Bıraktığın Yerdeyim
O beni bırakıp gitti, ben onu değil. Geriye dönüp bakmadı bile giderken. İnsan sevdiğine bunu yapar mı? Yapmaz elbette. Sudan bir sebep yüzünden gemileri yakmak neyin nesi ki? Bu kadar kolay mı terk edip gitmek, söyle bu kadar kolay mı? Şarkıların dediği gibi; “Sen kolay olanı seçtin.” Ama olsun bakalım, canın sağ olsun! Şunu söylemek zorundayım; bu aşkın bütün vebali senin omuzlarında, taşı taşıya bilirsen. Mutluluğa kulaç atacağın yerde, mutsuzluğun karanlık dehlizlerine koşman anlaşılabilir bir şey değil elbette. İşte sorun tamda burada ya! Seni seviyorum dediğin halde, beni terk edişin ne yaman bir çelişki, ne hazin bir çıkmaz. Bunun adı aşk çıkmazı olsa gerek. Bu çıkmaza beni anlamadığın hatta anlamak istenmediğin için düştük öyle değil mi? Beni terk edip gitmekle yalnız kendini değil beni de yaktın farkında mısın?
Senden gelecek güzel bir habere bağladım umutlarımı. Gözlerim, küçük odamızın mavi boyalı penceresinde yolunu gözler oldu gece gündüz. İçimden bir ses döneceğini fısıldıyor kulaklarıma. Lütfen seni sevdiğimi unutma! Senin de hala beni sevdiğini umuyorum bütün benliğimle. Yalnız anlayamadığım bir şey var! Söyler misin sitemin kime? Yaşadığımız onca şey hala içimi ısıtıp dururken, senin için buz mu kesti acaba. Bilmem yüreğin nasıl dayanıyor bu ayrılığa? Duygularımın kıymeti yok mu senin nazarında? Birkaç gecedir uyuyamıyorum seni düşünmekten. Nasıldır ne haldedir diye. Bu gece yine uykusuzum diğer gecelerdeki gibi. Kitapları karıştırırken, Ümit Yaşar Oğuzcan’ın bir şiiri düştü gözlerimin önüne. Şiiri bana yazmış sanki sana okuyayım diye. Hani bir yıldızımız vardı. Ona bakıp sevgi sözcükleri mırıldanırdık bir birimize. Yine gecenin bir yarısı, gözlerim gökyüzünde. İşte yıldızımız ışıl ışıl parlıyor tüm güzelliğiyle. Durma beraber bakalım o şirin parıltıya. Ve ben şiirimizi okuyorum şimdi sana: “ İnan beni duyacağından adım gibi eminim “O artık benim için ölüdür demişsin/Seni bunca sevene acı bir sitem mi bu/Ayrılıklar içinde taş mı kesildi kalbin/Hiç unutmam dediğin günleri unuttun mu/Bir ev hatırlıyorum sonra küçük bir oda/Ve hazdan yeryüzünde kaybolmuş iki kişi/Ellerini sürdüğün her şey güzel olmalı/İnan her gün yeniden yaşıyorum geçmişi/Değil seviştiğimiz o eşsiz birkaç ayı/Bir elmas parçasını ustaca işler gibi/Bir bir düşünüyorum geçen her dakikayı/Dilerim yeniden doğ gel de güneşler gibi/Mahzun dudaklarımda aşkın ateşini yak/Sevenler için değil yaşarken ölü olmak.”
Şair; “Sevenler için değil yaşarken ölü olmak.” Demiş şiirin son dizesinde. Seven insan yaşarken nasıl ölü olabilir? Sevgisi, aşkı ayrılık da dahil olmak üzere her türlü zorluğu yenebilecek kudrette değil midir sence? Yalvarıyorum sana, artık geri dön gittiğin yerden. Bak ben hala bıraktığın yerdeyim ve seni bekliyorum özlem içinde.
Esenlikler dileğiyle.