Eski Yılı Uğurlarken
Dün itibariyle koskoca bir yılı daha bitirmiş bulunmaktayız. Kimimizin hayatında çok önemli değişiklikler oldu; kimimiz büyük hayal kırıklıklarına uğradı. Kimileri evlendi yeni hayat kurmanın heyecanını yaşadı; kimileri en sevdiklerini toprağa verdi. Uzun lafın kısası, 365 gün işte. Hepi topu bu. Bir varmış bir yokmuş diye başlayan masallar gibi.
Ömür sermayemiz eriyor. Tıpkı kar satan adamın hikâyesi gibi. Hani diyor ya sermayesi erimekte olan bu adamcağıza kim yardım etmek ister, diye.
Her gece başımızı yastığa koymadan önce üç ihlas bir fatiha için dudaklarımız kımıldarken o günün hesabını yapıp Rabbimizle kaç kez konuştuk? Peki ya uyuyup da uyanamayanlardan olabileceğimiz hiç aklımıza geldi mi? Alışveriş listeleri zihnimizin bir köşesinde yerini almışken acaba kaç gece zihnimizi dünyevi meşgalelerden arındırıp kabir azabından korunmak adına mülk suresi okuyup uyumayı başardık?
O bunu dedi, öteki şunu aldı, verdi. Şurada yedi, burada eğlendi… Kim ne yaparsa yapsın bana ne, diye kendi işimize dönüp, “o halde bir işle yorulduğun zaman başka işe yönel” ayetinin muhatabı hissettik mi kendimizi? Kavgayı önleyip “emri bil maruf nehyi anil münkeri” hayat felsefemiz haline getirebildik mi?
Ne kadar kaliteli kulluk yaptık? Ülkemize, ailemize ve İslam’a ne kadar hizmet ettik? Eski yıl biterken bir yetimin başını okşadık, bir hastanın duasını aldık mı? Çıkarsızca kaç kişinin yardımına koştuk? Geçmişteki hatalarımızı düşünüp ders çıkardık mı?
Kaç kitap okuduk bir yılda? Okuduklarımızdan kaçını hayatımıza uyguladık? Daha sağlıklı olma adına ne gibi adımlar attık? Kaç şehir gezdik mesela? Kültür dünyamıza neler kattık? Evimizin her bir köşesini pir ü pak temizlerken kalbimizi temizlemeyi düşündük mü?
Eski yılı uğurlarken yeni yıl içinde daha iyi bir insan daha iyi bir kul olma adına planlar yapalım mı hep birlikte? Ömür sermayemiz tükenmeden, uyanalım mı?
Kime ait olduğu netlik kazanmamış güzel bir şiir paylaşarak bu haftayı noktalayalım.
FARKINDA OLMALI İNSAN
Farkında Olmalı İnsan…
Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.
Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen…
Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını
Fark Etmeli.
Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını
Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını
Fark Etmeli.
Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu
Fark Etmeli.
Henüz Bebekken ‘Dünya Benim!’ Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı
Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların ‘Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum
İşte!’ Dercesine Apaçık Kaldığını
Fark Etmeli.
Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli.
Baskın Yeteneğini
Fark Etmeli Sonra.
Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini,
Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini
Fark Etmeli İnsan
Ve Ölmeden Evvel Ölebilmeli.
Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte
Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini
Fark Etmeli.
Eşref-İ Mahlukat (Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu
Fark Etmeli.
Ve Ona Göre Yaşamalı.
Gülün Hemen Dibindeki Dikeni, Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü
Fark Etmeli.
Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde
Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını
Fark Etmeli.
Eşine ‘Seni Çok Seviyorum!’ Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş Gücünü
Fark Etmeli.
Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini, Ama Arka
Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç Olduğunu
Fark Etmeli.
Zenginliğin Ve Bereketin, Sofradayken Önünde Biriken Ekmek
Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini
Fark Etmeli.
FARK ETMELİ.
Ömür dediğin üç gündür. Dün geldi geçti, yarın meçhuldür,
O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür.