Yaşam Üçgeni
Geçtiğimiz cuma akşamı saat dokuz sularında hepimiz sıcacık evlerimizde huzurla otururken bir acı haberle sarsıldık. Haberi aldığımızda tek duamız can kaybının olmamasıydı. Ama maalesef öyle olmadı. 1, 2, 5, 10 derken ölü sayısı 41'e kadar yükseldi.
Deprem yine hazırlıksız yakalamıştı. En önemli fay hatlarının üzerinde olan ve 17 Ağustos 1999 büyük İstanbul depremini yaşayan ülkemizde depreme nasıl hala hazırlıksız yakalanıyoruz anlamak mümkün değil.
Elazığ'da yıkılan binalara baktığımızda en az yirmi yıllık eski binalar olduğunu görüyoruz. Bu tabloyu gördüğümüzde demek ki kentsel dönüşüm her yerde gerekliymiş demekten kendini alamıyor insan. Daha önce kentsel dönüşüme hiç bu açıdan bakmamıştım. Her yer beton yığını oluyor diye düşünürdüm; ama depreme dayanıklılık açısından ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha anlıyoruz. O yüzden il, ilçe, kasaba, belde demeden ne kadar çürük, eski bina varsa bir an önce yıkılmalı yerlerine yenisi yapılmalı. Bunun adına ister kentsel dönüşüm deyin, ister yenileşme deyin ne derseniz deyin. Daha büyük sarsıntılar, kayıplar yaşamadan geç kalınan önlemler bir an önce alınmalı.
Önlem alma konusunda eksiklerimiz olabilir ama artık olan oldu. Şimdi yaraları sarıp yaşananlardan ders çıkarma zamanı. Yaraları sararken devletimizin desteğe ihtiyacı var şüphesiz. Vatandaşımız depremin duyulduğu andan itibaren o bölgeye yardımlarını yağdırmaya başladı. Galiba millet olarak en güzel yönümüz bu. Farklı düşünürüz, birbirimizi çok eleştiririz, kavga ederiz ama ülkemizin herhangi bir yerinde üzücü bir olay yaşandığında hepsini unutup hemen birlik olabiliriz.
Sanatçılar, oyuncular, hayırseverler, sade vatandaş herkes bölgeye imkânları ölçüsünde yardımlarını büyük bir hızla ulaştırdı, ulaştırmaya da devam ediyor. Ünlü televizyoncu Acun Ilıcalı bir program yaparak ünlülerden 60 milyona yakın para topladı. Bu davranışıyla devletten ve vatandaşlardan büyük takdir topladı. Bu çok ciddi bir rakam. Böyle rakamlarla deprem bölgesindeki vatandaşların kayıpları telafi edilebilir. Tabi manevi olarak hiçbir para kaybettiklerini yerine getiremez. Babasını, annesini, kardeşini, çocuğunu, eşini kaybedenlerin acısına hiçbir şey merhem olamaz. Yaşadıkları acı travma belki yıllarca sürecek. O insanların eşyaları ile birlikte anıları da göçük altında kaldı. Bunların telafisi asla olamaz. Ama millet ve devlet olarak manevi yönden de onların yanında olduğumuzu hissettirmeliyiz.
Göçük altından 41 kişi sağ çıkarıldı. İşin en zor yanı da buydu galiba. AFAD ve UMKE ekipleri, itfaiyeciler ve gönüllü vatandaşlar hepsi birlik olup üstün bir gayret gösterdiler Elazığ'da. O anları da cep telefonlarına kaydederek sosyal medyada paylaştılar. Böylece biz de sanki oradaymış gibi bir canı kurtarmanın sevincini, mutluluğunu yaşadık. Genellikle boş yere vaktimizi çalan sosyal medyanın ilk defa bir yararını gördük galiba.
Bu deprem bir kez daha gösterdi ki millet olarak deprem anında ne yapacağımızı yine bilmiyoruz. Deprem anında kaçmaya çalışırken merdiven boşluğunda sıkışanlar, balkonlardan camlardan atlayanlar yine az değil.
Şimdi uzmanlar her depremden sonra olduğu gibi art arda açıklamalar yapıyor. Deprem çantası hazırlayın, deprem anında şöyle durun böyle durun diye. O panik anında hangimiz bunları yapmayı başarabiliriz orası meçhul. Ama biz yine de bilelim. Belki o anda aklımıza gelen bir bilgi kendi hayatımızı ya da çocuklarımızın hayatını kurtarabilir. Deprem çantası hazırlamak bazı uzmanlara göre gereksiz. Çünkü burada amaç çantayı alıp evden çıkmak. Ama saniyeler süren bir depremde o çantayı alıp evden çıkmak her zaman mümkün olmayabilir. Hatta kaçmaya çalışmak hayatta kalmamıza engel olabilir. Göçük altında kalırsak da çantadaki eşyaları kullanamayacağımıza göre aslında hiçbir faydası yok çanta hazırlamanın. O yüzden çanta hazırlamak yerine deprem anında nerede ve nasıl durmamız gerektiğini öğrenmeliyiz. Uzmanlar kollarımızı bacaklarımızı karnımızın içine çekerek ( cenin pozisyonu) koltuk, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi eşyaların yanına uzanmamız gerektiğini söylüyorlar ve buna yaşam üçgeni diyorlar. Tabi ömrümüz bittiyse hiçbir yaşam üçgeni bizi kurtaramaz ama yine de tedbir almakta fayda var.
Dilerim yaşananlardan ders çıkarıp bu sefer gerekli önlemleri alırız. Allahtan ölenlere rahmet yakınlarına da başsağlığı diliyorum. Geçmiş olsun Elazığ.