Konya’da sahibi için kendini feda etti! Mezarları yan yana…
Konya’da yaşanan, unutulmaz hikaye! Sahibi için zehirli sütü içerek kendini feda etti. İşte detaylar…
Konya’da unutulmayan Pisili Sultan hikayesi.
Pisili (Pir Esat) Mescit, günümüzde Karatay Adak Sokak üzerinde yer alıyor. Mescit Selçuklu dönemi şeyhlerinden Pir Esad tarafından inşa ettirildi. Yapıya ismini veren, Selçuklu döneminin meşhur şeyhlerinden olan Pir Esad Sultan, Hazreti Mevlana’nın velilerinden biri. “Pisili Sultan” olarak da biliniyor.
KEDİ VE PİR SULTAN’IN DİKKAT ÇEKEN HİKAYESİ
Sultan hakkında halk arasında anlatılan hikaye şu şekilde;
“Pir Esat Sultan’ın çok sevdiği bir kedisi varmış. Onu daima süt ile beslermiş. Bir gün kaba hem kendisinin hem de kedisinin içeceği süt koyup üzerini kapatmış ve bir yere gitmiş. Evde olmadığı esnada Sultan’ın üzerini kapattığı sütün olduğu yere zehirli bir yılan girmiş. Yılan kap içerisinde bulunan sütten biraz içmiş ve zehrini kalan sütün içerisine akıtmış.
Sultan’ın haberi olmayan bu durumu kedi görmüş. Pir Esat Sultan evine geldikten bir süre sonra kap içerisine koyduğu sütü içmek istemiş. Fakat kedisi yüzüne bakarak acı acı miyavlamış ve sultan sütü içmek istedikçe o sesini yükseltmiş. Sultan sütü bir daha içmek isteyince kedi sultanın elindeki tastan sütü içmiş.
Süt de zehirli olduğu için o anda yerde kıvrılarak ölmüş. Sultan sütün zehirli olduğunu anlamış, kedisinin sayesinde kurtulduğu için sevinmiş fakat kedisinin vefatından dolayı da büyük bir üzüntü duymuş. Zehirlenmekten kurtulan Sultan Allah’a şükrederek kendisini bu yolda feda eden kedisine bir mezar kazarak defnetmiş.
Aradan bir süre geçince vefatına yakın bir zamanda vasiyetinde kendisinin de kedisinin yanına defnedilmesini istemiştir. Sultana bu menkıbe sebebiyle “Pisili Sultan” mahlası da takılmıştır.”
KEDİSİ DE YANINA GÖMÜLDÜ
Selçuklu dönemi meşhur şeyhlerinden birisi olan, halkın “Pisili Sultan” ismiyle andığı bu veli, Mevlana’dan on yıl önce vefat etti. Kedileri çok seven Pir’in vasiyeti üzerine kedisi de sandukasının sol tarafına, ayakucuna doğru gömüldü.
GÜNÜMÜZDEKİ SON DURUMU
Mescit, türbe ve zâviyeden oluşan manzumeye sonrasında bir de çeşme ilâve edildi. Zamanla tahrip olan yapılardan sadece türbe günümüze sağlam vaziyette gelebildi. Kerpiç malzemeden yapılmış olan mescit 1980’li yıllara kadar kullanıldı. Mescit tescilli olmasına rağmen Almanya’da yaşayan Dr. A. Rıza Bahadır 1982 senesinde mescidin yerine yeni bir cami yaptırmak için Vakıflar Genel Müdürlüğüne başvurdu. Tescili kaldırılan mescit yıkılmış yerine, otuz metre batısına, 1989 senesinde yeni cami yapıldı.
Cami Vakıflar Genel Müdürlüğü mimarlarından merhum A. Sami Ülgen’in A tipi projesine göre tek minareli olarak inşa edildi. Kuzey cephede yedi bölümlü bir son cemaat mahalline sahip. Hariminin doğu, batı ve kuzeyinde bağımsız, güneyinde kıble duvarına bitişik ayaklara oturan merkezi bir kubbe ile örtüldü.
