Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu TAHRİKLER ARTIYOR

TAHRİKLER ARTIYOR

Yahudi şeriatında ‘Tanrı’yı kıyamete zorlamak’ olarak isimlendirilen bir akide var. Kıyamet gününü erkene alma olarak ifade edilebilecek bu inanç ‘olmadık şeylere tevessül etme, haddi aşma suretiyle adeta kıyameti isteme’ anlamına geliyor.

Bugünlerde PKK ve Kürt siyaseti adeta Türkiye Cumhuriyetini buna zorluyor. Güvenlik kuvvetlerinin olaylara aşırı ve abartılı tepki vermesini sağlamasını sağlayarak, ülkenin Doğu ve Güneydoğu’sunu ‘Suriyeleştirme’ emelleri var.

Orada terörist örgüt PYD eliyle uygulamaya koydukları bağımsız Kürt devleti provalarını Türkiye’ye çekme girişimleri bulunuyor. Selahattin Demirtaş’ın talihsiz ve seviyesiz silahlanma açıklamaları buna delalet ediyor. Milletin sabrı zorlanıyor.

Olmadık dualar yapıyor, olmadık talepler ortaya koyuyorlar. Kimin yaptığı ve arkasındaki mihrakların bilinemediği Suruç saldırılarının üzerinden 24 saat bile geçmeden ülkenin farklı coğrafyalarında terör eylemleri düzenleme cesaretini ortaya koyuyorlar.

Maksat devlet hata yapsın, millet abartılı tepki versin de teröristlere gün doğsun.

Gün soğukkanlı olma günü. Kızma ve abartılı tepki verme durumunda yapılacak bariz ve fahiş hatalar teröristlere yarayacak.

Suruç gibi KCK açısından sembolik öneme sahip ve teröristlerin kuş uçurtmadığı bir yerde patlatılan bombaya kimse anlam veremedi. Hele bir de onun üzerinden oluşturulmaya çalışılan mağduriyet algısını anlamlandırmak hiç mümkün değil.

7 Haziran’da ortaya çıkan tablonun belli ölçüde bir sonucu bu olaylar. Terörü cesaretlendirdi. Teröristi havalandırdı.

Peki, HDP’ye kim oy verdi? Selahattin Demirtaş’ı kim cesaretlendirdi? Cihangir’de, Bebek’te ve Nişantaşı’nda oluşan ‘Selo sevicilik’ bu tabloda ne kadar etkili? Medya ortaya çıkan şiddette ne kadar pay sahibi?

Polislerimiz şehit ediliyor, askerlerimize saldırılıyor, memleket savaş alanına çevrilmek isteniyor.

Ama milletimiz soğukkanlı. Başbakanımız vakarını kaybetmiyor. Cumhurbaşkanımız olayları takip ediyor.

Aynısıyla tepki verseler yanlış anlaşılacak. Devlet ciddiyeti ölçülü olmayı ve gerektiğinde müdahaleyi gerektirir. Önümüzdeki günlerde Genelkurmay Başkanımız değişecek. YAŞ önemli kararlara gebe.

Hükümet görüşmeleri devam ediyor. Partiler açısından turnusol kâğıdı olabilecek ‘teröre karşı ortak duruş’ bildirgesine acilen ihtiyaç var. Ak Parti ile görüşmeler yapan partide bir kıpırdanma ve terörü açıkça ve bütün sebep ve sonuçlarıyla lanetleme henüz yok

Başbakan Davutoğlu’nun bu talebi son derece makul. Partiler taraflarını belli etmeli. Toplum görüşünü netleştirmeli. Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’a diktatör diyeceksiniz hem de terörü ve şiddeti tasvip edeceksiniz. Onaylayacaksınız.

Bu olmaz…

Demokrasi adına toplumu ve sistemi hedef alan adımlar atacaksınız. Buna müsaade edilmez. Türkiye’nin devlet refleksleri buna izin vermez.

Toplum teröre ve teröriste karşı dururken, masumu ayırt etmelidir. Soğukkanlı olunmadığı durumlarda mevcut tablo daha iyi olmaz.

Medya topluma sunduğu bilgilerde duyarlı olmalıdır. O konuda malum medya kuruluşları çok problemli.

Teröristler ve arkasındaki tahrikçileri ‘devleti ve milleti hataya zorluyor’ devlet buna pabuç bırakmaz. Tahrikler tutmaz. Ama bu arada etrafa iyi bakmak gerekiyor.

Kim sükûneti ve serinkanlılığı kimse tahriki ve teşviki yapıyor?

İzliyor ve değerlendiriyoruz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi