Gülşen Yılmaz
Gülşen Yılmaz Kaygılanmalı mıyız?

Kaygılanmalı mıyız?

Size bende kaygıya sebebiyet veren bir konudan bahsedeceğim. Konya merkezdeki iklim değişikliği…
 
Bildiğiniz üzere Konya’nın merkezi bu sene kara hasret kaldı.
 
Ben kış mevsimini de kar tanelerini de çok seven bir insan olarak bu kış her sabah uyandığımda ritüel olarak pencereden dışarı bakıp hayal kırıklığına uğradım diyebilirim.
 
İlçelere ve köylere metrelerce yağan kar neden şehir merkezine o bembeyaz yüzünü göstermedi peki? Tabi ki bunun birçok açıklaması olabilir. Ama bence en büyük neden fabrikalar tarafından toprağa ve havaya karışan atıklar ve gazlar…
 
Bu atık ve gazlar kim tarafından denetleniyor? Bu denetleme yeterince güvenli olduğumuzu gösteriyor mu? Ben bu soruların cevaplarını çok merak ediyorum doğrusu…
 
Aslında konu Konya’da, Türkiye’de değil sadece! 
 
Dünyaya baktığımız zaman küresel iklim değişikliklerinin başlıca sebebi hiç şüphesiz sera gazındaki artış… Sera gazının artışının sebebi de biliyorsunuz ki sanayi devriminden sonra yaygınlaşan fabrikalar… Bu artış hem insan eliyle insan sağlığına zarar veriyor. Hem de iklimlerin evrilmesine sebep oluyor. Peki bu artışa kim sebep oluyor? İnsanoğlu! Bizler… Hepimiz kendi ellerimizle bize sunulan dünyayı nasıl yaşanmaz hale getirebiliriz diye canla başla mücadele ediyoruz.
 
Aslında iklim değişikliği üzerine çok konuşulan ama gözle görülür hiçbir şey yapılmayan konulardan birisi… Herkes beylik laflar ediyor mesele üzerine. İlkokul birinci sınıftan itibaren başlıyoruz iklim değişikliklerini öğrenmeye… Ormanlar yok olmasın. Çevreye zarar vermeyelim. Diye diye üzerine bir tane hayırlı iş yapmadığımız konuyu ağzımıza sakız etmeye devam ederken, diğer tarafta fabrika bacaları pofur pofur zehir saçmaya devam ediyor.
 
İşte bu yüzden fabrika bacalarına filtre takılması konusu da öncelikli konular arasında yer almalı…
 
Bakan Kurum’un 2019’un Kasım ayında yaptığı filtre açıklamasının sonuçlarını da sırf bu sebeple yakından takip edeceğim.
 
Bak bu konuya değinince o zaman içimi daha da acıtan bir açıklama geldi aklıma… CNN Türk’te Beste Uyanık isimli bir sunucu programında termik santrallerin filtre takmak için ara verdiği 10 günlük sürede nasıl bir enerji kaybı olacağını Yatağan Termik Santrali üzerinden hesaplamıştı. Bu çok talihsiz bir açıklama olmuştu bence… Özellikle benim gibi çevre hassasiyeti olan insanlar eminim o programı seyredince benim gibi hissetmişlerdir.
 
Bir taraftan ekolojik düzenin bozulması bir taraftan insan sağlığının gittikçe kötüleşmesi, bu hanımefendiyi o kadar tedirgin etmemiş olacak ki; “Bakın bu kadar maliyeti olacak” diye halkı bilinçlendirmeye çalışmıştı.
 
Yani sözün özü toplumun bir kesiminin de kanser olmuşuz, zehirlenmişiz, çocuklarımıza berbat bir dünya bırakmışız, gibi konularla çok da ilgilenmediğini, sadece kazanılan paraya baktığını görünce kahroluyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gülşen Yılmaz Arşivi