Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Orucun Hikmetleri-2

Orucun Hikmetleri-2

              Orucun günlük hayatımızda bize kazandırdığı birçok yararları vardır.

              Oruç, insanlarda bencilliği giderir; paylaşmanın bir erdem olduğunu hatırlatır. İnsanı sosyalleştirir; insana, fakir ve yoksulları koruyacak bir sorumluluk duygusu ve alışkanlığı kazandırır. Bu alışkanlık ve dini duyarlılıklar sayesinde varlıklı kimselerle yoksullar arasında kardeşlik köprüleri kurulur. Bu sebeple Resul-i Ekrem (a.s): “Zekât, İslam’ın köprüsüdür” (Aclûnî, İsmail  b. Muhammed, Keşfu’l-Hafâ, Beyrut, 1351,  I, 53) buyurmuşlardır. Bu açıdan dinimizde zenginlik standardını yakalayan her Müslümanın malının kırkta birini Kur’an’da sarf yerleri belirtilen kimselere vermesi, dinî, içtimaî ve vicdani bir sorumluluktur. Bugün için zekât verirken, covid-19 salgın hastalığı nedeniyle işsiz kalmış kardeşlerimizin tercih edilmesi daha anlamlı olacaktır. Bu yüzden zekât, modern anlamda sosyal güvenlik müesseselerinden daha etkilidir.

              Günümüzde varlıklı Müslümanlar zekâtlarını tam olarak verseler, fakirlik problemi önemli oranda çözülür. Böylece zekât ibadeti sayesinde zenginlerin kayıtsızlığı ve yoksulların sefaleti ortadan kaldırılır. Ayrıca yukarıda da değindiğimiz gibi sosyal yardımlaşma ve dayanışma vasıtalarından bir diğeri de fıtır sadakalarıdır. Fitre de denilen fıtır sadakası,  zekâtta olduğu gibi zenginlik ölçüsüne ulaşan malda, üreme, artma ve çoğalma şartı aranmadığı gibi, üzerinden bir kameri yıl geçme şartı da aranmaz. Bu sebeple fitrelerimizin de fakire, fukaraya, öğrencilere ve ihtiyaç sahiplerine verilmesi gerektiği de unutulmamalıdır.

              Ramazan ayı,  birey ve toplum hayatında asayişin berkemal olduğu bir aydır. Bu ayda her türlü suç işlime oranları düşük çıkar. Sosyal bilimcilerin yaptığı bilimsel araştırmalara göre, dinin ve yaşanan dindarlığın suç üzerinde azaltıcı etkisinin olduğu bir gerçektir. (Bkz. M. Halife, “İslam’da Suç Eğilimine Karşı Koruyucu Bir Mekanizma Olarak Dindarlık”, (çev. M. Kayani), İslamî Sosyal Bilimler Dergisi, 1994,  s.2, s. 12).Çünkü İslam dininde; adâlet, merhamet, şefkat, sevgi, hak-hukuk, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, canlıların masumiyeti,  insana verilen değer, paylaşma gibi erdemler övülür ve uygulama alanı bulması için teşvik edilir. Bu sebeple Hz. Peygamber (a.s): “Oruçlu iken birisi size (kavga etmek için) sataşırsa oruçluyum, desin” (Buharî “Savm” 9) buyurmak suretiyle birey ve toplum hayatında barışın yaygınlaştırılmasını istemiştir.  Çünkü yerleşik bir ahlak telakkisi olmadan, yasal tedbirler suç işlemede istenilen düzeyde caydırıcı olmayabilir. 

              Netice itibariyle, oruç insana; eline, diline ve beline sahip çıkma ahlakını kazandırır.  Kendisini tuttuğumuzu sandığımız oruç, aslında bize kendimizi tutmayı öğretir.  Ahlaki anlamda; yeme-içme, öfke ve şehvet güdümüzü denetim altına almamıza yardımcı olur.  Bu bağlamda bir kimsenin Ramazan ayı düzgün geçerse, senenin diğer kalan ayları da düzgün geçer.  Çünkü biz ramazan ayında bir nevi süreli yoğun ve hızlandırılmış manevi bir eğitime tabi tutulmak suretiyle çekaptan geçeriz. Ramazan ayında elde ettiğimiz birçok güzel alışkanlıklar, bundan sonraki hayatımızda da süreklilik kazanır.  Hem Allah katında ve hem de insanlar yanında elinden ve dilinden varlıkların zarar görmediği iyi bir insan oluruz. Zaten İslam’ın yetiştirmek istediği insan tipi de iyiyi eylem haline getiren ve her türlü kötülükten kaçınan kimsedir.  İslam’da da ibadetlerin nihai amacı ahlaklı bir Müslümanı yetiştirmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi