Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu TÜRKİYE’NİN DAHA ÇOK ‘İŞİ’ VAR

TÜRKİYE’NİN DAHA ÇOK ‘İŞİ’ VAR

Uluslararası ilişkilerde her ülkenin belli bir ağırlığı bulunur. Toplam gücü 100 birim olarak kabul ederseniz belli bir ülkenin gücündeki artış, mutlaka diğer birilerinin gücünde azalmaya neden olur. Buna Sıfır Toplamlı Oyun Teorisi diyoruz.

Artış miktarı genel ortalamanın üzerindeki bir orana tekabül etmeli ki ‘etkili’ olsun. Mesela, ekonomik anlamda ileri ülkeler % 1 oranında büyürken, siz % 10 büyürseniz sizin önünüzdeki ülkelerin önüne ancak geçebilirsiniz.

Tabii ki aradaki açığı kapatmanız için belki Quantum Sıçraması yapmanız gerekebilir. Yani ‘ani ve kayda değer’ bir sıçrama. Yoksa yerlerde sürünerek, küçük atlayışlarla aradaki açığı kapatamayacağınız ülkeler var. O açık ne kadar yılda oluşmuşsa, o kadar beklemeye tahammülünüz yok.

Osmanlı’nın son döneminden itibaren araya konulan mesafeden söz ediyoruz. 1689, olmadı 1774 önemli tarihler. Onlar sürekli ve düzenli olarak büyürken, keşifler ve buluşlarla meşgulken bizim uğraştığımız meseleler malum.

Birbirimizi ve enerjimizi tüketmeye odaklanmışız. Buna meydan veren, milletine ve milliyetine karşı hesap içinde olan gruplara bakar mısınız? Bugün güya dini bir kisve altında hesap peşindeler. Dün de farklı değildi. Bazen milliyetçilik, bazen küreselcilik bazen de din mevzubahis olabilir.

Türkiye bütün bu problemleri atlatabilecek durumda. Daha önce yaptı; şimdi de yapabilir. Ama her defasında bir takım insanlar ve sistem zarar görerek, incinerek. ‘Paralel’ bu durumda bugün.

Birkaç gündür Endonezya’da idim. Son derece değerli tabii zenginlere sahip, 260 milyon nüfuslu bir ülke. Türklere karşı son derece sevgi ve saygı duyuyorlar.

Mesela Kurtuluş Savaşı’mız, dünyanın en fazla Müslüman nüfusunu bünyesinde barındıran, neredeyse iki milyon kilometre kare toprağı bulunan son derece elverişli iklim, yer altı ve üstü zenginliklerine sahip, bu ülkeye ilham kaynağı olmuş.

Savaşın isimli, isimsiz kahramanlarını hayırla yad ettiklerine bizzat şahit oldum. Misafiri olduğum Kendari İslam Enstitüsü Rektörü Dr. Ali Nuri katılımcısı olduğum uluslararası programın açılış konuşmasında uzun uzun Kurtuluş Savaşı’ndan bahsetti. Müthiş detaylar verdi.

Memnun kaldım tabii ki. Çünkü bu barışçı ülkenin insanları o kadar saf ve masum ki o kadar uzun süre kendilerini Hollandalıların yönetmesine tahammül etmişler. Biraz kaba olacak ama aslında ‘tükerseler boğabilecekler’ o menfaatçi sömürgecileri.

Küçücük bir paspas ülke, kalksın dünyanın en fazla Müslüman nüfusuna sahip koskoca ülkesini sömürgeleştirsin. Binlerce adayı nasıl kontrol ettiler, şaşırtıcı doğrusu.

Dedim ya, barışçı bir ülke. Hollandalı ‘misafirliğe’ gelmiş, bir daha da gitmemiş. Hollanda’yı küçümsemem. Yahudi kanı var onlarda. Almadan, ‘satarlar’. Dünyayı parmaklarında oynatırlar: Tabii ki entrikalarıyla.

Kurtuluş Savaşımız onlarda bir takım ışıkların doğmasına neden olmuşlar da İkinci Dünya Savaşından sonra bağımsızlıklarını kazanmışlar.

Türkiye’nin son yıllardaki ivmesinden çok memnunlar. Başarılarımızı takip, mazlum ve masum coğrafyalarla ilgili adımlarımızı takdir ediyorlar. Kaldığım süre zarfında her gün mutlaka Türkiye ile ilgili en az bir haberi tv kanallarında bizzat izledim.

Dezenformasyonun da farkındalar. Uluslararası Siyonist medyanın yaymaya çalıştığı ‘Türkiye-İŞID münasebeti’ gibi konularda epeyce soru ile karşılaştım. Onlara inanmıyorlar ama soru da soruyorlar. Türkiye gibi, Müslüman, Sünni ve dirayetli bir devletin çıkmış olmasını önemsiyorlar. Ülkemize karşı kötü bir habere karşı tahammülleri olmadığı kanaatine ulaştım.

Ayrıca, Türk dizileri orada da çok meşhur.  Televizyonlarda en az dört, beş tanesi ile karşılaştım. Benim karşılaşmadığım neler var Allah bilir?

Hakkında o kadar çok konuşulacak bir ülke ki, yeri geldikçe gördüklerimizi sizlerle paylaşacağız. En son şunu söyleyelim: Cumhurbaşkanı Erdoğan orada da çok popüler. Cumhurbaşkanımız bir seçim olsa inandım ki hiçbir propaganda yapmadan orada da % 50’nin üzerinde oy alır.

İlaveten: Yılbaşı gecesi kanallarda alternatif programalar düzenleniyor. Birinci Kanal’daki programda Türkçe çok sayıda ilahi de okundu: Yunus Emre’nin ‘Ben bu aşka düş oldum; aşk ateşiyle kül oldum; yandım yandım külhan oldum hu’ ilahisini de duyunca mest oldum. Çünkü en sevdiğim ilahi bu.

Sonuncusu: Sekiz köşeli Selçuklu yıldızı her yerde yaygın bir biçimde kullanılıyor. ‘Açe, Sumatra’ orada diyeyim de meramım daha iyi anlaşılsın.

Adeta kendimi Türkiye’de hissettim.

Çin’i, Japonya’yı, Kore’yi değil; Türkiye asıl Endonezya’yı ihmal etmemeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi