II. Gezi operasyonu
2023 yaklaştıkça toplumdaki gerilim yükseltiliyor. Birileri potansiyel toplumsal sorun alanlarını kaşımak suretiyle bir memnuniyetsizlik ve güvensizlik ortamı oluşturmaya çalışıyor.
Son dönemlerdeki olmadık badireleri atlatan, pandemi şartlarının üstesinden gelmeye çalışan toplumu korkutmak isteyenler bu işi ahlaksızca yapıyorlar.
Ancak, muhtemelen dış kaynaklardan beslenen kötü niyetli insan ve kuruluşlar dur durak bilmiyorlar.
Her fırsatı değerlendirmek, her ihtimalden yeni kavgalar çıkarma derdiler.
Bugünlerde dezenformasyon oldukça arttı. Sosyal medya veya kamuoyunu etkileyebilecek türlü ortamları zorluyorlar.
Türkiye’de bölünme noktaları olarak din, devlet, dil ve etnisite kullanılıyor. 80 öncesinde sağ-sol veya Alevi – Sünni şeklinde oluşturulan fay hatları bugün yine zorlanıyor.
Gezi olaylarına katılanlardan belki bir kısmı sürece masum isteklerle dahil olmuş olabilir. Fakat bugün açıkça görülüyor ki, FETÖ, PKK, DHKP-C türü terör örgütleri çeşitli kesimlerden müteşekkil bir koalisyon oluşturmuşlardı.
Çok şükür ki elimizde bir Gezi Parkı örneği var. Kimlerin ne şekilde konumlandıklarını tecrübe ettik.
İçeride ve dışarıda bu kadar olayın vuku bulmakta olduğu bir dönemde yeni bir Gezi Parkı süreci oluşturmaya çalışanların bulunduğu ifade edilebilir.
Yetkililer ve tüm topluma dikkatli olmalıdır.
Sosyal medya kullanıcıları mesela hiç istemeseler de bu bölücü akımın enstrümanı olabilirler. İyi niyetle yaptıkları paylaşımlar bir gün birilerinin elinde son derece yıkıcı bir alete dönüşebilir.
Süreç şöyle işliyor: Terör grupları el atmak istedikleri alanda önce bir takım bilgileri yayıyorlar. İnternette içerik oluşturuyorlar.
Sonra yapılan aramalarda sosyal medya platformları bu içeriği tüm toplumun gözüne sokuyor. Arama motorlarına giren masum/kötü niyetli insanlar adeta bir asimetrik bilgi bombardımana tutuluyorlar.
Benzer süreci 28 Şubat döneminde de yaşamıştık. Birilerine yaptırılan ısmarlama haberleri klasörlere sıralayan sözde yargı mensupları kapatma davalarına, birilerinin haksız ithamlara maruz kalmalarına yol açmışlardı.
Sokakları işgal edenler, algı operasyonları yapanlar, yalan-yanlış haberlerle toplumu baskı altında almayan, sindirmek isteyenlere bir bakmak yeterli olur.
Sosyal medya düzenlemesini bu açıdan doğru bir adım olarak değerlendiriyorum. Hukuki düzenlemelerin yeterli olmayacağı da bilinmelidir.
Bugün başta gençler olmak üzere tüm kesimler ciddi bir tehdit altındalar. Mezuniyet törenlerini birilerini övme ya da sövme aracı olarak kullananlar, sergi ya da gösterileri militanca tavırlarına destek sağlama ortamı olarak değerlendirilenler hep aynı kategoridedir.
Üniversiteler kötü niyetli insanların manevra alanı olabilir. Yöneticiler bilerek ya da bilmeden bunların değirmenlerine su taşıyabilirler.
YÖK’te gerçekleşen değişimi ve dönüşümü anlamlı buluyorum. Başkan bir süreç başlatmış. Aynı yaklaşımın tüm yükseköğretim kurumlarına yaygınlaştırılması gerektiğine inanıyorum.
Kim ki toplumun ve hukukun cevaz vermeyeceği bir eylem içine girerse kötü niyetlidir ve gereği hemen yapılmalıdır.
Gençleri kışkırtan farklı sosyal kesimleri ayaklandıranların niyetleri bozuktur.
II. Gezi Parkı kalkışmasına üniversitelerden başlanabileceğini öngörüyorum. Yeterli sebebim mevcut.
Yetkilileri uyarıyorum: Gerekli tedbirler şimdiden alınsın.
Yeni bir kavga dönemine tahammülümüz yok. Pirincin içindeki taşları temizleyin.