‘Kolonya Cumhuriyeti’ olur muyuz?
Aylardır geldi mi, gelecek mi diye bizi tedirgin eden koronavirüs maalesef soğuk yüzünü Türkiye’de de gösterdi.
Hemen her gün diğer ülkelerde gördüğümüz manzaralar bizi çok korkutmuş olacak ki bunun yansımalarını dün sabah itibari ile ülkemizde gördük. Herkeste aşırı korku ve kaygı hali baş gösterdi. Bakan Koca’nın virüsün hangi ilde ortaya çıktığını söylememesi benim kanaatime göre bu yansımalarda daha çok etkili oldu. Neredeyse virüsten değil evhamdan ölecek hale geldik.
İnsanlar acaba bizim bulunduğumuz şehir de mi telaşına düştü. Twitterda gördüğümüz videolarda kolonya satıcılarının önünde uzun kuyruklar oluştu. Ev hanımları dip köşe temizliğe girişti. Marketlerden yapılan alışverişler öyle çok arttı ki reyonlar boşaldı. Neler neler…
Evet, virüs ölüme yol açıyor ama ülkeye Azrail gelmiş gibi evham ve telaşa kapılmak da ciddi manada bizi psikolojik açıdan sarsabilir.
Aklıselim bir biçimde kendimizi korumak, bakanlığın yayınladığı kurallara riayet etmek, en en önemlisi ellerimizi temiz tutmak yeterli olacaktır.
Her ne kadar çocuklarda ölümlü vaka görülmese de onları da bu konuda eğitmeyi ihmal etmemeliyiz. El yıkamayı onlar için eğlenceli bir aktiviteye dönüştürmeliyiz.
Ayrıca “Virüs bizim şehirde de varmış.” gibi efsanelere de itibar etmemek gerekiyor. Sağlık Bakanlığı bu meseleyi en baştan beri başarılı ve şeffaf bir şekilde yürütüyor zaten. Kaldı ki imkansızı başararak ülkece virüsten iki ayı aşkın süredir kendimizi de koruyabildik çok şükür... Şu süreci de iyi yönetmeyi başarırsak uzmanlara göre bir ay sonra havaların ısınması ile etkisini tamamen yitirmeye başlayacak.
İşte bu yüzden serinkanlı olmalıyız.
Gelgelelim ülke insanı üçe ayrılmış vaziyette; bir grup demin bahsettiğim aşırı kaygılı olan insanlar, bir grup dalga geçmek ve önemsememek üzere kurgulanan insanlar, bir grup ise kolonyayı maskeyi ve diğer dezenfektan ürünleri fahiş fiyata satıp fırsatçılık yapanlar… Bunlara insan diyemiyorum maalesef! Hatta bu fırsatçılar gıda sektöründe bile ortaya çıkmaya başladı.
Bu kadar “Memleket sevdalısıyız” diye büyük büyük konuşurken, diğer ülke vatandaşlarının yapmadığı fırsatçılık ve soygunculuğu bizim insanımız neden yapıyor ben bu ikilemden çıkamıyorum. Bu konuya Ticaret Bakanlığı’nın acilen el atması gerekiyor.
Son olarak bir parantez de belediyeler için açmak lazım… Koronavirüsün ülkemizde olduğunun duyulduğu ilk andan itibaren dışarı çıkma zorunluluğu olan insanlar dolmuş ve otobüslerden kaçmaya başladı. Uğur Başkan’ın insani konularda ne kadar hassas olduğunu biliyorum ama yine de yeni kararlar alarak daha dezenfekte bir şehirde kaygısız yaşanmasını sağlamasını bekliyorum.