Çocuk evliliği
Bir vakıf görevlisinin kız çocuğunu altı yaşında evlendirdiği ifade edilerek, evlilikte yaş konusu ve sivil toplum genel olarak tartışmaya açıldı.
Konuyla alakalı olarak çeşitli kesimler tarafını belli ediyor, ideolojik bakış açılarına göre bir tavır ortaya koyma ihtiyacı hissediyorlar.
Henüz ne olduğu net biçimde belli olmayan bir konuda laf etmek doğru değil. Zira kul hakkına girme ya da yanlış yere birilerini tezkiye etme durumu ortaya çıkabilir.
İddia edilen çocuk evliliği, hele de altı yaşında bir çocuğun böyle bir muameleye maruz bırakılmasının hiçbir surette tevili olmaz.
İsnat edilen fiil eğer gerçekleştiyse olayın çocuk haricindeki tüm taraflarına masum diyemeyiz. Yok, eğer evlenebilecek yaşta olay gerçekleştiyse de kimseye hiçbir suç atfedilemez.
Olayın ele alınış biçiminde bir yanlışlık var. Herkes polis, savcı ve hâkim konumuna oturmuş durmadan suçlama yapıyor, tetkik ediyor ve akabinde hüküm veriyor.
Somut olayın yargıya intikal ettiğini biliyoruz. Sonucunu beklemek zorundayız. Yargı organının en adaletli kararı vermesini bekliyoruz.
Türkiye’de maalesef çocukların henüz çocuk yaşlarında iken evlendirildiklerini görüyoruz. Bu belli kesimlerde ve coğrafyalarda daha yaygın.
Çocuk gelin meselesi Türkiye’nin doğusunda yer alan neredeyse tüm ülkelerde bir realite.
Damatla arasındaki yaş farkı arttıkça olay dram boyutundan tecavüz noktasına varıyor.
Düzeltilmesi maalesef hukuk kuralları ile mümkün olamıyor.
Toplum buna bir set çekmek, kendi içinde bir takım denetim mekanizmaları tesis etmek durumundadır.
Öte yandan evlenme yaşını çok ileri yaşlara hasreden ve 30, 35’ten önce evlenmeye ve evlenenlere iyi gözle bakmayanlar da bulunuyor.
Vaktiyle, Fetö’cülerin ‘35’ine kadar evlenen arkadaşımız, 35’inden sonra evlenen kardeşimiz’ dediklerini işitmiştim.
Toplumun temel birimi olan ailenin teşkil edilmesi ve her türlü saldırıya karşı korunması bir gerekliliktir.
Maalesef ailesi ifsat edilen toplumlar ahlaken de fiilen de bozulmaya daha yakın oluyorlar.
Bu noktada da orta yol üzere olmaya, makule uygun hareket etmeye ihtiyacımız bulunuyor.
Çocuklarını evlenmeden önce cinsel anlamda serbest bırakan ailelerin evlenme yaşı üzerinden bir tartışma başlatmaları aynı derecede yanlış.
Çocuk, çocuktur; evlilik yoluyla da dışında da birtakım sınırlamalara uyması beklenir.
Öte yandan, bir sivil toplum kuruluşu ile ilişkilendirerek meseleyi tartışmaya açmak da doğru değil. Bu tam bir cinnet hali.
Suç ve cezalar şahsidir. İnsanlar suç işleyebilirler. Suç işleyenlere adaletle yaklaşmak ve hak ettiği yaptırımları uygulamak toplumun bir görevidir.
Ancak, bir vakfı ve bir grubu itham etmenin ‘gizli ajanda’ dışında bir açıklaması olamaz. Hükmi şahsiyetler böyle bir fiili işleyemezler.
Kanaatimce somut olay üzerinden bir değerlendirme yapmak yerine çocuk evliliği meselesini tek başına ele almak ve önlemler geliştirmek daha doğrudur.
‘Evlilikte denklik’ olarak ifade edilen ilke ile ‘fiziksel ve zihinsen olgunluk’ en temel kural olmalıdır. Çocuğu ya da torunu yaşındaki biriyle evlenmenin bir açıklaması bulunmuyor.
Bu her iki cinsiyet için de doğrudur.
Olaya balıklama atlayıp, onun üzerinden toplumun inanç ve değerlerini hedef alanlar taammüden bir eylem içindeler.
Toplumun kahir ekseriyeti olaya gözü kapalı biçimde atlamadı.
Birilerini suçlayarak birilerini aklama telaşına kapılmadı.
Sosyal medya mecralarından bağırıp, çağıranlara prim vermedi.
Olayı köpürtenler iyi niyetli değil.
Adalete güvenmeyip, çözümü dışarılarda arayanlar oyun peşindeler.
Toplum ihtiyatlı bir tavır ortaya koydu: İddiaları tasvip etmiyor ama gerçekleşip, gerçekleşmediğini anlamaya çalışıyor.
Her şeye rağmen bu bile pozitif bir durum.