Vicdanlardaki engeli kaldıralım
Bu hafta ne yazayım diye düşünürken aklıma belediye otobüslerinden inerken oldukça zorlanan engelli vatandaşlar geldi. Bu vatandaşların rahatlıkla inip çıkabilmesi için yeni otobüslere yapılan rampalar çok faydalı ama neden otomatik değil? Engelli vatandaşlar, ancak diğer vatandaşların yardımıyla kullanabiliyorlar bu rampaları. Rampalar otomatik olabilseydi, engelli vatandaşlarımız otobüse kendisi inip çıkabilirdi. Aslında rampaların elle kaldırılıyor olması toplumdaki yardımlaşma ve dayanışma duygusunu artırmak için bir fırsat olabilir ancak, yine de elle kullanılması çok fazla zaman alıyor. Hatta bir keresinde tekerlekli sandalyede bulunan bir vatandaşımız daha otobüsten tam olarak inmeden şoförün hareket etmesiyle yere kapaklanmıştı. Bu otobüs şoförlerinin acelesini anlamak gerçekten zor. Trafik sıkışık olabilir, otobüsün saati gecikiyor olabilir. Varsın geciksin. Bir otobüs dolusu can taşırken bunların hiçbir önemi olmamalı.
Engelli vatandaşlarımız için ülkemizde son yıllarda büyük çalışmalar yapılıyor. Toplumumuz bu konuda çok daha bilinçli ama hala eksikler ve yanlışlar var tabi.
Görme engelliler için yollara, otogarlara, hava alanlarına yapılan sarı çizgiler çok önemli. Görme engellilerin ulaşımının daha rahat ve güvenli olması için sarı ve kabartmalı bantlar ne yazık ki arabaların ya da elektrik direklerinin altında kalıyor. Bu çizgileri ilk defa Samsun otogarında gördüğümde hiçbir anlam verememiştim. Daha sonra görme engelliler için olduğunu öğrendim. Yani toplum bu konuda hala bilinçsiz. Arabalarını sarı çizgilere park edenler yüklü cezalar almalı ki bir daha oralara araç park edemesinler.
Konuyla ilgili araştırmalara baktığımızda, dünyada 500 milyondan fazla insanın engelli olduğu, ülkemizde de 6,5 milyon engellinin bulunduğu tahmin ediliyor. Bu da oldukça büyük bir oran. Etrafımızda bu kadar engelli varken onlara anlayışla yaklaşmak insanlık görevimiz. Çünkü hepimiz bir engelli adayıyız. Her zaman bunun bilinciyle yaşamalı, çocuklarımızı da bu bilinçle büyütmeliyiz. Çocuklarımıza engelli insanların bizden farklı olmadığını öğretmeliyiz.
Yazı için araştırma yaparken şöyle bir habere rastladım. İzmir’in Karabağlar ilçesinde bir ortaokulda veliler görme engelli bayan öğretmenin çocuklarının dersine girmesini istememişler. Derslerin verimli geçmediğini kanıtlamak için sessizce sınıfa girip video çekimi yapmışlar. Veliler video çekimi yaparken öğrenciler de öğretmenle dalga geçip dersi kaynatıyorlar. Veliler çektikleri videoyu okul müdürüne gösterip bu öğretmeni istemediklerini söylüyorlar. Sebep, öğretmen sınıfta disiplini sağlayamıyormuş, çocuklar gizlice dersten kaçıyormuş. Ne kadar acı bir olay. Sen çocuğuna vicdanlı olmayı öğretmemişsen bu öğretmenin suçu ne? Çocuklar engelinden dolayı öğretmeni saymıyorlar ve küçük görüyorlar. Veliler de sınıftan kaçan çocuklarına geç de olsa bir ders verecekleri yerde utanmadan öğretmeni istemediklerini söylüyorlar. Çok yazık.
Vicdanlı çocuklar yetiştirelim, kimseyi engelinden, dilinden, ırkından dolayı küçümsemeyen topluma karşı duyarlı çocuklar.
Engelli bir vatandaş gördüğünde ona yardım etmek için yarışan, onların hayatını kolaylaştırmak için çalışan bir toplum olmak dileğiyle…
Unutmayalım, hepimiz bir gün engelli olabiliriz.