Dr. Ramazan Tuzla
Dr. Ramazan Tuzla Sosyal medya-1

Sosyal medya-1

İletişim, dünyanın olmazsa olmazı, iletişim araçları ise insanın farkında olarak ya da olmayarak içinde harman edildiği bir hasat makinesidir.

Dünyada yaşayıp da bu hasada konu olmadığını düşünen bir insanın yaşadığı dünya, bizim şu an içinde yaşadığımız dünya olmasa gerektir.

Bir hasat makinesi olarak ifade ettiğimiz iletişim araçlarının bütünü medyadır. Başka bir ifadeyle medya, çeşitli mecraların bir bütün olarak oluşturduğu varlıkların tamamıdır.

Medyanın kapital ile ilişkisi, kapitalizmin en önemli aygıtları olan kitle iletişim araçlarının sahiplik olgusuna bakıldığı zaman net olarak anlaşılır.

Günümüz dünyasında kapital sahiplerinin mutlaka sahip oldukları varlıklardan birisi, tematik ya da genel yayın yapan bir kitle iletişim aracıdır.

Bu araçlar kimi zaman bir televizyon kanalı, kimi zaman bir radyo, kimi zaman bir dijital platform, kimi zaman bir gazete, kimi zaman da bir sosyal medya platformudur.

Medya içinde bir mecra olarak görebileceğimiz bu araçlar gerek ulusal gerekse küresel mesajların aktarılmasında iletişim aracı olarak kullanılmaya devam edilmektedir.

Yeni nesil kitle iletişim aracı olarak kabul edebileceğimiz sosyal medya platformlarının, günümüz dünyasında en yaygın olarak kullanılan iletişim araçları olduğu hususunda herhangi bir tereddüt yoktur.

Yediden yetmişe hepimizin çok kolay bir şekilde erişebildiği sosyal medya, paylaşılan milyonlarca mesaj ile gerek ulusal gündemi gerekse küresel gündemi belirlemede en etkili araçlardan biri durumuna gelmiştir.

Temel gerçek şu ki bu araçların da bir sahiplik olgusuna bağlı olduğu ve kapital sahipleri tarafından yönetildiğidir.

Bu medyanın milyonlarca kullanıcıya açılmış olması ve insanların birçok şeyi fazla bir sınırlamaya maruz kalmadan paylaşabiliyor olması, sosyal medyanın menfaat temelli olduğunu ve sahiplerinin amaçlarını gerçekleştirmek için kurulduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.

Meselenin bu yönünün pek fazla dikkate alınmıyor oluşu belki de ‘sosyal’ kavramının bir illüzyon ile zıt ve tuhaf bir durum için kullanımında bir sakınca görülmemesindendir.

Şöyle ki; sosyallik, insanlarla birebir etkileşimi ve toplum için çeşitli kaygılara sahip olmayı ve o kaygıları azaltmak için çaba harcamayı içinde barındırır.

Halbuki sosyal medya, tek bir insan ile bile karşı karşıya gelmeden, insan içine hiç girmeden sanal bir etkileşim ile sosyal olunabileceğini zihinlere çoktan kazımıştır ve meşruiyetini de her geçen gün tahkim etmektedir.

Sosyal medya, insanın ‘birey’ yönünü ve ‘beğenilme’ ihtiyacını çok usta bir şekilde manipüle ederek, kendisine milyonlarca kullanıcı temin etmiştir.

İnsan içine hiç girmeden insanı sosyalleştiren sosyal medya, paylaşılan mesaja konu olay toplumsal fayda içerse bile paylaşan için beğeni sayısı yoluyla bireysel faydayı amaçlattırdığı için, en temel insani hassasiyetlerimizden biri olan karşılıksız bir şeyler yapabilme duygusunu köreltmenin eşiğine getirmiştir.

Bir elin verdiğini öbür elin bilmemesi gerekir, inancının sahibi olan insanlardan, yapılan bir iyiliğin binlerce beğenisini alma ve bireysel tatmin duygusuna erişme hırsına bürünmüş insanlar haline gelmiş olmamız, boşuna değildir.

Bir dostunu, Allah için ziyaret eden bir insanın o dostu ile boy boy ziyaret fotoğraflarını paylaşmasına zemin hazırlayan sosyal medya, zannedilmesin ki dostlukları pekiştirmek için insana sözde bu imkânı sunmuştur.

Hâl hatır sormanın en güzel insani hassasiyetlerimizden biri olduğu gerçeği önümüzde dururken, bu hassasiyetin beğeni uğruna suiistimal edildiği gerçeğinden hiç kimse kaçamaz.

Bir dostuna yaptığı ziyareti sosyal medyadan paylaşmayan insanları, şu an ancak mezarlıklarda bulabiliriz.

Dünya hayatının sonu olan mezarlıktan bahsedince yerimizin de sonuna gelmişiz.

Haftaya devam edelim inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi