Sosyal medyanın babası Facebook
Sosyal medyaya karşı ilk günden beri belli bir mesafede durup, işime geldiği kadarını kullanmaya çalışıyorum. Zamanında MSN adresim vardı, yaklaşık on yıldır da Facebook kullanıyorum. Instangram, Whatsapp vb.lerini ise kullanmıyorum, Twitter'ı ise uzaktan seviyorum. İş bu yazı Facebook amelelerle doldu, şimdi moda Instangram diyenlere cevap niteliğinde kaleme alınmıştır(!)
Sosyal medyanın faydalarından, zararlarından falan bahsetmeyeceğim. Bu konuda son on yılda gerek dişe dokunur gerekse geyik muhabbeti düzeyinde yüzlerce yazı, akademik çalışma yapıldı. İsteyen istediği gibi kullansın. Biz genel itibariyle bu tarz uygulamaları işe yarayan kısımlarından daha çok lüzumsuz yönleriyle kullanmakla meşhuruz. Facebook çıkınca bizim MSN'ci tayfa olaya mesafeliydi, ülkemizde yaygınlaşmaya başladığı dönemde Türkçe olmayan uygulamadan arkadaşlar arasında Facebook diye bir şey çıkmış diye bahsediliyordu. Türkçe desteğiyle birlikte bir anda yaygınlaşan Facebook yüzünden yılların MSN'i kapanmıştı. Facebook bir süre kendi başına takıldı. Ardından çıkan Twitter belli bir ilgi görse de genel itibariyle Facebook ile kıyaslanmayacak bir uygulamaydı. Instangram çıkınca ortalık karıştı.
Instangram, Facebook'un artık klasikleşmeye başladığı bir zamanda ortaya çıkınca hemen rağbet gördü. Facebook ekibi uyanık olduğundan kısa sürede Instangram'ı satın alarak pazarda tekel olma özelliğini sürdürdü. Aynı şekilde Whatsapp'ı satın almaları gibi. Ortalama kullanıcı bu üç uygulamanın da sahibinin Facebook olduğunu bilmiyor. Yani bugün övgüler düzdükleri Instangram'ın sahibinin yerden yere vurdukları Facebook olduğunun farkında değiller...
Facebook ile ilgili en büyük eleştiri teyzelerin, amcaların orayı işgal edip, gençlerin fotoğraflarının altına duygusal yorumlar yazmalarıydı(!) İlkokul arkadaşını falan bulmanın modası da geçmişti. Fakat gençlerin farkında olmadığı şey, akıllı telefon kullanmayı öğrenen teyzeler, amcalar kısa sürede Instangram'ı da keşfettiler, aynı şekilde Whatsapp'ı da öğrendikleri gibi. Çünkü bu tarz uygulamaları kullanmak atla deve değil. Ortalama zekâ düzeyine sahip insanların kullanması için geliştiriliyorlar. Yoksa dünya genelinde bu kadar üyeye nasıl ulaşacaklar. Biz millet olarak her şeyi kendimize benzetmekle meşhuruz. Bugün bakıldığında Instangram'ı Facebook'u Whatsapp'ı fark etmiyor oradan kendi reklamını yapan, ne kadar mutluyuz pozu kesen insanları görüyoruz.
Aynı şekilde birbirlerine isim vermeden bazen kendi sözleriyle bazen de vecizeler üzerinden laf çaktığını zanneden akrabalar, arkadaşlarda görüyoruz. Bu tarz akrabalar, arkadaşlar genellikle Whatsapp'ı tercih ediyor. Gelin kaynanaya, kaynana geline, eltiler birbirine, dayı yeğenine sallıyor da sallıyor... Bu sallamaları dışarıdan görenler ise ağızlarıyla gülmüyor. Gerçekten komik durumlara düşülüyor. İnsanlar sanal âlemde yazdıklarında muhataplarının kalbinin kırılmadığını mı zannediyorlar ya da bir oyun oynadıklarını mı? Bilmiyorum da bunlar aklı başında insanın uğraşacağı şeyler değil. Bu sosyal medya mecralarını sadece işimizi görecek şekilde kullanalım falan diyeceğim de çok klişe olacak. Herkes bildiği gibi takılsın, sonuçta herkesin zamanını istediği gibi öldürmeye, günaha girmeye hakkı vardır...
Her şeyin bir modası olduğu gibi uygulamalarında bir modası oluyor. Şu ara Tik Tok diye bir şey çıktı. Daha çok ergenlere hitap eden bu uygulama içerik ve kalite anlamında sosyal medyanın pavyonu düzeyinde. Daha fazla nasıl saçmalanabilir ki diye düşünenler bu uygulamayı indirsin belki ibret alırlar. Kimsenin bizim vereceğimiz akla ihtiyacı yok. Herkes adı sosyal olup gerçekte asosyal olan bu mecralarda istediği gibi tepinsin. Lakin bir uygulamaya çamur atıp, öbürünü göklere çıkarırken elma ile armudu karıştırmasın. Facebook'u kimseye yedirmeyiz(!)
***
Geçtiğimiz hafta yolumuz Selçuk Üniversitesi'nin kampüsüne düştü. Öğrencilik günlerinden kalma bir alışkanlıkla Gökkuşağına gittik. Gazete alacaktık ama ortada gazete yoktu. Gazete satan kitapçıya gazeteler içeride mi diye sorduk. Aldığımız cevap biz gazete satmayı bıraktık oldu. Başka satan yerde yokmuş. Sizin anlayacağınız kaç bin öğrencinin okuduğu, yüzlerce personelin çalıştığı, günlük yüzlerce hastanın geldiği kampüste gazete satılmıyor. Ondan sonra gazete tirajları niye düşüyor deniliyor. Gazete okumak için önce gazeteye ulaşmak gerekir...