal kabul ediyorlar. İlkokul çocuklarının bile sosyal medya hesapları var.

Durum böyleyken 16 yaşından küçükler sosyal medya hesabı açamasın. Sosyal medyada kullanıcı hesapları TC kimlik numarasıyla açılsın, hangi hesabın gerçekte kimin olduğunu yetkililer bilsin vb. standart olması gereken şeyleri bile dile getirmek istemiyoruz. Çünkü ev zencileri milleti fişleyecekler diye ulumaya başlıyor. Yetkililerimiz ise anca top çeviriyor. Temenni de gazeteci, vatandaş bulunur. İcra makamındakilerin görevi ülkenin çoğunluğu adına faydalı şeyler için adım atmak, icraatta bulunmaktır. Lakin o işler öyle olmuyor.

Örneğin Millî Eğitim Bakanlığı hâlâ dijital okuryazarlıkla akıllı telefon ve sosyal medya kullanımı noktasında başarıya ulaşabileceğini sanabiliyor. İlk ve ortaokulda cep telefonunu yasaklayıp, lise de ise sadece tuşlu telefon kullanımına izin verecek çok basit bir düzenlemeyi yapamıyor. Çünkü kamuoyu baskısından korkuyor. İşin içinde eğitim sistemimizin belli bir vasatta kalmasını isteyen dış güçler varsa tabii ki bilemeyiz… Okul çağındaki bir çocuğu günde ortalama 8 saat zorla da olsa sosyal medyadan uzak tutmanın çocuğun geleceğine yönelik ne gibi faydalarının olacağını elbette bakanlık yetkilileri bizden daha iyi bilirler. İki gün sonra okullar açılınca öğretmen, öğrencilere yönelik zorbalık videoları yeniden sosyal medyaya düşünce aynı şeyleri tekrar konuşuruz olur biter.

Sosyal medyayı özgür bir platform olarak görene laf anlatmak zor, anlatmakta istemeyiz. Onlar orada takılmaya devam etsinler. Bilinçli kesim ise sosyal medyayı boykot ederek kendisine daha fazla zaman kazandırabilir. Yetkililerimiz ise bir zahmet ellerini taşın altına soksun. Millî Eğitim Bakanlığı doğrudan okullarda cep telefonu kullanımını yasaklıyorum diyemiyorsa “okullarda cep telefonu kullanımını sınırlandırıp, çocuklarımızın odaklanmalarını artırma, benliklerini daha iyi anlama noktasında farkındalık oluşturmak için eğitim dünyasının birleşenleri olarak böyle bir karar aldık” desin. Gerçeği afili bir şekilde saçmalayarak ifade edince mantıklı bulup inanan çok olur. Söz veriyoruz eleştirmeyeceğiz, biz sadece sonuca bakacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi