Gürültüsüz İyilik
Merhameti koşulsuz, iyiliği gürültüsüz, ahireti hatırlatan insanları seviyorum.
Sadece bu cümleyi yaşayabilseydik bile, belki bize hayırdan çok şey verilmiş olurdu. Düşünelim biraz. Bizler bize haksızlık yapana bile geçmişin vefası hatırına, Müslüman kardeş diye veya her hangi bir sebepten hala merhamet duyabiliyor muyuz. Yoksa kalbimiz de artık onu kötülükle damgalıyor, muamelemizi değiştiriyor, güler yüzümüzü dahi esirgiyor muyuz?
Açık konuşalım ki bir çoğumuz yapılan yanlışı gönülden bağışla(ya)mıyor.
Belki bunu yaptığımızın bile farkında değiliz ama o kişi bizde artık sabıkalı oluyor.
Oysa şunu bir kavrayabilsek, beyhude bir dava gütmeyeceğimiz gibi insanların zararından da emin olacağız. İnsan merhameti, affetmesi ya da görmezden gelmesi miktarınca insandır. Bu şekilde hem yaratıcının hem de kulların gözünde bir değer sahibi olur. Bu vasıflar Allah'ın kuluna kendi sıfatlarından verdikleridir ve bu özellikleri giyinenler toplumda değerli bireyler oldukları kadar kendi ile de barışık insan olurlar.
İyiliği gürültüsüz kısmı ise bana öyle tarifsiz duygular hissettiriyor ki içimde hiç tanımadığım kâmil bir insan profili oluşuyor. Çünkü insanın yaptığı iyilik bile kimi zaman yaygaralı olabiliyor.
İki şeyi unut, yaptığın iyiliği ve sana yapılan kötülüğü diye bir söz vardır hani. İşte buda o hesap.
Zira gürültüsüz bir iyilikte beğenilme arzusu yoktur.' Desinler' diye yürekten gelmeyen zahmetlere katlanmak yoktur. Sonradan bu iyilikleri, misli bir kötülük olan başa kakmakla heba etmek yoktur. Ama karşılık konusunda bu Dünya dan ümidi kesmek, ecri Allah'tan beklemek ve insanları bu iyiliğe değer görmek vardır.
Zaten Ahireti hatırlatan insan da bu vasıfları kendinde barındırandır vesselam.