ÜLKEDE FAKİRLİK KİME YARAR?
Dünyada görülen, Avrupa’yı kasıp kavuran küresel ekonomik kriz hamdolsun ülkemizi doğrudan bir biçimde etkilemedi. Ekonominin çarkları dönmeye devam ediyor. Dönüş hızında bir yavaşlama olsa bile, durmaması önemli bir durum. Zira ekonomimiz diğer ekonomilere bağlı ve bağımlı. Ticaret yaptığımız ülkelerdeki sorun, bize de yansıyor.
Ülkede asgari ücret, memur ve işçi ücretleri reel anlamda, yani enflasyon seviyesinin üzerinde, arttı. Ticaret ve sanayi erbabı kayda değer biçimde büyüdü. Bu ekonomi politikalarının olduğu kadar, ülkenin siyasi istikrarının etkisiyle oldu.
Başka bir hükümet olsa, belki ülke o iktidar döneminde de büyüyebilirdi. Belki de büyüyemezdi. Önceki dönemlerde, başka siyasi kadroların yönetiminde bu büyümeyi bir türlü yakalayamamıştık. Bütün bunlar tartışmaya açık mevzular.
Benim bugün ele almak istediğim konu HDP’li Osman Baydemir’in bir açıklaması. Önceki dönemde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığını yürüten bu zatın açıklamaları o kadroların zihniyetini ortaya koyması açısından önemli.
Demek ki siyasete o gözle bakıyorlar. Baydemir parti içinde sıradan biri değil. Her ne kadar yıldızını 30 Mart yerel seçimleriyle Urfa’dan aday göstererek söndürseler de, isim gene de önemli. Partinin Kandil, İmralı dışından kullandığı bir inisiyatif varsa bunun belirlenmesinde Baydemir belli bir paya sahip.
Ne diyor? “İnsanlar fakirleştikçe HDP’nin oyu artıyor.” Yani yoksulluk, sefalete sürüklenenler HDP’ye yöneliyor. Gerçi son seçim bunu doğrulamadı. İstanbul’un jet sosyetenin yaşadığı yerlerde HDP oyları ‘patlama’ yaptı. Zenginlerin yoğun olduğu bölgeler HDP’yi destekledi. Bu çevrelerin desteğiyle parti barajı geçti.
Bu düşünce tarzı Doğu ve Güneydoğu’daki HDP’li belediyelerin yaklaşımını da gözler önüne seriyor. Yollarda açılan engeller, barikatlar, yapılmayan yollar, toplanmayan çöpler, heba edilen kaynaklar HDP’nin yelkenini doldurmak içinmiş.
Bilerek, isteyerek beldelerindeki insanları fakirleştirmeye çalışmışlar. Hizmet belediyeciliği yapmak yerine kimlik temelli söylemleri tercih ediyorlar. Güya Kürt oldukları için kendilerine hizmet götürülmediği yalanını yaymaya çalışıyorlar.
Duyunca kanım dondu. Yıllardır bildiğimiz ama dillendirirken çok dikkatli olmak durumunda kaldığımız bir şeyi, partinin en yetkili ağızlarından biri seslendiriyor. Pes doğrusu. Yüzsüzlüğün, aymazlığın, hainliğin böylesi görülmedi, duyulmadı.
Fakirlik, ihmal edilmişlik, dışlanmışlık edebiyatı yapan siyasiler bu özellikleri kullandıklarını itiraf noktasındalar. ‘Biz yoksulluktan besleniyoruz’ diyor kan emici vampirler.
Dil sürçmesi, yanılma veya hataen söylenen bir söz olmadığını düşünüyorum.
Van depreminde Türkiye’nin her yanından devletin ve milletin tüm kaynakları seferber edilerek bölgeye yardım yığılırken HDP’li belediye cenaze aracını terörist taşımak için kullanıyor. İş makinalarının deprem mahallinde kullanılmasına izin vermiyorlar. Yeterki yoksulluk olsun, yeterki millet sıkıntı yaşasın.
Sonra da ezilmişlik, yoksulluk limanına sığınıyorlar. Son dönemlerde farklı çevrelerce eleştirilen sosyal devlet uygulamalarının bile hak sahiplerine ulaştırılmasını engellemek suretiyle ‘bölge fakirdir, fakir kalacaktır’ sloganını sahiplenmişler.
Bunda başarılı oldukları kanaatindeler.
Yazık. Devletin bölgedeki yatırımı, yolsuzluk, hırsızlık ve yağmadan sonra bile çok ciddi seviyede. Bölge belediyelerine kanunen aktarılması gereken tüm kaynaklar zaten aktarılıyor. Yeşil Kart kullanım oranı rekor düzeyde. İşsizlik yardımı, engellilere sağlanan haklar ve sair düzenlemelerden yararlanma seviyesi çok yüksek.
Bütün bunlara rağmen hala yoksulluktan besleniyorlar. Beslendikleri için de yoksulluğun ortadan kalkmasından çok rahatsızlar. Her şeyi devlete yıkıyorlar. ‘TeCe paysın, TeCe etsin’ dedikleri mevzular ya kendi kontrolündeki belediyelerin sorumluluğunda ya da şahısların.
Vergi ödemeyen, elektrik ve suyu kaçak kullanan hibrit bir toplum oluşmasına katkı sağlıyorlar.
Millet bu zihniyeti tanımak zorunda. Sadece bölgedeki seçmen değil, herkes bilmeli. Vergi ödemeyen, devletin kaynaklarını sömüren kadroları tanımak durumundayız.
1 Kasım’dan sonra başta bu belediyeler olmak üzere tüm kurumlar sigaya çekilmek durumunda. Yoksulluğu, yolsuzluğu yol edinen terör destekçilerine hadleri bildirilmelidir.