İran da hareketlendi
Son dönemlerde dünya bir ateş topuna çevrildi maalesef. Türkiye’nin etrafı bundan fazlasıyla pay alıyor.
Rusya, Azerbaycan, Suriye ve Irak derken şimdi de İran’da olaylar patlak verdi. Başörtüsünü uygun biçimde bağlamadığı gerekçesiyle polis sorgusuna alınan bir kadın hayatını kaybetti.
Daha doğrusu ‘uygun bağlamanın’ nasıl olacağı kendisine ‘öğretilirken’ öldü.
Benzer gelişmeleri ve sorunları diğer ülkelerde de görüyoruz. Irak her an daha da karıştırılmaya müsait, mesela.
Yunanistan resmen ve alenen ABD tarafından işgal edildi. Yapay korku ve vehimlerle paranoyak hareketler yapan Helen ruhu bugün ABD’ye kayıtsız şartsız teslim oldu.
Rusya, Ukrayna bataklığından çıkamadı, debelenip duruyor.
İran bu tartışmalar açısından özellikle incelenmesi gereken bir ülke. Sinsice siyaset yürüttükleri Suriye ve Irak yetmezmiş gibi geçtiğimiz dönemde Ermenistan’la da iyiden iyiye meşguller.
Bu arada zorla ‘İslamlaştırma’ siyasetiyle kendi vatandaşlarına başörtüsü dayatması yapabileceğine inanıyor. Biliyoruz ki, bir toplum istemez ve içinden gelmezse devlet veya bir kişinin başkasını değiştirmesi ve dönüştürmesi söz konusu olamaz.
İran bu gerçekliği anlamışa benzemiyor.
Sistem kendi anladığı şekliyle bir ideoloji dayatması içinde.
Dünyada bu kadar gelişmenin olduğu bir dönemde İran’ın kırk küsur yıldır sürdürmekte olduğu yaklaşımı daha fazla taşıması mümkün değil.
Suriye’ye müdahale eden, Irak’ı dizayn eden, Ermenistan’ı kışkırtan ve PKK türevlerini destekleyen bir ülke her türlü müdahale ve saldırıya karşı her an kendini hazır hissetmelidir.
Kendi evleri camdan, ama başkalarına taş atıyorlar.
O taş bir gün atanlara döndüğünde ne yapacaklar acaba?
Yanlış anlaşılmasın, komşumuz İran’ın karışmasını istemeyiz. Diğer ülkeler sıkıntı içindeler ve onların problemleri bizi de buluyor zaten.
Komşuların tüm dertlerini biz de aynen hissediyoruz.
Ancak, İran gibi otoriter bir ülkedeki sistemin sürdürülemezliği ortada. Bunu ne zaman anlarlarsa o andan itibaren belki sağlıklı değerlendirme yapabilirler.
İran’a seyahat edenlerden duyduğumuz kadarıyla uçak Tahran’dan havalandıktan hemen sonra kadınlar eğer kıyafetlerini bambaşkalarıyla değiştiriyorlar ya da ülke sınırlarına girince farklı bir kıyafete bürünüyorlarsa rejim baskısının toplumda münafıklığı artırmadan başka bir etki yapmıyor demektir.
Bizde de birileri bugünlerde tersinden aynı işlemi yürütmek istiyorlar. Bunlar da inancı gereği başını kapatan insanları zorla açtırma çalışıyorlar.
Sonuçta ikisi de aynı noktaya doğru ilerliyor.
Kanaatimce toplumuyla devletini uyumlu hale getirebilenler sağlıklı bir sistem oluşturmuş olurlar. Aksi halde, içeriden ve dışarıdan gelecek baskılar devleti yönetenleri maskara maymun konumuna düşürürler.
Rusya, Çin blokunda yer alan ve bölgesel bir güç olduğunu düşünen bir ülke buna hazırlıklı olmalıdır.
İran’daki kargaşanın bundan sonra artarak devam edeceğini öngörebiliriz.
Çok farklı yumuşak karınları var İran’ın. Daha etnik kart açılmadı bile.
Nüfusun % 40’ının Azerbaycan Türkü olduğu bir ülkede bu nüfus değerlerinin yönetimde temsil edildiğini düşünmedikleri anda sistemle uyumlu görüntülerini değiştirirler.
Umuyoruz ki İran bu sıkıntılardan bir ders çıkarır da ülke içinde olduğu kadar ülke dışında da sağlıklı bir yaklaşım geliştirir.
Bölge ülkelerinin iç işlerine karışmayı bırakın, tek belirleyicisi haline geldiler çünkü.