Kadın komandolar geliyor bak!
Dün ilk kadın komandolarımızın fotoğraflarını gördüm haber yaparken… Fotoğraflara bakarken aşırı gururlandım.
Hemen videoları da izledim tabi ki… Bir komandonun alması gereken bütün eğitimlerden geçiyorlar.
Kimisi saçlarını sıkı sıkı bağlamış, kimisi eşarbını kamuflajın içine sabitlemiş bu kadınlar, tatbikat esnasında binlerce kilometre koşuyorlar, arazide günlerce aç susuz sabahlıyorlar ve en önemlisi terörle mücadele de kadın erkek farkı olmadığını düşünüyorlar.
Açıkçası ben geçen senelerde Türkiye’nin ilk kadın komandosu Arzu Oğuz’u televizyonda gördüğümde neden devamı gelmesin diye düşünmüştüm. Çünkü o da babasından dolayı vatan aşkı ile yetişen bir kadındı. Ve gözlerinde o savaşçı ruh vardı.
Zaten bizim kadınlarımız da cepheye cephane taşıyan Şerife Bacı’nın genleri var. Balkan Savaşı’nda, 1. Dünya Savaşı’nda, Kurtuluş Savaşı’nda düşmanla savaşan Kara Fatma’nın gücü var. Askere alınmam diye erkek kılığında cepheye giden ve savaşta bacağı sakatlanan Halime Çavuş’un arzusu var. Eşi ile Milli Mücadelede seferber olan ve silah arkadaşlarının mücadele ruhunu diri tutmak için en öne atlayıp şehit olan Gördesli Makbule’nin inancı var.
Ve burada daha adını yazmaya sayfaların yetmeyeceği Türk kadınlarının “Bayrak namustur” düsturu var.
O yüzden gururlandım aslında. Evet, böyle konuları görünce tarihçi olduğum için fazla duygusal olduğumu kabul ediyorum.
Ama videolarda izlediğim, 15 Temmuz köprüsünden halatlarla inişleriyle, kamufle olmuş haldeki açık arazi operasyonlarıyla ve gözlerindeki cesaretle, dosta güven düşmana korku salacakları kesin…
*****
Diğer bir konu koronavirüsü…
Ay Takvimi’ne göre 25 Ocak Çin’in yeni yılının başlangıcı kabul ediliyordu. Normalde Çin’de bu tarihlerde büyük büyük kutlamalar olması gerekirken virüsle sarsılan ülkede ritüeller gerçekleştirilemedi.
Çin ile alakalı videoları izlediğimde ruhum karardı. Her adımı insan kaynayan 12 şehri karantina yüzünden hayalet sokaklara dönmüş. Mevcut olan hastaneler dolunca ülkede hızlıca yeni hastane yapılmaya başlanmış. Hastane 6 günde biter dediler ama iki gün içerisinde koskoca bina dikildi. Yapım aşamasındaki araçların ve insanların nasıl çalıştığını videolardan gördüyseniz iki günde bitmesine şaşırmamışsınızdır. Makinaların kepçeleri arı gibi çalıştı bu süreçte.
Daha önceki yazımda da kısaca bahsettiğim gibi bu virüs aslında 1960’lı yıllardan beri var olan bir virüs. Fakat Çin’de can kayıplarına sebep olmasından dolayı dünyayı tedirgin etti. Bir de bu koronanın yeni bir türü tabi ki… Ne tedavisi ne de ilacı henüz yok. O yüzden uzmanlar çok dikkat edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Dünya Sağlık Örgütü her ne kadar uluslararası acil durum ilan etmek için yeteri kadar kanıt bulunmadığını açıklasa da, virüs bulaşan ve ölen insan sayısı her geçen gün artıyor.
Devletler virüse karşı birtakım önlemler alsa da 15’ten fazla ülkede vakalar kendini gösterdi bile…
Son olarak İngiliz havayolu şirketi British Airways, korona virüs nedeniyle Çin'e tüm uçuşları iptal ettiğini açıkladı.
En doğru karar bu bence… Çünkü ülkeye Çin’den gelebilecek herkes potansiyel tehlike. Buna göz göre göre neden müsaade ediliyor, ne olması bekleniyor bilmiyorum. İstanbul Havalimanı’nda ki termal kamera sayısını iki katına çıkarmak ve uçuş ekiplerine maske taktırmak çok faydalı görünmüyor bana göre… Baktığınız zaman termal kameralar vücut ısısını ölçüyor değil mi? Uzmanların söylemine göre kişinin ateşi varsa ve havaalanına gelmeden iki saat önce ateş düşürücü alırsa termal kameradan rahatlıkla giriş yapabilir.
Bazı uzmanlar her ne kadar bu konunun korku ticaretine dönüştürüldüğünü söylese de tedbir almak her zaman faydalıdır diye düşünüyorum.