Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu Bir yerlerden mesaj alanlar

Bir yerlerden mesaj alanlar

Seçimler yaklaştıkça bürokraside bir kıpırdanma başladı.

Kimileri sağa-sola temenna çakmakta, kimileriyse doğrudan tavır almak suretiyle farklı beklentilerin içine girdiğini göstermekte.

Birkaç gündüm gündemde olan; bir ilimizde düzenlenen 30 Ağustos resepsiyonunda bir albay ve arkasında onu takip eden bir grup subay şehrin valisini görmezden gelme hadisesinden bahsediyorum. Ev sahibini selamlamak istemiyorlar.

Bu açık bir tavır alma durumudur.

Devleti ve hükümeti temsil eden mülki idare amirini görmezden gelmeleri kabul edilebilir bir durum değil.

Vali cumhurbaşkanını temsilen bir tören düzenlemiş. Asker de amir sıfatıyla toplantıyı düzenleyen valinin programına iştirak etmiş.

Bir dönem yer aldığım bir proje nedeniyle vakıf olduğum bir bilgiye göre polis de asker de bu tür durumlarda üstlerini mutlaka görmek zorundalar. Karşı kaldırımdan yürüyen bir amirini görmemesi mümkün olmadığı gibi görmedim diyerek yasal takibattan kendisini kurtarması da imkansız.

Bu subay ve arkasından peşi sıra takip eden diğer subaylar fiilen suç işlemişler.

Ev sahibi amire karşı tavır koymuşlar.

Bunu bir mesaj olarak algılıyorum. Malum 28 Şubat zamanında da kendini bilmez, ahlaksız bir subay başbakana ağza alınmayacak laflar etmişti.

Yaptığı yanına kâr kaldığı için başbakan koltuğunda oturamadı.

Başka bir meslek mensubu olsa çok umursamazdım. Ancak silahlı kuvvetler mensubu bir subayın bu tür tavır ve hareket içine girmesi kabul edilebilir değil.

Velev ki vali ile şahsi bir husumeti olsun.

Kamusal bir alanda ve vazifesi gereği bir programa katılan bir subayın bu türden bir seviyesizlik içine girmesi akla ziyan bir durum.

Kamuoyu yoklamaları adı altında açıklanan ve bir kısım mihrakların yaydığı cumhurbaşkanının gidici olduğu yönündeki haberlerin bir tezahürü olduğu anlaşılan bu tavır alma hareketi cezasız kalmamalıdır.

Valiyi tanımam. Nasıl biri olduğunu bilmem.

Lakin tavır olarak kendisine karşı geliştirilen hareketin karşılıksız kalmaması gerektiğini söyleyebilirim.

Bugünlerde bürokrasinin farklı kademelerinde bu türden hareketlenmeler göze çarpıyor. Kimileri kurumlarında ve toplumda bir huzursuzluk havası estirmek istiyorlar.

Mevzubahis kurum bir üniversite olabileceği gibi kolluk kuvvetleri de olabilir. İnsanların özlük haklarının ihlal edilmesi, olmadık ve yazılmadık kriterler uydurularak rahatsız edilmeleri bunun bir sonucudur.

Seçimlere sekiz ay kaldı. Dönem bitimine yakın insanlara bir şeyler oluyor. Hukukun dışına çıkmak, kuralları zorlamak suretiyle genel bir memnuniyetsizlik meydana getirmeye çalışıyorlar.

Sonuçta hakkı gasp edilen memur veya kişi cumhurbaşkanını mesul tutuyor olup, bitenlerden.

Böylece haksızlığı yapan karşı tarafa selam çakarak, bakın ben bunlardan değilim, sizin ekmeğinize yağ sürüyorum demiş oluyor.

Bunlar seviyesizin de seviyesizleri.

İyi günde iyiler;kötü gün gelecek diye de tavır alıyorlar.

Eğer o bekledikleri kötü gün gelmese onlar yine en önde olacaklar. Kendilerini gösterecekler.

Keşke bir samimiyet-ölçer olsa. Kimin hangi mevzuda ne kadar samimi olduğunu ölçebilse.

Bu olmayacağına göre bizler bu tür bukalemunlara karşı dikkatli olmak durumundayız.

Ama bu yetmez.

Karar verenler de dikkatli olmalı ki, silinip, gitsinler.

Askerin tavrı dikkat çekme bakımından bize bir ders olsun.

O açıkça tavır almış ve görmezden gelmiş.

Bazıları gizli gizli yapıyorlar bu kalleşliği. Cumhurbaşkanının ve hükümetin altını oyuyorlar.

Aman dikkat!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi