Hrant Dink haklımıydı yoksa ?
Ölümü-öldürülmesi-cinayet planı ve uygulayıcıları, ne yönden baksak ülkemizin üstüne sürülen bir lekeydi, gizli-açık Derin Devletin son çırpınışlarıydı belki…
Son günlerde “güzel” bir konuşması sosyal medyada çok paylaşıldı ve ana akım medyada, gizli-açık Ermeni Diasporik Kriptolar ve de birçok dostumuzun bu hafta sıkça gündeme taşıdığı malum Hrant Dink videolarından birini daha yıllar sonra yeniden duygulanarak izledik !
Ben daha önce de izlemiştim ama bir Türk Irk Milliyetçisi olmadığım, aksine “önyargılı” bir birey olduğumdanmıdır nedir, kendi kendime “empati yapsam mı” dediğim bir güne denk geldi ve tekraren izledim !
Hrant Dink’in toprağı bol olsun, ailesinin başı sağolsun, kesinlikle ona yapılanı haketmedi, hem katili hem bilindik-örtündük tüm suçlular da cezasını çekmelidir bunu da şuraya yazalım.
Bir de şunu çekinmeden ekleyelim, Devletimiz maalesef bu konuda kötü bir sınav verdi hatta birkaç dersten de sınıfta kaldı, ah şu benim “eski” Türkiyem……
Hrant’ın o konuşmasına dönersek, çoğu konuşmasında olduğu gibi yine yapıcı-kucaklayıcı-kapsayıcı-arabulucu ve adilane bir konuşma yapıyordu sanki ve fakat yine her zamanki gibi “Ermeni Soykırımı diye birşey olmamıştır-biz kendi yediğimiz haltların ve Vatana İhanetimizin cezasını çektik” de demiyordu !
Genelde hep yaptığı gibi, her iki toplumun da “genel olarak” hatalı olduğunu ve bu “genel” içerisinde kalmak kaydı şartıyla, sanki Diaspora ve Ermenistan dahil Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışan tüm ülkelere Demokrasi ve Kardeşlik dersi veriyordu !
Veriyordu vermesine de, her iki toplum ve yaşadıkları-yaptıkları, sebep-sonuç ilişkisine bakılmadan değerlendirilsin, çünkü “genel olarak her iki toplumunda hataları oldu” formatı kabul edilebilirmiydi ve bu adaletli bir bakış olurmuydu, buraya dikkat çeken yoktu !
İlginç olan şu ki, biz Türkler çoğu aman mazoşist seviyede sayılabilecek bir acıma, merhamet ve yüksek seviyede duygusallık gösterebiliyoruz !
Hatta karşı taraf ne kadar hatalı-suçlu-hıyanet içinde olsa da kendimizi bazen ondan çok hesaba çekiyor, gereksiz bir aşağılamayı kendi beynimize yapıyoruz !
Hatta kanaat önderi sayılabilecek kimi Andaval Demokratlar ve Soykırım Yalanından nemalanmak isteyen Gazeteci-Sanatçı-Yazar-Aydın-Oyuncu-Siyasetçi denilebilecek birçok “enstrümana” sahip olduğumuz, maalesef Haini eksik olmayan ülkemiz topraklarının bir başka paradoxal bereket patlaması olarak görülebilir !
Hatta hem melankolik hem duygusal hem de biraz saf olduğumuzdan sanırım, İslami-Türk camia tarafından bile bu video-konuşma hafta içerisinde sosyal medyada paylaşıldı-sahiplenildi ve interneti bir Hüzün Bulutu kapladı adeta…...
Hrant o konuşmasında, Ermeni ve Türk taraflarını “eşit” şekilde eleştiriyor ve yine eşit şekilde hasta ruhlu ilan ediyordu, her iki tarafında rehabilitasyona ihtiyacı olduğunu, artık bir masa etrafında “eşit olarak” oturulmasını “Ermeni Soykırımı” gerçeğini inkar etmeyerek ama Türkleri de anlamak gerektiğini de unutmayarak gönlümüzü alıyordu ötelerden…..!
Soykırım olduğunu “gözardı etmememizi” istirham ediyor ve fakat Ermenilerin de çok büyük yanlış yaptığını söylüyordu…..!
Artık bu iki toplumun olanları unutarak hayatına yeni bir sayfa açması gerektiğini, her iki toplumunda klinik vaka olduğunu, travmaların-paranoyaların havalarda uçuştuğunu, bunu ne Fransız ne de Amerikan Senatosunun çözemeyeceğini söylüyordu…..
Tek çözümün “Diyalog” olduğunu söyleyerek Diaspora’ya sesleniyor “aramızı bozmayın” diyor, Dünya Soykırımı tanısa n’olur tanımasa n’olur diyor ve uluslararası reel-politikten “anlamayan” Lobicilik oynamaya yeni başlamış bizleri kardeşlik duygularının azgın ama mahzun sel sularında boğuyordu…….
Tam da bu hüzün selinin ortasında karaya çıkacakken, birbirimizi anlamaya başlayacakken, her nedense idealde ki Ermenistan’a yönlendirilecek bir asil kandan da bahsediyordu !
Bende tam burada hımmmmm diyordum…….!........
Bize diyordu ki, Ermenilerin “siz Soykırım yaptınız” demesinin üzerinde biraz durun yahu, bir zahmet empati yapın ve buradaki “Onurlu duruşu” görün diyordu ve hemen akabinde de, ey Ermeniler siz de Türkleri biraz anlayın ve onların Soykırım yoktur demesinde ki “Onurlu duruşu” görmeye çalışın diyordu !
Tüm bunları yanyana-altalta-üstüste koyup düşünürken ve ne güzel kardeşlik köprülerini kuruyorken yine şeytan girdi aklıma !
Ve o siyasetten-entellicensıyadan-reel politikten-lobicilikten-emperyal planlardan “anlamayan” cahil kafamla acaba diyorum burada !
Hrant Dink haklımıydı yoksa ?
Evet yani bu tartışma bitse iyi olurdu, dünyanın yarısı sayılabilecek kadar Türk Düşmanı ülke geri adım atıp bu Soykırım iftirasından dolayı bizden özür dilese, Ermenistan Cumhurbaşkanı ve Ermeni Lobileri alınmış kararları geriye çekse, asıl suçun ihanet eden ve Türkleri zor zamanda sırtından vurup işgalci düşmana satan kendi soydaşlarında olduğunu söylese, Ermeniler tüm bunların Soykırım değil sadece Tehcir olarak adlandırılması gerektiğini kabul ettiklerini söylese ve sonrasında Hrant’ın bahsettiği o her iki toplumun genel hatalarını bu Gerçekliğin üzerinde yüzleşerek tartışsak neden olmasın dı…….?
Azerbaycan’da işledikleri Müslüman-Türk Cinayetlerinden dolayı özür dileyip 20 yıldır işgal ettikleri topraklardan geri çekilseler, Pkk’ya militan devşirmeyi ve silah desteği, lojistik altyapı sağlamayı kesseler, dünyanın birçok ülkesinde Türkçe bilmeleri ve bir kısmının Türk zannedilmesi hasebiyle “kolayca” kripto-ajanlık yapmaktan vazgeçseler, neden olmasın dı……?
Bunlar Hrant’ı da, Ermenistan’ı da aşar orası kesin, peki ama Hrant kendi zaviyesinden bunları böyle algılamamış ve bilmiyor olabilirmiydi ?
Kitlesine-muhataplarına-bizlere Kardeşlik çağrısında bulunurken bu defactoları da anlatmışmıydı, işte görmemiz gereken nokta buydu da Hrant bir üyesi olmaktan her zaman gurur duyduğu Türk Toplumuna projeyi böyle mi sunmuştu ?
Yooo, hiç bu ahvâlde net bir söylemi olmadı, her daim iki toplumun suç ve cezalarını “eşit” gören bir açıdan bakıyordu ama ben yine de epeyce zorlayarak o empatileri yaptım, Quantum, Nlp falan bile yaptım beynime ve tüm neurologic frekanslarımı zorladım, neyse biraz müşkül olduysada atlattım tüm o toplumsal travmalarımı ve paranoyalarımı da söktüm attım…….
Hrant’ın dediği gibi herşeyi silip, sonuç ta bir “Onurlu Duruş” yapmalıydım ve yaptım !
“Kafatasımın içindeki Beynim” tıpkı bu videoyu saf-saf paylaşanlar gibi, beni Kardeşlik-Dostluk ve Polyannavari düşüncelere garketmeye çalıştı ama “Kalbimin içindeki Beynim” izin vermedi !
Sonuçta kocaman bir “HAYIR” çıktı !
Neden mi, evet sanki başlarda tarafsız ve yapıcı bir üslup gibi görünüyordu fakat verilen mesajın anafikri, Ermeniler ve Türkler arasındaki ihtilafa bakışımızda her iki taraf "eşit görülerek" masaya oturulması-değerlendirme yapılması üzerine kurulu !
İşte biz de hep bu bakışla sakata geliyoruz !
Kürt sorunu diye diye, Pkk ve Marksist-Leninist Solcu Terör için aynı hata yapıldı, sonrasındaki Çözüm Süreci böyle yanlışlarla başladığı için birilerinin eline bilmeyerek de olsa bugün konuşacakları malzemeler verildi.
Fetö’yü kucağımızda bulduğumuz önkabulüyle ne kadar haklı bir mazerete sahip olsak da zamanlama-yetkilendirme hataları sebebiyle yapılan hatalar, hâlâ tazeliğini korumaktadır maalesef…….
Ne anlatıyorum size, Tarih ve Hukuk açısından böyle önemi haiz ve dönüşü olmayan konu-konular detaylı irdelenmez ve başkalarının-karşıdakinin argümanlarıyla konu inşa edilirse, savunma mekanizması da bu çerçevede oluşturulursa, içinden çıkılmaz sonuçlara düçar olunur, maçı kaybettiğinizi kaybettiğiniz an’da anlarsınız, sonra da birkaç yüzyılcık düzeltmeye uğraşırsınız !
Öncelikle şu bilinmeli, biz Türkler 950 senedir bu topraklardaydık ve Ermeniler bu süre zarfında sürekli bizlerle barış içerisinde eşit haklarla yaşadılar.
Her ne kadar son 200 sene birçok ihanette bizzat dahilleri olduysa da bunlar Osmanlı'nın çöküş sürecinde arada kaynadı ve cezasız kaldı !
Taa ki malum döneme gelinceye, önce İngilizler sonra da Ruslar ve Fransızlar tarafından kandırılıp-kışkırtılarak masum Türk köylerine tecavüz-taarruz-katliam ve soykırım başlatana dek !
Peki amaç neydi, yeniden Büyük Ermenistan İmparatorluğunu kurmak ve Müslüman Türk'ü Anadolu’dan silmek, hemde yüzyıllar öncesinden bastırılarak gelen kutsal ve unutulmamış intikam duygularıyla-işkencelerle zulümlerle bunu yaptılar, tıpkı daha 20 sene önce Azerbaycan'da yine Müslüman Türk'e yaptıkları gibi, unutulmamış değil mi ?!
Sonrasında nelerin olduğu da malum, dedelerimiz-ninelerimiz iman gücüyle direndi, canını, malını, evladını verdi ve Vatan uğrunda can veren bebek-çocuk-genç-yaşlı-kadın-kız şehitlerin kanları döküldü, hatta bir kısmının iffeti komşumuz-kardeşimiz sandığımız o lanetli Ermeniler tarafından yüzlerce yıllık komşuluk-vatandaşlık ve bilinen tüm haklar çiğnenerek tarumar edildi !
Burada da bir es verelim, Vatanına-Milletine bağlı, o gün de bugün de birçok Ermeni-Süryani kardeşimiz vardı-var ki köyünde Ermeni Kiliseleri kalıntıları hala duran bir Erzurumlu olarak benim akrabalarım arasında bile böyle kan bağları var ama biz burada “genelden” bahsediyoruz o yüzden Vatansever olup bizlerle aynı haklara sahip Ermeni kardeşlerimiz alınmasınlar, fakat bu kirli tarih bir gerçekler manzumesi olarak yüzyıllarca duracaktır !
O günlere dönersek, tabi ki biz galebe çalınca hatalar oldu, olmadı denemez ama güncel bir benzetme yaparsak bu şuna benzer;
Darbe yapılmış, tanklarla insanlar-kadınlar-çocuklar bilerek-kasten ezilmiş ve sniper katiller kadın-genç-yaşlı demeden insanları acımadan katletmiş, eee sonra bazıları yakalanan bu Darbeci Teröristlerin, yakalanırken birazcık hırpalanmalarını tartışmak ve sanki diğer şehit edilen Vatansever masum vatandaşlarla “eşit görülerek” bu konu değerlendirilmeliymiş gibi bir durumdur bu !
Ermenilerle biz Türkler, ırk ve insan olarak eşit olabiliriz ama 1915 olaylarına böyle bakılamaz !
Onlar, İşgalci Katillerin lojistiğini sağlayarak bizzat işgale katıldılar, katliamlara isteyerek müdahil oldu-imza attılar, dolayısıyla bizlere yani bireyi oldukları Millete ve Vatanlarına ihanet ettiler, sonra da cezalandırıldılar !
Biz de Allah'ın yardımı, Müslüman Türk-Kürt-Arap-Boşnak-Laz-Çerkezlerin ve belki az sayıda Vatansever Ermeni’nin gayretiyle, Şehitlerin himmetiyle onları ve onların patronlarını Vatanımızdan kovduk, öncelikle ve özellikle bu çerçeve oluşturulmalı ve tüm değerlendirmeler bu çerçevede ele alınmalıdır, Nokta !