Kumpasın ayak sesleri ve kriptolar
Çok defa yazdığımız ve söylediğimiz üzere; bir devletin, bir milletin, bir kurumun ve bir ailenin en büyük düşmanı riyakarlıktır.
Riyakarlığın fiile yansımış hali de iftiradır, kumpastır ve yalandır. Bunların olduğu yerde huzur ve güven yoktur. Fitne fücur kol gezer ve ihaneti gözler.
Fetö’nün hainlerinin iftiralarının, yalanlarının ve riyakarlıklarının Türk Milletine nelere mâl olduğunu, 15 Temmuz ihanet girişimi ile bu devlet en acı şekilde tecrübe etti, maalesef.
Kadim bir milletin kaderini uçurumun kenarına getiren bu ihanet girişimi, elbette bir anda olmadı. İhanet taşlarını döşeye döşeye geldiler.
Fetö’nün beyni satılmış itleri, soru çalarak devlete girdiler. Mevzuatımızın ve bürokrasimizin bir sistem ahlakına sahip olmamasından dolayı kayrıldılar ve etkili yerlere getirildiler. Amaçladıkları ihanete engel olarak gördükleri vatan millet sevdalısı insanları kumpas, iftira ve yalanlar ile saf dışı bıraktılar. Riyakar tavırlar ile gerçek yüzlerini gizlediler ve fırsatını bulunca da devletin ve milletin ümüğüne çökmeye çalıştılar.
15 Temmuz ihanet girişiminin ardından devletimizin sergilediği refleks, bilinen Fetöcüleri devletten temizlemeyi bir nebze de olsa başardı fakat kriptoların devletten temizlendiğini, sanırım kimse net olarak söyleyemez.
15 Temmuz ihanet girişimine kadar Fetöcülerin, bu milletin kıymetli evlatlarına hangi kumpasları kurduklarını, devletimiz ancak 15 Temmuz sonrasındaki soruşturmalarda tespit edebildi.
Devletin ümüğüne çökmeden önce devletimin kurumlarına çöreklenen bu hainlerin en çok kullandığı yöntemin, önlerinde engel olarak gördükleri ve satın alamayacaklarını bildikleri kişilere kumpas kurmak olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Devletimiz de biliyor.
Bu hainlerin, kumpas kurarken kullandıkları yöntem elbette iftira ve yalandır. İftira ve yalan ile amaçladıkları şey, bir masumun itibarının katlidir.
Bu milletin nice kıymetli evlatlarının Fetöcüler tarafından itibar katline uğratıldığını duymayan kalmış ise, bunlar, bu topraklar ile gönül bağı olmayan kişilerdir.
Masum bir insana atılabilecek en rezil iftiralar; hırsızlık, taciz, tehdit ve tecavüz suçlamalarıdır. Bir devlet memuruna atılabilecek en rezil iftiralar ise; bunların yanında rüşvet, zimmet ve irtikap suçlamalarıdır.
Yaşayarak görüyoruz ki; insanın diline bile almaya yakıştıramayacağı bu iftiraları, masum bir insanın ismine, fiiline ve vazifesine yapıştırmaya çalışan müfteriler, riyakarlar ve ahlaksızlar var. Gerçekten varlar.
Haklılıklarını ortaya koyabilecek hiçbir argümanları kalmayan ahlaksızların, iftiraya sarılarak kurdukları kumpasın, kullandıkları bu kirli yöntemin Fetö’nün itlerinin yöntemi olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Kamu kurumlarında bu alışkanlıkların depreşmiş olması, aslında nasıl da bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu göstermeye yeter.
Amaçladıklarını 15 Temmuz’da beceremeyen hainlerin devlette kendini gizlemiş kriptolarının fazla mesai yaptığı, son derece açık ve nettir.
Yazılarımızı takip eden dostların hatırlayacağı üzere son yazımızda demiştik ki:
"Son bir yılda yaşayarak şahit olduğum ve tespit ettiğim en net husus şudur: Söylediği yalanlar ile ahlaksızlığını tahkim eden şahısların besini, bu şahıslara sergilenen yersiz merhamet ve omurgasızların oynaklığıdır.”
Bugün geldiğimiz noktada öğreniyoruz ki; ahlaksızlık, kurumsal bir desteği de arkasına almış durumdadır.
Diyeceğim odur ki; devletimin verdiği yetkiyi husumetine alet eden, saf dışı bırakmak istedikleri ancak bir açığını bulamadıkları kişilere, Fetö’nün en kirli yöntemlerini kullanarak ve iftira atarak kumpas kuran şahıslar var.
Bu kişilerin; Fetö’nün bürokrasiye bütünüyle hakim olduğu kirli zamanlarda yetki aldıkları ve “15 Temmuz gecesi sokakta mıydın yoksa yatakta mı?” sorusu ile samimiyet testine tabi tutulmadıkları da acı bir gerçektir.
Fetö’nün itleri ilk olarak soru çalarak bu milletin evlatlarının hakkını gasp ettiler. Kurumlara çöreklenerek bu devletin bürokrasisini kirlettiler. Vatanını milletini seven evlatları, iftiralarla kurdukları kumpaslarla itibar katline uğratarak saf dışı bıraktılar. Ve son kumpası da 15 Temmuz’da bu Millete ve bu Devlete kurdular. Elbette başaramadılar, yine başaramayacaklar. Fakat bilinmelidir ki kriptolar boş durmuyor.
Şunu çok iyi biliyoruz: Tuzak kuranların en hayırlısı Allah’tır.
Ve dua ediyoruz: Tuzak kuranların tuzaklarını lütfen kendi başlarına geçir Allah’ım! Amin!