Trump’la dansa kalkılmaz
Dünya ekonomi, siyasi ve sosyal kamuoyunun gündemi kendi yörüngesinde dönmeye devam ederken, çözüme kavuşturulamadığı için halının altına süpürülen pislikler gibi, eninde sonunda sorunların büyüyerek ortaya çıkacağı açıktır. ABD ile Çin arasındaki dış ticaret işlemleri dolayısıyla karşılıklı uygulamaya koydukları gümrük vergileri durumu, aynen böyledir. Değilse ister gelişmiş ister gelişmekte veya geri kalmış ülkelerden olsun, her birinin kendilerine göre ekonomik, siyasi, sosyal, toplumsal vb. sorunları olmaması düşünülemez. “Değişmeyen tek şey değişimdir” sözünün geldiği en genel anlam, dinamikliği ve her zaman geçerliliğini korumasıdır. ABD, Almanya, Japonya gibi gelişmiş ülkelerin sorunları ile BRIC, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin veya Kenya, Uganda, Somali gibi geri kalmış ülkelerin ekonomik, siyasi, sosyal ve toplumsal sorunları elbette aynı veya benzer değildir, ancak tüm ülkeler için ortak payda hepsinin sorunları olduğu, olumlu ve olumsuz gelişmeler sarmalında çabaladıklarıdır.
Dünya üzerinde yaşayan yedi milyardan fazla insanın en iyimser yaklaşımla yarıdan fazlasının ABD – Trump, Almanya – Merkel, Rusya – Putin, FED, ECB, Çin, İngiltere, Brexit, Orta Doğu, S-400, F-35, Beyaz Saray, petrol, doğal gaz, terör vb. konularından habersiz olması düşünülemez. Çünkü söz konusu lider ve kurumların ortaya koyduğu politikaların sonuçları, küreselleşme olgusunun tüm ülkeleri her alanda kapsaması nedeniyle etkilememesi olanaksızdır. Ancak buradaki püf nokta, ülkelerin politikalarının, dünya eko-politiğindeki güçlerine göre farklı boyutlarda yansımasıdır. Tam bu noktada ABD’nin çıkarlarını maksimize etmek düşüncesiyle Trump’la başlayan ve en fazla açık verdiği Çin’e karşı gümrük tarifeleri üzerinden çıkan ekonomi odaklı savaşın nelere yol açacağıdır. Halen dünyanın en büyük iki ekonomisine sahip ABD ile Çin arasındaki ilişkilerin olumlu veya olumsuz seyretmesinin getiri–götürüsü diğer ülkelerle birebir ilişkilidir. Birlikte dünya ticaret hacminin yaklaşık yarıya yakınına sahip olan iki ülkenin kendi aralarında yada diğer ülkelerle ortaya çıkacak olası bir sorun, öncelikle ilgili sektörlerdeki firmaları olmak üzere ekonomilerin tamamına yayılacaktır. Bu vakitten sonra, sorun iki ülke arasında değil, ABD ve Çin’in karşılıklı gümrük vergileri yaptırımlarına bağlı olarak gelirlerinin dolayısıyla da ithalat güçlerinin azalması nedeniyle küresel bir boyuta dönüşmektedir. Bu genel sonuç tüm ülkeleri doğrudan veya dolaylı olarak bir şekilde etkilemektedir.
Üzerinde durulması gereken ve dikkat edilmesi gereken asıl nokta, Trump’ın çok kısa zaman aralıklarında yaptığı birbiriyle çelişen açıklamalarıdır. Son durum, J. D. Trump’ın ABD’si ile ekonomik, siyasi ve sosyal vb. konularda ilişki içine giren ülkelerin en çok dikkat etmesi gereken konuların başındadır Birkaç haftadır olumlu gelişmeler şeklinde lanse edilen ABD-Çin ilişki sürecinde son olarak Trump’ın, ABD’nin 300 milyar doları bulan Çin mallarına yönelik Eylül ayından itibaren ilave %10 oranında vergi uygulamasına başlanacağını açıklaması, bir anda iki taraf arasında iplerin gerilmesine yetti de arttı bile. ABD Başkanı D. J. Trump, Çin ürünlerine uygulanacak yeni gümrük vergisiyle ilgili “Ticari müzakereler devam ediyor, bunlar devam ederken ABD, 1 Eylül’den itibaren Çin’den ülkemize gelen 300 milyar dolarlık ürüne küçük bir ilave % 10 gümrük vergisi ekleyecektir. Bu ek vergi, zaten yüzde 25 gümrük vergisi konmuş 250 milyar dolarlık ürünü kapsamıyor. Kapsamlı bir ticari anlaşma için Çin’le pozitif diyaloğumuzu sürdürmek istiyoruz ve iki ülke arasındaki geleceğin parlak olacağını düşünüyoruz.” şeklinde twitter hesabından oldukça esnek, her anlama gelebilecek türdeki yaptığı açıklamalara, farklı konularda dünya kamuoyu bir çok defa şahit olmuştu. On birincisi ABD’de Mayıs ayında yapılan iki ülke arasındaki görüşmelerden sonuç çıkmazken, G-20 zirvesinde ise ticari görüşmelere devam edileceği kararı açıklanarak dünya ekonomisinde olumlu bir hava oluşturulmuş ve 300 milyar dolar değerindeki Çin mallarına ilave gümrük tarifeleri planının askıya alındığı Trump tarafından duyurulmuş ve sonrasında Huawei’ye yönelik yasakların kaldırılması konusunda yeşil ışık yakılmıştı. Görüşmelerin tekrar başlaması sürecinde, Trump kendine yönelik beklentileri boşa çıkarmayarak attığı tweet sonrası, tekrar başa dönüldü. Tabi ki dünya ekonomisini de yeniden ticaret savaşlarının başlaması psikozuna, finansal piyasaların ve hemen arkasında reel ekonomileri sıkıntıya sokma pahasına. Risk almaktan çekinmeyen, gelişen olaylar karşısında basiretli davranarak mantıklı karar veren Trump dünya için bir şansken, ABD çıkarlarını koruma adına kısa vadeli kazanç doğuran ancak uzun dönemde hem ABD’ye hem de bir çok ülkeye küresel ölçekte zarara yol açan kararlara imza atarken değil.
Soru: Basit Keynezyen Sistemde reel alanda enflasyon ortaya çıkar mı? Neden?
Sözün Gözü: Sağlıklı verilen ve alınan her nefesin değerine paha biçilemez.