Hayrettin Atak
Hayrettin Atak Sandığın ayak sesleri…

Sandığın ayak sesleri…

Sandık bir kez daha milletin önünde.

Hiçbir seçimin, sadece iktidarı belirleme faaliyeti olarak görülmemesi gerektiğini en güzel anlatan seçimlerden biri olacak.

Birbirinden tamamen farklı iki yoldan birini tercih edecek Türkiye… Sadece 1 Kasım sonrası iktidarını değil, tarih sahnesinde bundan sonra alacağı yolu belirleyecek…

Dış politikada kimin yanında yer alıp, karşısında kimler olacağına karar verecek…

Çözüm sürecinin hayatını sürdürüp sürdürmeyeceğini söyleyecek…

Tarihi misyonunun sürdürülmesi kararı ile nihayete erdirilmesini de oylayacak ayrıca…

Türkiye’nin bundan sonraki 100. Yılında nerede olması gerektiğini yada yüz yıl sonra nerede görmeyi düşlediğini ifade edecek sandıkta…

Birbirinden tamamen farklı ve hatta birbirinden kalın bir çizgiyle ayrılmış iki ayrı dünyanın arasında bir tercihte bulunacak…   

Geleceğini seçim sandığına ekecek bir bakıma…

Ve geleceğini mahkum edecek verdiği kararla; 

Ya her yönüyle gelişen, büyüyen, şeffaflaşan, umutları yeşerten, köklerinden beslenen, özgür, inançlı, önder, merkez, adil, şefkatli bir ülkeye…

Yada önünü ve yarınını göremeyen, istikrarsız, belirsiz, kriz içinde, etliye sütlüye karışmayan, kollamayan, umursamayan, proje üretmeyen, günü geçiştiren, çatık kaşlı, bürokrasiye mahkum bir ülkeye…

Son söz milletin ve o neyi istediğine karar verdi sanıyorum bugüne kadar…

Kaybedecekler ise şimdiden belli; 

Sandığın ayak seslerinden başka her türlü ayak sesini özleyen ve hasretle bekleyenler örneğin…

Onun dışında her zaman kazanacak Türkiye olacaktır…

Gazetecinin “Neden?” sorusuna Bahçeli; 17-25 Aralık’tan vaz mı geçecektik diyor hala?

Vaz geçme sakın sayın Bahçeli, “bu güzelim memleketten, Türkiye’den, geleceğimizden, birlik ve beraberliğimizden vazgeç ama onlardan asla vazgeçme” olur mu? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayrettin Atak Arşivi